Barış Çağrısı
Veysi ERKEN
Ülkemizde olup bitenleri takip etmek ve bunlarla ilgili görüş beyan etmek gerçekten zordur. Ahlaki çöküntünün sonucunda artan hırsızlık, yolsuzluk, fuhuş, kayırmacılık gibi halleri düşündükçe vaziyetimizin ne kadar kötü olduğunu anlarız.
Sadece bir örnek olsun diye yazmak icap ederse yüzlerce kameranın kayıtta olduğu ve yüzlerce güvenlik görevlisinin bulunduğu AŞTİ’de otobüsün içinden Bilgisayar, Fotoğraf Makinesi gibi rahatlıkla çalınabiliyor ve olay kısa sürede fark edildiği halde suçlular yakalanamıyor.
Ülkemizde kişinin mal ve can emniyeti tehlikededir.
Ülkemizdeki olaylar bunlarla sınırlı mı?
Elbette ki, hayır.
Daha beteri zihinler parsellenmiş ve her gruba bir parsel tahsis edilmiş gibi.
Siz istediğiniz kader fikir, bilgi, tecrübe sahibi olun önemli değil. Size medya’da köşe açmazlar. İllaki zihinleri parselleyenlerden referansınız olmalıdır. Aksi takdirde yer edinemezsiniz. Medyaya bu gözle gördüğünüzde ülkemizde olup biteni daha kolay yorumlarsınız.
Medyayı okuduğumuzda “BEDELLİ” askerlik hizmetinin neden yürürlüğe girmediğini, kimlerin tarafmış gibi davrandığını daha iyi anlarsınız.
Buna benzer hadise çok.
Sadece iki tanesinden bahsedeyim.
Anayasa meselesi. Yıllardır Anayasa’nın değiştirilmesi gerektiğinden bahsedilir. STK denilen pek çok kuruluş yıllardır panel ve sempozyumlar düzenler. Ama hiçbir STK topluma bir tasarı sunmaz. Anayasa konusunda laklaktan başka bir şey yapılmaz.
Geçenlerde davet edildiğim STK bünyesinde “barış çağrısı” ve “Anayasa” değişikliği konusu gündeme geldi. Orada da görüşümü beyan ettim. Onbeşe yakın STK temsilcisine aynı şeyi söyledim. Para harcayarak panel veya sempozyum düzenleneceğine bir metnin sunulması gerektiğini izah ettim. Temsilciler bana hak verdiler.
Umarım ki, vakit geçirmeden ortak bir metin sunarlar.
Aynı şekilde başta ülkemizde olmak üzere coğrafyamızda akan kanın durması için bir barış çağrısının yapılması gündeme geldi.
Etrafımıza baktığımızda “barış Çağrısı”nın bazı odakların tekelinde imiş gibi bir tavrın olduğunu görürüz.
Bu konuda da temennim parsellenmiş zihinlerden kurtulmamızdır.
Barış çağrısında da bulunulmalıdır. Önemli olan doğrunun haykırılmasıdır.
Bilinmelidir ki, yurt dışı merkezli derin çetenin oyunu ancak bu şekilde bozulur.
Kendini “sağ cenah”ta gören bütün STK yöneticilerine sesleniyorum. Hiçbir ayırım yapmadan ve grup taassubuna düşülmeden el ele, gönül gönüle çağrı metnine imza atınız.
Artık ülkemiz ve coğrafyamız “kan”dan arınmalı, insanımız mesut olmalıdır.
Kısa ve özlü bir anayasa ve “barış çağrısı” bir başlangıç olabilir.
Selam ve Sabırla…