Metal Yorgunluğu Yaşayan Bürokrasi
Veysi ERKEN
Fen
bilimleri ile uğraşanların bize öğrettiği bir kavram vardır. “Metal yorgunluğu”
Metaller
bir süre sonra yorgun düşer ve dağılır. İcra gücünü kaybeder.
Yönetimde
de bürokratlar yorgun düşmektedir.
Son
yıllara baktığımızda bunu görmek mümkündür.
On yıllık hizmet süresini tamamlamış
bürokratların yönettiği kurumlara bakınız. Hepsinde metal yorgunluğunu
görürsünüz. Karayollarında, Sağlıkta, Eğitimde kısaca neredeyse her yerde
yorgunluk had safhadadır.
Yatırımlar
aksamaya, projeler durmaya, yatırımlar ölmeye başlamış.
Bürokrasideki
metal yorgunluğu aynı zamanda rüşvet ve yolsuzluk fiillerini arttırmaktadır.
Peki,
bunlara doğrudur.
Ne
yapılmalı derseniz.
Bunun
için yapılması gereken ilk iş bürokratların görev süresinin
sınırlandırılmasıdır.
Kamuda bütün bürokratların en fazla 4+4 gibi
bir süre ile görevlendirilmesi gerektiğini, özellikle bürokrasinin takozluk
yapmaması için seçilmişlerle beraber gelip gitmesi gerektiğini defalarca dile
getirdim.
Yazdım.
Bu
konuyu geçmişte içinde bulunduğum siyasi parti de kabul etmiş ve buna göre
vaatlerde bulunmuş idi.
Merhum
Muhsin başkan döneminde serdettiğim ve kabul gören görüşlerim o gün doğruydu,
bugün de doğrudur.
Son
hadiseler haklılığımı bir kere daha teyit etti.
Bürokratlar
takoz görevi ifa eder hale gelmiş.
Yönetim
hukuku açısından baktığımızda da atanmış bürokratların dava açmamaları,
seçilenle gelip seçilenle gitmesi gerektiği ile ilgili kuralların bir an önce
meclisten geçirilmesi gerekir.
Türkiye
“merkez valilerden, merkez milli eğitim
müdürlerinden, bankamatik bürokrat, danışılmayan müşavirlerden ve memurlardan”dan
kurtarılmalıdır.
Kısaca
bürokrasi yan gelip yatma yeri olmaktan çıkarılmalıdır. Yorgun metale
dönüşmüşlerin yerine genç, dinamik, bilgili ve becerikli bürokratlar
atanmalıdır ki, halk rahat etsin.
Halk
artık cereme ödemek istemiyor.
Bürokrat
hiç iş yapmadan sefasını halk ise cefasını çekiyor.
Hantallaşmış
bürokrasiden ülke ancak bu yollar kurtulur ve önü açılır.
Selam
ve Sabırla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?