Vatan Hizmeti ve
Askerlik
Veysi ERKEN
BEDELLİ askerlik konusu bana çok şey
öğretti. Özellikle dünün Turancısı, Ümmetçisi veya Enternasyonalisti'nin nasıl
içe kapanmacı olduğunu, Türkiye’nin lider ve yön veren ülke olmasını
istemediklerini ve emirlerle hareket ettiklerini öğrendim.
Defalarca yazdım. Ülkemizin güçlü, dinamik,
mobil ve teknolojik bir silahlı kuvvete ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç olduğu
kadar bir zorunluluktur.
Bahsi geçen özellikler 30’lu yılların mantığı
ve ilkeleriyle gerçekleşmez. Dolayısıyla da silahlı kuvvetlerin kendini
yenilemesi şarttır.
Bunu defalarca izah etmeme rağmen okuduğunu
anlamayan veya anlamak istemeyen mektep mezunu aydın(!)larımız (ki Aydın içi
boş bir kavramdır. Bunu anlamak isteyenlere Türkiye’de Aydın Efsanesi isimli
kitabı okumalarını tavsiye ederim*)
ve unvanı kalabalıklarımız, görevlendirilmiş CEMADAT HAREKETİ peşine takılarak ve “vatan
hizmeti” kavramına sığınarak kafa karıştırmak istemektedir.
Vatan hizmeti ile askerlik
kavramının karıştırılmaması için daha önce üç tanımdan hareketle konuyu izah
etmiştim. Tekraren bunları belirteyim.
Vatan hizmeti: Anayasa MADDE 72- Vatan hizmeti,
her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde
yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir” denilmektedir.
Bu maddeye göre vatan hizmeti her
Türkün hakkı ve ödevidir. Burada cinsiyet ayırımı yok. Hak ve ödev bütün
bireyler içindir ve KADINLARI da
kapsar. Hak ve ödev sadece Silahlı Kuvvetlerde ifa edilecek bir şey olsa KADINLARIN da askerlik yapması bir
zorunluluk olurdu.
Kanun koyucu bu hak ve ödevin
nasıl yerine getirileceğini maddenin devamında ifade etmiş ve bununla ilgili
düzenlemeler yapmıştır.
Buradan diyorum ki, lütfen
kavramları doğru okuyun ve milletin moralini bozmayın.
İkinci tanım Askerlik tanımı ile
ilgilidir. Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun ikinci fıkrasına göre “Askerlik: Harp sanatını öğrenmek ve yapmak
mükellefiyetidir.”
Harp sanatını öğrenmek ve yapmak açıkça zikredilmektedir. Vatan
hizmeti başka sanatlarla da icra edilebilir ve edilmektedir. Esasında herkesi
harp sanatına yöneltmek ülkeye yapılacak bir iyilik değildir.
Allah korusun vatan savunması söz
konusu olursa zaten herkes savunmaya katılır. İstiklal harbi döneminde atalarımızın
durumu meydandadır.
Üçüncü tanım silahlı
kuvvetlerimizin vazifesi ile ilgilidir. İç Hizmet Kanununun 35 Maddesine göre “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından
gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık
sağlayacak şekilde askerî gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve
uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır.”
Kanunda açık açık belirtilmiştir
ki, Silahlı Kuvvetlerimizin görevi dışarıdan gelebilecek tehdit ve tehlikelere
karşı vatanımızı savunmadır. Savunma ise ancak profesyonel kuvvetlerle yapılır.
Dolayısıyla vatan sevgisinin gereği profesyonel gücü istemekten geçer.
Hülasa bu
üç tanım ışığında defalarca yazdığım halde anlamak istemeyenler
çıkabilmektedir.
Bu ülkenin
sevdalıları silahlı kuvvetlerimizin kanunda belirtilen görevleri yapabilmesi
için tam donanımlı olmasının gerekliliğine inanıyor.
Silahlı kuvvetlerin güçlü
olabilmesi harp sanatını öğrenmeyi ve yaşamayı gerektirir.
Dün kendilerini Turancı, ümmetçi
veya,enternasyonalist olarak tanımlayanların artık bu gerçeği anlaması ve
kabullenmesi gerekir.
Tabii ki, bu ülkeyi ve bu ülkenin
insanını seviyorlarsa!!!!!
Selam ve Sabırla.
- Fehmi Baykan, Türkiye’de Aydın Efsanesi, TDV Yayınları, Ankara 1996
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?