27 Nisan 2018 Cuma

CHP Deniz Baykal’ı Cumhurbaşkanlığına Aday Göstermeli


CHP Deniz Baykal’ı Cumhurbaşkanlığına Aday Göstermeli

Veysi ERKEN

            Kemal Kılıçdaroğlu ülkeyi SSK ‘yı yönettiği gibi yönetmemek için büyük fedakarlık (!) gösterip Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını ifade ediyor.
            Bence büyük fedakarlık.
            Bunun için arayışlara giriyor, adaylar kovalıyor, ittifakları kolluyor.
            Tabi ki, ilk ittifak çabası aylar öncesinden CHP’nin adayı ikinci tura kalırsa şartsız şurtsuz destekleyeceğini vaat eden Meral Akşener ile oldu.
            Düğün kambersiz olmaz misali Temel olmadan bu iş olmaz denildiği ve buna karar kılındığı için hemen Saadetten aday olabilecek birilerini parlatmaya başladılar.
            Aylardır oyunlaştırılmak istenen senaryo budur.
            Millet gayet iyi anladı.
            CHP’nin adayını ikinci tura taşımak ve onu seçtirmek.
            Benim kanaatim bu senaryo için en iyi Cumhurbaşkanı adayı Deniz Baykal’dır.
            Deniz Baykal ne de olsa üniversitede hocalık yapmış bir akademisyendir.
            Hoca olması hasebiyle Temel Karamollaoğlu da oy verir.
            Zaten bu millet Deniz Baykal’ı bakanlığı döneminden bilir.
            Enerji bakanı olduğu dönemde hiç enerji yokluğu (!) yaşamamıştık.
            Enerji kaynaklarımız verimli (!) bir şekilde kullanılmış ve kuyruklarda çile çekmemiştik (!).
            Deniz Baykal ne de olsa Bülent Ecevit’in bakanıydı.
            Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ecevit’in SSK genel müdürü olduğu gibi.
            İkisi de tecrübelidir.
            Cumhurbaşkanlığı adaylık süreci başladı.
            CHP bu fırsatı kaçırmamalı ve tecrübeyi kaçırmamalıdır.
            Deniz Baykal’ı aday göstermeli ve milletin oylarına talip olmalıdır.
            Fırsat kaçmasın diye teklifte bulunuyorum.
            Bir seçmen ve vatandaş olarak.
            Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’nun seçmenlerinin de Deniz Baykal’ın adaylığına pek sevineceklerini düşünüyorum.
            Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmama fedakarlığını elbette ki, takdir ediyoruz.
            Bu fedakarlığın mütemmim cüzü olacak tek çare vardır.
            Deniz Baykal’ın aday gösterilmesidir.
            Sabırsızlıkla bekliyoruz.
            Selam ve Sabırla…

22 Nisan 2018 Pazar

CHP’lileri İP’e Pazarlayan Mahfil Başarılı Olamayacak


CHP’lileri İP’e Pazarlayan Mahfil Başarılı Olamayacak

Veysi ERKEN

            Meral Akşener’e parti kurduruldu.
            İlk günden itibaren bunun bir kurgu olduğunu ve güven vermediğini, veremeyeceğini ifade ede geldim.
            Bunu yazılarımı okuyan herkes bilir.
            Evet, Meral Akşener’in partisinin bu ülkeye vereceği bir şey yok.
            Zaten söylemlerinden belli.
            CHP yaptırmayacağız diye buyurgan bir eda ile millete tahakküm etmeye çalışırken, Meral Akşener yapacağız, dünyayı dar edeceğiz, gök kubbeyi başlarına yıkacağız diye aynı teraneleri tekrarlayıp duruyor.
            Kısaca CHP ve Meral Akşener’in partisi bu millete güvenmiyor.
            Millet de bunlara güvenmiyor.
            Zaten son icraatları da bunu göstermeye yeter.
            Son icraatlarını 78 yılında Ecevit’e yaptırmışlardı.
            Tarihe “Güneş Motel” notu düşülmüştü. O dönemde 11 milletvekili partilerinden istifa ettirilmiş ve Ecevit başbakan yapılmıştı.
            Tabi ki, istifa ettirilen 11 kişiye birer bakanlık ihdas edilmişti.
            Merak ediyorum.
            CHP’den istifa ettirilenlere neler vaad edilmiştir.
            Bilmek seçmen olarak bizim hakkımız.
            O günleri bilenler ve hatırlayanlar ülkenin nasıl bir felakete sürüklendiğini asla unutmamışlardır.
            Bugün de 15 CHP’li vekil istifa ettirilip Meral Akşener’in partisine katılımı sağlanmış.
            Bunu neredeyse övünerek açıklıyor CHP sözcüsü.
            Hani Erdoğan yaptığı doğru işleri de desteklemiyoruz mealinde açıklama yapmıştı ya.
            İşte o vekil.hem de grup başkan vekili.
            Adı Engin Altay.
            Partisinden ayrılanlar için seviniyor (!)
            Hele hele genel başkan yardımcısının açıklaması bir ayrı alem.
            Merak ediyorum.
            Engin Altay ve Bülent Tezcan’ın kendileri neden bu listede yok.
            Kahraman olmak güzel değil mi?
            Yoksa kendileri kahraman değil mi?
            Evet,
            Bilinmelidir ki, tezgah malum mahfillerce kurulmuştur.
            Her şeye ve her şarta rağmen bu millet, illet ve yabancı mahfillere dersini verecek biiznillah.
            Gelin yol yakınken vazgeçiniz bu kirli işlerden ve pazarlıklardan.
            Geçmişinde vatan, millet, İslam aşkı olan herkese sesleniyorum.
            Meral Akşener’in partisine takılanlara sesleniyorum.
            Kardeşlik hukuku gereği ifade ediyorum.
            Seksen öncesini, Kenan tufanını, eylül fırtınasını hatırlayınız.
            Güneş motelin pazarlamacılarını unutmayınız.
            Bugün de aynı kirli tezgahı o meş’um ve lanetli zihniyet kurmuştur.
            Şeytanların şerrinden cenabı Allah’a sığınınız.
            Hani güzel işlere “Euzu Billahi Mineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahim” deriz ya.
            Sizi de besmeleye ve intibaha davet ediyorum.
            Şerirlerden olmayınız ve şerirlere binek taşı konumuna düşmeyiniz.
            Selam ve Sabırla…

21 Nisan 2018 Cumartesi

Fetö Zihniyetinin Habisliği ve Şeytaniliği Ortada İken “Şeytanın Tevbe Etme İhtimali Var mı ki?”


Fetö Zihniyetinin Habisliği ve Şeytaniliği Ortada İken “Şeytanın Tevbe Etme İhtimali Var mı ki?”

Veysi ERKEN

            Değerli dostlar.
            Fetö denilen zihniyetin gayr-ı İslami olduğu gerçeği topluma mal edilmedikçe, bu tür şeytanlıkların bitmeyeceğini herkes bilmelidir.
            Tabi ki, bu gerçeğin ifşası, izahı ve halka mal edilmesinin sorumlusu ve yetkisi “iktidar” erkini kullananlarındır. Bunu beceremezlerse vebal onların sırtındadır.
            Konuya bu zaviyeden bakıldığında yönetim erkini elinde bulunduran seçilmiş ve atanmışların maalesef zafiyet içinde oldukları görülür..
            Toplumdaki yaygın kanaate göre fetö zihniyetinin şeytanları mebzul miktarda yönetim erkinin içinde varlıklarını devam ettiriyorlardır.
            Hatta bazıları pensilvanya şeytanının tevbe edip ülkemize dönmesini önerebilecek kadar ileriye gidebiliyorlar.
            Halbuki, Kur’an-ı Kerimin bize bildirdiği gerçeklikten anlıyoruz ki, şeytanlar asla tevbe etmez.
            İnsan ve cin şeytanı biçiminde tafsil edilen iblisler  bırakın tevbe etmeyi, insanları kandırmak ve saptırmak için sağlarından, sollarından, önlerinden, arkalarından kısaca her taraflarından yaklaşarak kandırmaya devam ediyorlar.
            Seçim kararının alındığı bu zaman diliminde şeytanın tevbe etmesinin gündeme getirilmesi ihanet değilse büyük bir gaflettir.
            Bu konuyu fazla uzatmaya gerek yok.
            Bilinmelidir ki, şeytanlar tevbe etmez.
            Bunlara verilecek tek cevap var.
            Ceza.
            Mağdur ettikleri herkesin hakkını iade edecek ceza.
            Bütün darbecilere teşmil edilecek bir ceza.
            Ağırlıklı olarak İDAM.
            Hem de onları kullanan Siyonist haçlı zihniyetiyle birlikte idam.
            Mümkün mü?
            Mümkün olmalıdır. Saniye kaybedilmemelidir.
            Neyse tevbe konusunda sizi Yaşar Baş beyin “şeytanın tevbe ihtimali var mı ki?”başlıklı yazısı ile baş başa bırakayım.  Okumak isteyen ilgili yazının linkine de tıklayabilir.
İmanımızın dayandığı temel ilkeler var. Tevbe kavramı değer yargılarımızın temelini oluşturan ana kavramlardan biri. 
Sadece İslam hukuku değil bilinen bütün din ve hukuk sistemleri nasuh tevbe kavramını kabul etmiştir. Bu kavramın ceza hukukundaki yaklaşık karşılığı yani benzeri etkin pişmanlık kavramıdır.
Tevbenin manevi açıdan ön koşulu gerçek ve samimi bir pişmanlık ile günahtan vazgeçmek. Maddi yani dünyevi ön koşulu da işlediği suç nedeniyle oluşan hasarı ortadan kaldırmak İçin çaba gösterilmektir. 
Etkin pişmanlık bazı suçlar bakımından ceza sorumluluğunu tümüyle kaldırır, bazı suçlar bakımından ceza sorumluluğunu azaltır, bazı suçlar bakımından da etkin pişmanlık yolu tümüyle kapalıdır.
İslam Hukuku da modern hukuk sistemleri de pişmanlık dümeni arkasına gizlenen ihaneti, etkin pişmanlığın bir kumpas aracı haline dönüştürülmesini asla ve kata kabul etmez.
Ortada pişmanlığın hiçbir emaresi yokken ve etkin pişmanlık bir başka saldırı şekline dönüştürülmüşken okyanus ötesindeki şeytana tevbe çağrıları yapmak, bu şeytani örgütün hayatlarını karattığı insanları incitir.
Özellikle de bazıları sonradan fark etmiş olsa da en başından itibaren ihanet üzerine konumlanan bir örgütün asli görevlerine davet etmek, asli göreve davet ederken de bu şeytani örgütün asli görevinin İslami hizmet olduğuna dair imalarda bulunmak, yüz yüze olduğumuz ihanetin bu kadar yaşanılana rağmen yeteri kadar anlaşılamadığını gösterir.
Elbette bu örgütle irtibatlı ve iltisaklı olan herkesin en başından itibaren ihanet düşüncesinde olduğunu savunamayız.
Ancak Pennsylvania’lı şeytanın örgütünün mahrem yapılanmasına dahil olan herkesin, istisnasız olarak ihanet fikrinde bir araya gelmiş olduğuna inanıyorum.
Örgütün mahrem yapısına ve örgüt içindeki herhangi bir hiyerarşik düzene bağlı olmayanların yanılmış olduklarını kabul edebiliriz.
Örgütün hiyerarşisine dahil olmadığı halde çeşitli nedenlerle şeytanın örgütü ile irtibatlandırılanların sayısının çokluğu nedeniyle farklı bir uygulamaya tabi tutularak, şeytanın örgütü ile ayrışmalarını sağlamaya yönelik politikalar savunulabilir. 
Karşımızda duran problemin mahiyeti bir tek model etrafında kesin çözüm yolunun bulunmasını güçleştiriyor. 
Devlet kurumları elde ettikleri veri tabanları ve şeytanın örgütünün hileleri üzerinden sürekli güncellenen bir mücadele çizgisi bulmalılar. 
Elbette devlet bu örgütün kenar halkaları ile irtibatları olanları ayrıştıracak bir politika izleyebilir. Ancak bu politikaların başarılı olabilmesi, örgütün ana yapısı ve mahrem uzantıları ile mücadele kararlılığında bir kafa karışıklığı olduğu görüntüsünden uzak olunmasına bağlıdır.
İçinde bulunduğumuz depresyon halinden kurtulmanın yolu tartışmaya kapalı yani güvenli alanlar inşa edebilmekten geçer. Değer yargılarının altüst olduğu bir ortamda, tartışmaya kapalı olması gereken alanların ve kişilerin sürekli tartışmaya açılması çabaları depresyonu derinleştirir hatta şizofreniye dönüştürür.
Etrafta güvenebileceğimiz bir alan ve güvenebileceğimiz bir kişi kalmazsa bu travmadan nasıl çıkabiliriz ki?
Örgütün şeytani omurgasını oluşturan ana yapı ile uzlaşma ihtimali barındıran her türlü çağrı, örgütü motive eder mücadele edenleri demoralize eder.
Herhangi bir tevbe belirtisi olmayan ve olması da mümkün olmayan şeytanın tevbesinin mümkün olup olmadığını tartışmanın kime ne yararı var.
Şeytanın tevbesi mümkün müdür ki  şeytani saldırıların hedefindeyken bu konuyu tartışacağız.” Yaşar Baş yeni akit 20.04.2018 Şeytanın tevbe ihtimali var mı ki?
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/av-yasar-bas/seytanin-tevbe-ihtimali-var-mi-ki-23927.html