7 Şubat 2012 Salı

Televizyon Bülbülleri

Televizyon Bülbülleri

Veysi ERKEN

Hangi kanalı açsam aynı bülbüller. A Kanalından Z Kanalına kadar yer yerde şakıyorlar maşallah.

Patronlar farklı gibi görünse de simalar aynı. Tartışmacılar farklı patronların elemanları. Patronlar ise aynı merkezin elemanları.

Hepsi görevli.

Bağırıyorlar. Çağırıyorlar ve dahi gerekirse birbirlerine hakaret ediyorlar.

Program sonunda cepleri şişkin vaziyette kol kola çıkıyorlar.

Böylece milleti uyutuyorlar.

Ben şahsen televizyonlardaki tartışma programlarına katılanların ekseriyetinin “derin çeteler”in elemanı olduğunu düşündüğümden oturup seyretmem.

Görüşleri farklı gibi görünse de tartışmacıların “piyon” olduğunu ve aynı “eller” tarafından sevk ve idare edildiğini tahmin ediyorum.

Abdurrahman Dilipak beyefendinin tabiriyle derin yapıların “şeyhi de fahişesi de var” Bunlar nerede görevlendirilirse orda vazifelerini icra ederler.

Halkımızı uyarmak vazifemiz.

Programları bir de bu zaviyeden düşününüz. Çok şeyi fark edeceksiniz.

SİVİL TEŞKİLATLAR NEDEN BÜYÜMÜYOR

Dostlar hep sorar.

Sivil teşkilatlarımız neden cılız ve zayıf.

Sorunun cevabı esasında basittir.

Sivil teşkilatlar gerçekten sivil ise büyümemenin temel sebebi onları sevk ve idare edenlerin halka güven verememeleri ile izah edilebilir.

İster parti, ister sendika, dernek veya vakıf olsun hiç fark etmez.

Halk eğer yönetenlere güvenmiyorsa o teşkilat büyümez ve gelişmez.

Yöneticileri görevli olanları kast etmiyorum. Onların zaten dertleri yok.

Küçük olsun benim olsun derdindeler. Onlar için vazifelerini icra edebilecekleri bir mekanizma olsun yeter.

Gördüğüm manzara bu.

Dostlara tavsiyem şudur.

Teşkilatları bir de bu gözle inceleyin ve tahlil edin.

Çok şey öğreneceksiniz.

İSTEMEZÜKÇÜLER

Dindar nesil istemiyoruz.

Profesyonel ordu istemiyoruz.

İmtiyazların kaldırılmasını istemiyoruz.

Refahın tabana yayılmasını istemiyoruz.

Vergi adı altında gaspın azaltılmasını istemiyoruz.

Halkın çocuklarının dilediği okulda okumasını istemiyoruz.

Katsayı zulmünün kaldırılmasını istemiyoruz.

Bu ve benzeri ifadeleri zımnen veya alenen ifade edenleri, yazanları ve haykıranları inceleyiniz. Karşınıza hep gayrı Müslim çıkacak.

Adını Ayşe Fatma, Ahmet veya Mehmet olması fark etmez.

Hepsinin ortak özelliği gayrı Müslim olmalarıdır. Hepsinin münafık olmalarıdır. Sıkıştıkları zaman hemen büyüklerinden bahsederler.

Benim babam da, benim dedem de, benim yedi sülalem de hacıydı, hocaydı, müftüydü teraneleri gırla gider.

Aziz dostlar artık teranelere kanmayın.

Kişilerin icraatlarına bakın.

Ha “fetva ile çalanları, besmele ile yiyenleri” de unutmayın.

Selam ve Sabırla…..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?