Yüz Yirmi Yıllık Kesintisiz Eğitim
Veysi ERKEN
Son zamanlarda 4+4+4 tartışmaları başladı. Malum bakanlık öğrenim süreci ile ilgili bir düzenlemeye gitmek istemektedir. İstemezükçüler hemen feveran etmeye başladılar. Temelde 4+4+4 sürecini doğru bulmamakla birlikte tasavvur edilen değişiklik mevcut halden iyi olacağını düşünüyorum.
Bu konudaki fikirlerim ve görüşlerim baki kalmakla birlikte yerli olmayan mızıkçıların yıllar önce de bu ülkenin insanına “kesintisiz eğitim” ile nasıl zulmettiklerini ibretlik bir yazımla hatırlatayım. İşte o yazı:
“Yarınımızın güvencesi olanların son marifetlerinden mütehassıs olmamak mümkün mü? Zevk ü Safalarını bozarak bizi düşünme seansları düzenlemişler malum güruh. Bu seanslardan birinde varlığımızı tehdit eden irtica(!)nın ortadan kaldırılması konusunda yeni önlemleri devreye sokmaya karar vermişler.
Medya şeytanlarının bize ulaştırdıkları haberlere göre “irtica(!)”yı önlemek için alınan önlemlerin başında kesintisiz yüz yirmi yıl sürecek eğitimi uygulama faslı geliyor. İnsanımızın ömrü ortalama altmış yetmiş yıl arasında değiştiğine göre toplumumuzun tamamı bu yolla ve hep birlikte irticadan korunmuş olacaktır.
Tabi ki böyle bir projeyi düşünmek herkesin harcı değildir. Zaman ister, emek ister ve en önemlisi “güç” ister. Bizi eğitmeye çalışan mühendislerin yolsuzluklarla, soygunlarla ve dahi soyguncularla uğraşacak halleri yok ya...
Esasında yolsuzluklarla, hırsızlıklarla ve toplumun ahlakını bozan yolsuzluk ekonomisiyle uğraşacağına bizi düşünerek bu projeyi geliştiren hınzırları bilmek ve haklarını vermek gerekir. Aslına bakarsanız, hınzırların hakkı ödenecek gibi değildir. Ömrümüz boyunca çalışsak bile tam olarak hınzırların hakkını kâmilen ödememiz mümkün değildir. Hınzırlar bunu bildiklerinden bir defalık ve belirli bir süre için koydukları vergileri süresizleştirmek istemekteler. Tam kendilerine yakışır bir durum.
En iyisi ömrümüzü velinimet hınzırlarımıza adamak. Zaten proje ile istenen de bu olsa gerek. Küçük bir fedakârlık.
İrtica gibi büyük bir tehlikenin yanında bu kadar fedakârlığın lafı mı olur?
Herifçioğullarına mensup olan hınzırlarımızın proje için katlandıkları eziyetin bir bedeli olmalıdır bence. Bu bedel ödenmezse herifçioğulları bizi terk ederler alimallah. En iyisi velinimetimiz olan bu hınzırları küstürmemek ve projelerini paramızla da desteklemek.
Para denilince aklıma başka şeyler de geldi. Herifçioğullarımız yedi kocalı Hürmüz olduklarından dolayı sadece para yetmez. Elde avuçta ne varsa emirlerine tahsis edilmeli bence. Hatta alyans evleri yapılabilsin diye evlilikte alınan alyanslar bile projeye feda edilmeli.
Yüz yirmi yıllık kesintisiz eğitim bu dünyada düşünülebilecek(!) ve dahi uygulanabilecek(!) proje.
Yaşam boyu eğitim gereğidir bu uzatmalı teklif.
İnsanımız o kadar düşünülmüş ki, mezarda bile eğitimi öngörülmüş. Malum eğitimsiz olanlar cennete gidemez.
Herifçioğulları sayesinde cenneti bile garantilemiş oluyoruz. Müjdeler olsun aziz vatandaşlar.
Bu projeye tam destek vererek yüzyıllarla sözleşme imzalayarak sen doğmana bak güzel yarın seni nasıl olsa bozarız diyen “erkek(!)” taifesini unutmamak gerekir. Dönme analarının öğütleriyle sessizliği oynayarak projeyi destekleyen “erkek(!)” taifesinin hizmeti asla inkâr edilemez. Varsın kızlar okullarından atılsın memurlar eşlerinin başörtüleri yüzünden açlığa mahkûm edilsin. Önemli mi bunlar?
Elbette hayır...
Önemli olan kesintisiz yüz yirmi yıllık eğitim projesinin “halka rağmen halk için ve halkın parasıyla” uygulamaya konulması.
Ehemmiyetli olan bu projeye karşı olanların ihanetle suçlanması. Ne de olsa kendisine ada tahsis edilen katil buna karşı çıkmaz.
Bu projenin ilk adımı için yüzlerce kişi taşımalı sayesinde feda edilmedi mi? Varsın binlercesi de feda olsun. Yeter ki “dönme” analarımızın gönlü hoş olsun.
Ne de olsa ihaleler ve hortumlamalar dışında ülkeyi karşılıksız sevdiler projenin piyonları.
Selam ve Sabırla...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?