Sosyal
Tesisler, Makam Araçları ve Lojman Saltanatı Bitecek mi?
Veysi ERKEN
Yerli üretimin ve tasarrufun teşvik
edildiği bu dönemde Sosyal Tesisler, Makam Araçları, dokunulmazlık, yüksek
ücret ve Lojman saltanatı bitecek,
bitirilecek mi?
Pek
sanmıyorum.
Bu
konu AK Parti iktidarının ilk gününden beri gündemde.
Günümüzde
Türkiye’de 113 bin civarında makam aracının, 100 bin civarında lojmanın, 5000
civarında sosyal tesisin olduğu ifade ediliyor.
Bürokrasi
bu saltanattan vazgeçer mi?
Zannetmiyorum.
Mutlaka
“âli menfaat” ileri sürülür. Bürokratın kutsallığı gündeme gelir ve halk
uyutulur.
Bunu
nereden biliyorum.
16
yıllık serüvenden.
Bu
konularla ilgili onlarca yazı yazdım.
Saltanat
yok edileceğine maalesef arttırıldı.
Hatta
bazı makamlara atananların saltanatı emekliliklerinde de devam
ettirildi/ettiriliyor.
Bu
konuyu daha önce yayınladığım bir yazıyla hatırlatayım. Belki yeni hükümet
sisteminde dikkate alınır ve saltanat bitirilir.
İşte
o yazı:
Sayın Başbakanın (
bugünün cumhurbaşkanı) bir toplantıda kullandığı “Senede bir ay iki ay gidecekler oralarda kamp yapacaklar, ondan sonra 10
ay buraları çıplak, çürümeye yüz tutacak. Neymiş? Kamu mensuplarının oralarda
yazın tatillerini geçirmesine fırsat vermek. Devlet böyle bir şey yapacaksa
belli otellerle anlaşırsın, oralarda gider o tatillerini yaparlar, olur biter” ifadesi ile memur kamplarının kapatılacağının
sinyalleri verildi.
Tabii ki, kampların, sosyal tesislerin, lojmanların
kapatılmasını, makam araçların satılmasını ve imtiyazların bitirilmesini
istiyorum. Ama bunun gerçekleşeceğini zannetmiyorum. Zira başbakan her ne kadar
bunu ifade etmişse de bürokrasi allem edip kulem edip saltanatını sürdürüyor.
“Dün “Başbakan
Erdoğan belediye
başkanlarına 'Halkın
içinde olun. Kendi ilçenizde oturun' talimatı verdi.
Florya'daki deniz manzaralı daireler boşaldı, 11 belediye başkanı artık kendi
mahallesinde yaşıyor... İstanbullu belediye başkanları eve döndü. Başbakan Erdoğan'ın, 'İlçenizde oturun' talimatının
ardından Florya'daki 'başkan
lojmanları' bir bir boşaldı...
” ifadesini okudum ama sevinemedim.
Bilindiği üzere Sayın
Başbakan 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra da vekillere lojmanda oturmamalarını
salık vermiş ve lojmanlar satılmıştı. O zaman sevinmiştik gerisi gelir diye.
Boşuna bekledik
oligarşik devletin temel niteliği olan imtiyazlardan vazgeçilmedi. Bilakis
lojman, makam aracı, ek tazminatlar, sosyal tesisler arttırıldı.
Bürokrasi
muhkemleştirildi.
Başbakan gerçekten
halkı düşünüyorsa başta bütün üst bürokratların (ayırım yapılmadan generaller, hâkimler,
savcılar, genel müdürler, müsteşarlar vs.) olmak üzere herkesin kullandığı
lojmanı, makam aracını ve sosyal tesisini boşalttırmalıdır.
Bilinmelidir ki imtiyazların olduğu yerde
oligarşik yapı vardır.
Seçime az kaldı.
İmtiyazların ve saltanatların kaldırılmasını bekliyoruz.
Daha önce oligarşık
devletin niteliğini şu şekilde ifade etmiştik. “Her zaman tartışma konusu olan
ve olmaya devam edecek iki kavram “siyaset” ve “devletin Niteliği”dir. Tanımlamaları zor ve tartışmalı kabul edilse
bile bireyin ve toplumun hayatını doğrudan etkileyen kavramlardır.
Zorluklara rağmen “siyaset bir ülkede maddi ve manevi kaynakların nasıl
dağıtılacağına ilişkin süreç ve bu süreçle ilgili kararları etkilemedir”
biçiminde tanımlanabilir. Bu tanımdan hareketle denilebilir ki, eğer toplum
ülkedeki kaynakların dağıtılmasında etkili ve güçlü değilse siyasetten değil
despotizmden bahsedilir.
Devlet ve siyaset ilişkisine bu bağlamda
yaklaşıldığında devletin niteliğini güçler ilişkisinin belirlediğini görürüz.
Karar
almada birey ve toplum etkili ise o devlet demokratik ve milli sayılır.
Aksi takdirde devlet güç odaklarının devletine dönüşür. Bugün yaşadığımız süreç
devletlerin güç odaklarının ve şirketlerin devletlerine dönüştüğünü
göstermektedir.” ifadeleriyle başlamıştım.
Tespitim oligarşik çete tarafından
doğrulandı.
Oligarşik çetenin hâkimiyeti “Lojman”, “Makam aracı” . “Dokunulmazlık” ve bunların
türevlerinde devam etmektedir. Oligarşik çete bu alanlardaki hâkimiyetini ve
tasallutunu kaybetmek istememekte ve siyasetin belirleyici olmasını
kabullenememektedir.
Suiistimal, yolsuzluk, hortumlama ve fişleme
zanlısının tutukluluğuna yapılan itiraz, gösterilen dayanışma ve siyasete
yapılan taarruzlar oligarşik çetenin varlığına ve hâkimiyetine bir delildir.
Bunun yanında makam araçları ve lojman
saltanatının devamı ayrı bir delildir. Kuşatma el parası ve emirleriyle
muhtelif şekillerde devam ettirilmektedir. Elin parasıyla ahtapotun kolları
faaliyete devam etmekte ve nice baharlar feda edilmektedir.
Millet artık el parasıyla ve emirleriyle
hareket eden ve kendisini satan her türlü yapıyı reddetmelidir. Başka bir çıkış
ve kurtuluş yolu yoktur.
Çıkış yolunu gerçekten Allah rızası için
hareket edenler gösterebilir. Yol gösterme kavramının içinde şan, şöhret, makam,
mevki ve liderlik istekleri varsa biliniz ki, sahtekârlık mevcuttur.
Peygamberler nasıl ki, insanlara yol
gösterdiklerinde bir şey talep etmedilerse, günümüzün yol göstericileri de
böyle olmak zorundadır.
Kurtuluş “Boğazdaki Aşiret” ve “Sabatayist”lerden
oluşan derin aileyi faş etmekle mümkündür. Bu aile faş edilmedikçe muhtelif
görünümlü maşaların faaliyetleri durdurulamaz.
Derin aile hem kendi hem de el parasını
rahatlıkla maşalarına dağıtabilmekte ve onları millete karşı
kullanabilmektedir.
Hemen hemen her kesimde ve teşkilatta
habis ailenin maşası yer almaktadır. Ailenin görünen fertlerinden söz
ettiğinizde onları savunan maşalarla karşılaşırsınız. Âlî menfaat ile başlayan
nutuklar vatanseverlikle sürdürülmekte ve efendilerin istekleri doğrultusunda
yorumlarda bulunulmaktadır.
Medyanın şeytanlarının köşeleri ve teşkilat
yöneticilerinin ifadeleri bu habis ailenin isteklerinin sıralanmasından başka
bir şey değildir.
Derin aile kurduğu ağlar ve uşaklarına
sunduğu lojman, makam aracı ve dokunulmazlıkla varlığını gizleyebilmekte ve
fucuratına devam edebilmektedir.
Siyaseti gerçekten millet için yapma
iddiasında olanların uyanması ve güç odaklarının oyuncağı olmaktan kurtulmaları
gerekir. Bunun yolu dokunulmazlık ve saltanatın bitirilmesinden geçer.
Unutulmamalıdır ki, niteliğini halkın
belirlediği devletlerde hiçbir kimse ve kurum “la
yüs’el” değildir ve olamaz.
Oligarşik yapıyı ve derin ailenin
tasallutunu çözmek isteyen siyasilerimiz halkı karar alma sürecine katacak
formülleri sunmak mecburiyetindedir.”
Netice olarak Sayın başbakana sesleniyorum.
Üç beş lojman yetmez.
Hazır siz kirada oturuyorken hemen ve acilen
lojman, makam aracı, tazminat ve sosyal tesis imtiyazına ve saltanatına son
veriniz.
Selam ve Sabırla...18.01.2013”