29 Mayıs 2014 Perşembe

Maskesiz Günlere Güzel Günlere



Maskesiz Günlere Güzel Günlere

Veysi ERKEN

            Yıllarca haykırıyoruz.
            Nihayet birisi duydu.
            Kemal Kılıçdaroğlu.
            Sesimizi duydu galiba.
            Meclis kürsüsünde: “Bu yüzü maskeli, elinde silah, olayları çıkaranlar kimse, bunları çıkarsınlar. Biz yüzü maskeli, eli silahlı olay çıkaranlara karşıyız. O kişiler acaba kim? Gezi olaylarında TOMA’ya Molotof atan polisleri gördük, şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler?” ifadesini kullanıyor.
            Evet; bu maskeli yüzler kimler. Eli silahlı olay çıkaran, bizi sömüren, mallarımızı gasp eden, duygularımızı yok eden maskeli yüzlü kimler.
Merak ediyoruz maskeli yüzlüleri.
            Siyasete, ticarete, sanayiye, cemaate, tarikata kısaca hayatın her alanına çöreklenmiş maskeli yüzleri merak ediyoruz.
            Maskeli balolardan bıktık. Bu millet maskeli baloların figüranlarından çok çekmektedir.
            Maske takanlar münafık ikiyüzlü değil, çok yüzlüdürler.
            Bin bir surat.
            Sağcı, solcu, ülkücü, komünist, sosyalist, tarikatçı, cemaatçi görünümlüdür maskeliler.
            Bir gün gezide, başka zaman ok meydanında çıkarılır karşımıza.
            Eli silahlı olduğu gibi külahlı, manken, zanaatçı, sanatçı, sanayici, partici, tarikatçı, cemaatçi veya başka kılıkla karşımızda boy gösterir.
            Bazen alkışlatırlar bize maskelileri farkında olmadan.
            “Derviş kılıklı” olanları vardır.
Ülkemizde holdingci, sanayici, tüccar, akademisyen, eğitimci, bürokrat kılıklı maskeliler had safhadadır.
            “Maskeli yüzlü”ler dağdadır, bayırdadır, ovadadır ve şehirdedir.
            Kısaca her yerde olabilmektedir.
            Bir tek vazifeleri vardır maskelilerin.
            Efendilerine hizmet etmek ve her şeyi zimmete geçirtmektir.
            Evet, Kılıçdaroğlu doğru söylüyor.
            “Maskeli yüzlü”ler deşifre edilmeli ve milletin hayatından çıkarılmalıdır.
            Kışkırtmalar, soygunlar, yolsuzluklar, hırsızlıklar ve zimmete geçirmeler bitirilmelidir.
            Sayın Kılıçdaroğluna katılıyorum ve bütün partilere çağrıda bulunuyorum. Maskelerin çıkarılmasına öncülük ediniz.
            Sizler de maskelerinizi çıkarınız.
            Yıllardır merhum Muhsin başkanla birlikte maskeleri ve maskelileri reddettik. Bilinmelidir ki, Muhsin başkan “açıklık en doğru yoldur” diye haykırıyordu.
 Herkese sesleniyorum.
Evet, “açıklık en doğru yoldur” Bir sefer de olsa merhum şehit Muhsin başkanın “açıklık en doğru yoldur” sözüne kulak veriniz. Bildiklerinizi, gördüklerinizi ve vakıf olduklarınızı gerçekler ortaya çıksın diye herkesle paylaşınız, maskelerinizi çıkarınız.
            Olmazsa Muhsin Başkanın şiarını başka bir şekilde ifade eden Kılıçdaroğlu : “Bu yüzü maskeli, elinde silah, olayları çıkaranlar kimse, bunları çıkarsınlar. Biz yüzü maskeli, eli silahlı olay çıkaranlara karşıyız. O kişiler acaba kim? Gezi olaylarında TOMA’ya Molotof atan polisleri gördük, şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler?” sözüne itibar ediniz.
            Hâsılı kelam
            Her işte ve alanda “maskesiz günlere” diyorum.
            Selam ve Sabırla…

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Kastamonu’ya Gelecek olan Sayın Başbakana açık Mektup



Kastamonu’ya Gelecek olan Sayın Başbakana açık Mektup

Veysi ERKEN

            Üç aylar bereket ve rahmet aylarıdır. Bu aylarda rahmet yağmurlarının artışına vesile olan geceler vardır.  Bir kısmını idrak ettik. Bin aydan hayırlı olan leyle-i kadri barındıran Ramazan ayını beklemekteyiz.
            Bu aylarda insanlar daha ümitvar olmak isterler.
            Bu ayların ikincisinde 5 Haziranda Başbakan Kastamonu’ya gelecekmiş.
            Başbakana sesimizi duyurmak istiyoruz.
            Mahalli basın ve yönetimler umarım sesimizin duyurulmasına vesile olurlar.
            Bazı konuları yüzlerce defa yazdım.
            Ankara bürokrasisi sağırdır. Yazılanı okumuyor, duymuyor ve ilgililere duyurmuyor, hatta duyulmasını engellemeye çalışıyor.
            Bari Kastamonu ve Kastamonu’daki yerel yönetimler sesimizi duysun, ilgi göstersin ve ilgililere iletsin istiyoruz.
Parti yöneticileri, STK yöneticileri, yerel basın sesimizi duyuyor musunuz?
            Bilinmelidir ki, taleplerimiz asla şahsî değildir.
            Taleplerimiz hem genel hem de yerel bazdadır.
            Genelden yerele doğru sıralayacak olursak şunları söyleyebiliriz.
            1. Gençlerin beklentisi. Gençlerin en önemli beklentisi zorunlu askerlikle ilgili yapılacak düzenlemeler ve bedelli konusudur. Bu konu bir iki gün içinde meclise getirilmelidir. Bu konu gençleri yormuştur. Türkiye’nin genelinde olduğu gibi Kastamonulu gençler de bakaya durumundan yorulmuşlardır. Artık işlerini rahat yürütebilecek, aşlarını kazanabilecek ve eşlerini bulabilecek huzurlu bir ortam aramaktalar.
            Gençler yurt dışında ikamet edenlere tanınan hakların kendilerine tanınmasını beklemekteler. Düşük bedel ile askerlik konusunun çözümlenmesini istemekteler.
            2. Yüksek Lisan öğrencilerinin sevk tehiri konusunda yaşadıkları hukuksuzluğun bir an önce bitirilmesini talep etmektedir. Başbakan kanunların uygulanmasını ve mağduriyetin giderilmesini sağlamalıdır. Kanun ve yönetmelikleri uygulamayanlardan hesabını sormalıdır.
            Gençler haksızlığın kaldırılması müjdesini bekliyor Başbakandan.  Sayın başbakanın bu feryada sessiz kalmamalıdır. Kastamonu’da bunun müjdesini vermelidir.
            3. Anayasa tasarısı metni mutlaka açıklanmalıdır. Halk metni benimserse diğer partiler de görevden kaçınamayacak, mazeretleri kalmayacaktır. Halk mevcut oyalamalarda bütün partileri suçlamaktadır.
            4.Kastamonu ve Kastamonulu genç “Yeryüzü Üniversitesi” şiarını benimsemiş üniversitesinin yatırımlarının bir an önce yapılmasının müjdesini beklemektedir. 6 yeni fakülte teklifinin kararının alındığı haberini beklemektedir.
            Zira Kastamonu Üniversitesi “Yeryüzü Üniversitesi” olmayı hak ediyor. Sayın Seyit Aydın beyin rektörlüğü ile beraber başlayan Mevlana ve Erasmus programlarıyla yurt dışına Farabi programıyla da yurt içine açılıma, değişime ve gelişime hazır bir öğretim kurumu haline dönüşmüştür. 2014 yılında Üniversite tarafından Kırgızistan, KKTC ve Kastamonu’da gerçekleştirilen dört adet uluslar arası düzeyde sempozyum bunun göstergesidir.
            Kısaca Kastamonu Üniversitesi yereli evrensele taşıma hedefindedir.
            Onun içindir ki, Başbakandan yatırım ve yeni fakültelerin müjdesini bekliyor.
            5.Özellikle yurt yatırımlarının hızlandırılmasını bekliyor. Barınma sorun olmaktan çıkarılmalıdır. Prefabrike yurtlar hızlı bir şekilde devreye sokulmalı ve hiçbir öğrenci açıkta bırakılmamalıdır.
            6.Üniversite mensupları da müjde bekliyor.
            Üniversite öğretim elemanlarının gönül huzuru ile Kastamonu’ya gelmesi için iki yıl sürüncemede bırakılan ve anlaşılmaz bir kararla rafa kaldırılan TOKİ yatırımlarının müjdesini beklemektedir. Başbakan tahsis edilmek istenen arazinin neden başka kuruma devredildiğinin hesabını sormalı ve yatırımın bir an önce gerçekleşmesini sağlamalıdır.
            Kastamonulu sabırla beklemekte ve sormaktadır.
            Sabrın sonu selamet olmalıdır.
            7. “Yol medeniyettir” diyor Sayın Başbakan.
            Elhâk doğru.
            Kastamonulu karayolları ihale ve yapımlarındaki gecikmeleri merak ediyor, özellikle Ilgaz tüneli inşaatındaki gecikmenin sebebini ve İnebolu yolunun ihalesinin neden yapılmadığını soruyor. 2013 yılında yapılacağı ifade edilen İnebolu yolu ihalesinin bu ay içinde yapılmasını bekliyor.
Bilinen bir husus 2013 Karayolları yapım ve ihalelerinde kayıp yılı olmuş, bari 2014 yılı kayıp olmasın. ( yatırımları ve ihalelerin yapılmamasında kasıt olduğunu düşünüyorum.)
Evet, Kastamonulu Tünellerle birlikte denize açılan yolun şehri yeryüzüne açacağını biliyor.
            Velhasıl Kastamonulu ve bütün gençler müjdeler bekliyor Başbakandan.
Üç aylar ve Kastamonu bunun başlangıcı olur inşallah.
            Çok şey beklemiyoruz. Şahsi bir beklentimiz yok. Çetelerin düzeninin bitişi halka ve hakka hizmetten geçer.
            Sayın Başbakandan Kastamonu’da bunun mesajını, yerel basın ve yerel yönetimlerin de sesimizi Başbakana duyurmasını bekliyoruz.
            Heyyy yerel basın ve yerel yöneticilerimiz sesimizi duyuyuyor musunuz? Yoksa Ankara bürokrasisi gibi uyuyor musunuz?
            Selam ve Sabırla.

23 Mayıs 2014 Cuma

Milli Eğitim Bakanlığı Kapatılmalıdır



Milli Eğitim Bakanlığı Kapatılmalıdır

Veysi ERKEN

"Kızgın kireci elle yoğurmak, bir zalimin huzurunda el pençe divan durmaktan daha iyidir" Sadi-i Şirazi

            Biliyorum bu yazıyı okuyan pek çok kişi bana kızacak.
            Olsun.
            Kızma hakkını kullansınlar.
            Kızanlara kızmıyorum.
            Ben kendi fikrimi belirtiyorum.
            Beğenenler uygulayabilir, beğenmeyenler eleştirebilir.
            Eğitim camiasında çalışanlar bilir ki, bakanlık ve ona bağlı taşra teşkilatı eğitim ve öğretimin konusu olan bilgi, beceri ve davranışlarla ilgili hiçbir şey ortaya koymuyor.
            Hantal bürokratik bir yapıdan öte bir özelliği yok.
            Belki yüz bine yakın insan sadece kırtasiye ile uğraşıyor.
            Yazışmalardan öte bir iş üretilmiyor.
            Hazır kanun çıkarılmış ve yüz bin civarında yönetici görevinden alınmışken eğitim teşkilatı ile ilgili köklü düzenlemeye gidilmeli, bakanlık kapatılmalı etkili denetim mekanizması ile birlikte standartlar geliştirilmeli ve eğitim bakanlığına ayrılan bütçe okullara devredilmelidir.
            Bilinmelidir ki, bilgi, beceri ve davranışların geliştirildiği yer bakanlık değil okullardır.
            Pratikte ise okullar merkezin yani bakanlığın tasallutunda olduğundan bilgi, beceri ve güzel davranış ürettiği söylenemez.
            Bu pencereden baktığımızda okullarımızın da toplu bir düzenlemeye ihtiyacı vardır.
            Düzenleme okulu pratiğe yaklaştırabilmelidir.
            Kısaca okullarımız pratik hayattan kopuk değil aksine pratik hayatın içinde olmalıdır.
            Öğrenciler teorik ve pratik öğrenimlerini beraber sürdürebilmelidirler ki, okullarımız işe yarasın.
Bu anlamda okul pratik hayatın parçası haline dönüştürülmeli ve işe yaramayan fiillerden arındırılmalıdır.
            Tabii ki, bakanlık, taşra teşkilatı ve okullarla ile ilgili teklifi hayata geçirmek kolay değildir. Zira memur ve özellikle bürokrat kesimi kendini vazgeçilmez varlık olarak görür.
            Yaptığım bu teklifin üzerinde kafa yorabilecek ve bunu gündeme taşıyacak vekilin olacağını zannetmiyorum.
            Hele hele bürokrat kesimi menfaatine halel getirecek bir yeniliye asla rıza göstermez.
            Onun için kızacak kişi sayısı çok olacak.
Bundan şüphem yok.
Buna rağmen yöneticilerle ilgili yapılan düzenlemeyi esas alarak bu teklifi yapıyorum.
Bakalım kaç eğitim yönetimi alanında ihtisas yaptığını iddia eden kişi bu teklifi tartışabilecek.
Hâsılı kelam Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi ve dünyaya yön verebilmesi için bürokratik yapıdan kurtulması gerekir.
Kamu yönetimi ile ilgili düzenlemelere eğitim bakanlığından başlamak bir başlangıç olabilir.
Selam ve Sabırla.





19 Mayıs 2014 Pazartesi

Piranha Güruhu Faaliyette



Piranha Güruhu Faaliyette

Veysi ERKEN

Ülkemizin maddi ve manevi imkânlarını yok etmek isteyen “piranha” olarak isimlendirilen mel’un güruh bir türlü boş durmuyor.
Piranha güruhu her şeyi yakma, yıkma vesilesi haline getirmeye çalışıyor. Son yıllarda piranha güruhu iyice deşifre olmuş ve kolları ortaya çıkmıştır.
Piranha güruhu ve kolları deşifre olmasına rağmen boş durmuyor, faaliyetlerini ve yıkımlarını sürdürüyor. Piranha güruhu özellikle deşifre olmuş ve yıpranmış kollarını diğer kollarını kullanarak dinlendirmeye çalışıyor. Yeni oyunları sahnelemeye çalışıyor. (piranha güruhunun deşifresi için 2008 yılında yaptığım çağrıyı tekraren yayınlayacağım inşallah)
On yıllardır süre gelen piranhaların lanetli kalkışmaların son halkaları gezi, 17 Aralık ve son olarak Soma’daki facia ile ortaya çıkmıştır.
Soma’da yitirilen canlara rahmet dilemek, acılı ailelerin feryatlarını duymak varken onları kalkışma vasıtası yapma alçaklığını  sergileyen piranhaları bu millet fark etmiştir. Fark ediyor.
Soma’daki facia vahşi kapitalizmin yüzünü gösteren bir hadise iken, bu facia bahane edilerek vahşetlerini sürdürmek isteyen piranhaların oyununa figüranlık yapanları gördükçe kahroluyorum.
Hele hele adı zimmet grubuna çıkmışların kartelcilerle iş tutmaları oynanan oyunu daha da berraklaştırıyor.
 Her şeye rağmen ülkemizi kargaşaya ve felakete sürüklemek isteyen siyasi görünümlü bezirgânları seyrettikçe benim nazarımda merhum Yazıcıoğlu’nun hayali daha da anlam kazanıyor?
“Hayalleri olanlar asla uyumaz” diyor Pat Mesiti. Gençlere ve siyasilere sesleniyorum.
Sizin de huzura yönelik hayaliniz olsun. Uyumayın ve hayal kurun.
Kavgasız ve kargaşasız bir Türkiye ve dünya ile ilgili hayal kurun ve hayalinizi gerçekleştirmeye çalışın.
Fırıldak olmadan. Kimseyi aldatmadan ve fırıldaklara kanmadan kurun hayalinizi ve gerçekleştirmeye çalışın.
Zira huzurlu bir Türkiye ve dünya hayali ancak fırıldaklıklardan uzak bir zeminde kurulur ve gerçekleştirilmeye çalışılır.
Merhum Yazıcıoğlu hayallerini fırıldaklıktan uzak bir zeminde kuruyordu ve düz durmamanın kötülüğünü şöyle açıklıyordu.
“Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Küf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hâkim değilsiniz. Bir saniyesine bile hâkim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah’ın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim. Allah’ın izniyle, olsak da milletle olacağız. Olmasak da, milletle olmayacağız. Yarın ahirette Allah, bize ‘Niye iktidar olmadın’ diye sormayacak. Sorsa da ‘Vermediniz’ diyeceğiz.  19 Mart 2009 Karaman konuşması”
Hâsılı kelâm bütün gençlerimize ve siyasetçilerimize sesleniyorum.
İç ve dış mihrakların hayallerini öğrenin ve ülkemizi sömürme ve yok etme oyunlarını deşifre edin.
Âleme nizam verecek kendi hayalinizi kurun ve zimkart güruhunun oyununu bozun.
Selam ve Sabırla