Zihniyet Haritası
Veysi
ERKEN
Türkiye’de
yaşayan insanımızın medeniyet tasavvuru ile ilgili zemin kayınca/kaydırılınca “zihniyet”in de kaydığını,
zihniyetlerin oluştuğunu görüyoruz.
Medeniyet
tasavvurumuzun nirengi noktasında “aşkın
varlık” olduğu dönemlerde yönetime talip olanların talepleri ile
yönetilenlerin talep ve beklentileri arasında fazla farklılık görülmüyor.
Medeniyet
tasavvurunda ve onun inşasında Allah ile irtibat kesilince merhum Ömer Lütfi
Mete’nin ifadesiyle “Allah’sız
Müslümanlık” zuhur etti.
Bunu
Emre Dorman’ın ifadesiyle de ilişkilendirebiliriz. “Allah’a inanıyorlar, Allah yokmuş gibi yaşıyorlar”. İşte yeni bir
medeniyet tasavvuru ve yaşayış tarzı. Allah’tan kopuk bir düşünüş, tefekkür,
taakkul ve yaşayış.
Üzülerek
belirtmeliyiz ki, sonuç bu minvaldedir.
Buradan
hareketle ülkemizde yönetime talip olanlarla/yönetenlerle ilgili yönetilenlerde
dört farkı algının ve zihniyetin oluştuğunu söyleyebiliriz.
“Çalıyorlar
yapmıyorlar.”
“Çalmıyorlar
yapmıyorlar”
“Yıkıyorlar/Yakıyorlar.”
“Çalıyorlar
yapıyorlar”
Uzun bir dönem “çalıyorlar yapmıyorlar” zihniyetine
sahip olanların tasallutuna maruz kalmış halk bu yapıdan kurtulmak için başka
mecralara yönelmiş ve yeni bir grubu iktidara ortak yapmıştır. Ancak geçen
zaman diliminde halk iktidar ortağı olanların “çalmıyorlar yapmıyorlar” mantığında olduklarını görmüş ve
bunlardan kurtulma yollarını aramıştır.
Halkın
iktidara getirmediği üçüncü zihniyet türü “yakıyorlar/yıkıyorlar”
olanıdır. Bu yapı ebedi olarak iktidar olamayacağını bildiğinden şiddeti ön
plana alan yapı konumuna düşmüş oldu.
Halk
son çare namuslu olabileceklere yönelmiş ve yönetme konumuna getirmiştir.
Gelmişler
de ne oldu.
Sonuç
ortada. Namuslu olabilecekler de değişmiş ve dönüşmüş. Değişim ve dönüşümün
sonucunda halkın zihninde şu olgu oluşmuş bunlara karşı.
“çalıyorlar yapıyorlar”
Kısaca
halk geçmişteki “keser” zihniyeti yerine
“testere” zihniyetini tercih eder
hale gelmiş ve buna alışmıştır/alıştırılmıştır. Hatta “testere” gibi olmayı normal karşılamaya başlamış.
Bilinen
bir husus “keser” kendine yontar, “testere” ise iki tarafa yontar.
Bu
kabullenme ve zihniyet doğru mudur?
Elbette
ki, hayır.
Asla
tasvip edilemez/edilmemelidir.
Bu
tahlilden sonra bizce olması gereken “emanetin
ehline verilmesidir”. Çalmadan yapan zihniyet. Şahsî işlerinde “kamunun Mumu”nu kullanmayan emin ve
layık zihniyet. Her türlü denetime ve yaptırım gücüne açık ve hazır bir
zihniyet. Her konuda hesap verebilir açıklık politikasına sahip bir zihniyet.
Bu
mümkün mü?
Elbette
ki, mümkündür.
Yeter
ki, düşünme, inanma ve yaşama zeminimizi “aşkın
varlık”la irtibatlandıralım. Yönetme erkini hududullah çerçevesinde olana
teslim edebilelim. Mağaramızı kutsamadan her iş ve işlemi sorgulanabilir
kılalım.
Kısaca
zeminimizi “aşkın varlık”la
irtibatlandırdığımızda “çalıyorlar
yapıyorlar” anlayışını mubahlaştırmaktan vaz geçeriz diye düşünüyorum.
Aksi
takdirde “çalıyorlar yapıyorlar”
zihniyetine zimmet ve kartel
grupları bu döngüye ilave olur ve sömürü katlanır. Malumdur ki, kartel grubu “çalıyorlar yapmıyorlar” zihniyetinin
ebedi müttefikidir. Buna rağmen “çalıyorlar
yapıyorlar” zihniyetine zimmet grubu ile kol kola bir şekilde dalış yapmış
vaziyettedir.
Hâsılı
kelâm günümüzde ülkemizde cari olan zihniyet “çalıyorlar yapıyorlar” zihniyetidir ve zimmet grubu ile kartel
grubu bu zihniyetten son demlere kadar şerikleridir.
Araya
kara kedi girmiş gibi görünse de firakın fazla uzun süreceğini zannetmem. Çünkü
“suç ortaklığı bitmez”
“Çalıyorlar
yapıyorlar” serenadı ile birlikte zimmet ve kartel gruplarını anlamak için “dünyayı ve yüzde beşini istiyorum”
başlıklı kurguyu okumanızı tavsiye ederim. İlgili yazının linki: http://www.timeturk.com/tr/2008/10/18/dunyayi-ve-yuzde-5-ini-istiyorum.html#.U5CpAnZueM9 veya http://www.relfe.com/plus_5_turkish.html
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?