Oyalanıyoruz Aldatılıyoruz Uyutuluyoruz
Veysi
ERKEN
Değerli
dostlar. Akademisyenlerle ilgili yazımın ertesinde iki vekil aradı. Uzunca
konuştuk. Bazı konularda oyalandığımızı, aldatıldığımızı ve uyutulduğumuzu
ifade ettim.
Birkaç
misal verdim. Bir kısmını sizlerle paylaşayım.
Merkez Bankası
Başkan
Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN merkez bankasının faizi düşürmediğini, bu sebeple
enflasyonun arttığını haklı bir şekilde dile getiriyor. Ancak merkez bankasının
hazineye ait olmadığını halk bilmiyor.
Merkez
Bankasının sahipliği konusunda şu kısa bilgiyi vereyim. “Türkiye Cumhuriyet
(Cumhuriyeti değil) Merkez Bankası’nın ortaklık yapısında çok ilginç detaylar
bulunuyor. Hazine’nin payının yüzde 55 olduğu bankada kalan yüzde 45 ise
bankalar ile adları bir türlü açıklanmayan tüzel ve gerçek kişiler arasında
paylaşılıyor.
Daha
geniş bilgiyi linki açarak okuyun. Faizin neden düşürülmediğini daha iyi
anlarsınız. Bu konuda maalesef oyalanıyoruz ve toplum olarak mağdur ediliyoruz.
Artık merkez bankası konusunda düzenleme bekliyoruz.
GSMH
Ekonomiden
sorumlu yetkililer gayrı safi milli hâsılanın (GSMH) arttığını 10 bin
dolarlarla ifade edildiğini söylüyorlar. Merak ediyorum milli hâsıla arttı da
toplumun cebine ne kadar yansıdı. Yoksa yansıma sadece para babalarına mı?
Lütfen
bunu bize açıklayın. Algıya dönüşen vergiyi vatandaş niye ödeyemiyor. Hani
zenginleşmiştik.
GSMH
kavramı ile bizleri uyutmayın lütfen.
Yurt ve Lojmanlar
İktidar
partisi iktidarının ilk günlerinde lojmanları satacağını, makam araçlarını
azaltacağını, sosyal tesisler ve imtiyazları bitireceğini ilan ediyordu. Maalesef
lojman, makam aracı ve sosyal tesisler arttığı gibi bazı bürokratların imtiyazı
da alabildiğine şişirilmiş. İmtiyazlar artmamış olsa 400 bin liralık saat
takılabilir miydi?
Bari
sosyal tesis ve lojmanları yurtlara çeviriniz ki, öğrenciler kalacak yer
bulsun.
Maaş
Akademisyenlerin
özlük haklarını kaleme aldığımda vekillerin hem emeklilik hem de mevcut
maaşlarını aldıklarını ifade etmiştim. Yanlışım varsa lütfen düzeltin.
Maaş
yelpazesindeki farklılık maalesef zulme dönüşmüş. Sitem edeceğinize bu durumu
düzeltin. On beş yıllık oyalamalar ve uyutmalar nihayet bulsun istiyoruz.
Bedelli
Askerlik
konusunu yüzlerce defa yazdım. Türkiye’nin donanımlı, güçlü ve teknolojiyi çok
iyi kullanan bir orduya sahip olması gerektiğine hep inandım ve ordu ile ilgili
bu yöndeki gelişmeleri hep alkışladım, destekledim.
Ancak
mevcut yapının sorunlu olduğunu ve bunun giderilmesi gerektiğini ifade ettim.
50 polisin sınır güvenliğinde görevlendirilmesinin, jandarma ile ilgili
düzenlemelerin gündeme geldiği bir zaman diliminde BEDELLİnin kısa vadeli bir
çözüm olduğunu ifade ettim.
Aynı
kanattayım. Yaşı geçmiş olanların askerlik hizmeti ülkeye fayda sağlamıyor.
Bunu profesyonel bütün askerler bilir. İlave edecek bir şeyim yok.
Bu
açıdan aşını bulmuş, eşini seçmiş ve işini kurmuş gençlerin taleplerine kulak verilmelidir.
BEDELLİ hemen çıkarılmalıdır. Gönlümden geçen yaş 21 bedel 5 bin olmakla
birlikte gençlerin yaş 25 bedel 15 bin talebi dikkate alınmalıdır.
Kıyafet Dayatması
Hayatın
bütün alanlarında kıyafet dayatması bitirilmelidir. İsteyen kravat isteyen başörtüsü
takabilmeli veya takmayabilmelidir.
Bu
talep sadece okullar için değil bütün alanlar için olmalıdır. Artık yerli
olmayanların dayatmaları son bulmalı ve bireyler diledikleri gibi giyinebilmelidir.
Artık bu konuda aldatılmak istemiyoruz.
Resepsiyonlar ve İsraf
Resepsiyon
ile ilgili yazım ses getirdi. Bütün alanlarda ve kuramlardaki israflarla ilgili
epey mail aldım. Umarım ki, yöneticilerimiz yerli olmayan ve israf konusu olan
bu tür faaliyetlere son verir. Kaynak milletin cebinde kalır. Kaynaklar millete
hizmet ve imkân olarak döner.
Netice
olarak oyalandığımız, aldatıldığımız ve uyutulduğumuz konu çok bunların hepsini
dile getirmek sayfaları alır. Okuyucuyu sıkar.
Bu
konular yüzünden yazmak istediklerimizi tam yazamaz hale getiriyor. Misal
olarak Yürütme, Yasama, Yargı ve Denetim
erklerinin seçimle oluşması ile ilgili yazımın genişletilmesini isteyen
yüzlerce mail aldım. Ama acil konular yüzünden fırsat bulamıyorum.
Umarım
ki, yazar ve gazeteci zannettiklerimiz ve STK olarak düşündüğümüz kuruluşlar
acil konuları sahiplenir de biz de asıl konulara odaklanırız.
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?