Yüksek Kurullar, Odalar, Barolar
Veysi ERKEN
Kamu yönetimi reformu yapılacağı
söyleniyor.
Doğrusu buna inanmak isterim.
Böyle bir reform yapılacaksa aşırı
derecede “deforme” olan “Yüksek Kurullar”, “Odalar” ve “Baro”ların
ihmal edilmemesi gerekir.
Bilindiği üzere “Yüksek Kurullar”ın
çoğu millete hizmet etme özelliğini kaybetmiştir. Hele hele “Odalar” ve “Barolar” tamamen özelliğini kaybetmiş, meslek teşekkülü olmaktan
çıkmıştır.
Yüksek Kurulların ne işe yaradığını
sorgulamak her yurttaşın görevidir.
Mesela Yüksek Öğretim Kurulu, Enerji
Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme Kurulu ne işe yarar sormak gerekir.
Bilindiği üzere Yüksek Öğretim
Kurulu Tıp ve Hukuk fakülteleri için taban puan uygulaması için karar aldı.
Merak ediyorum.
YÖK’ün bu kararı Katsayı zulmünden farklı mıdır?
Maalesef siyasetçilerden ve üniversiteden tepki yok.
Hangi hakla insanların önü
tıkanıyor. Kimse sormuyor.
Bilgi 2-3 saatlik bir telse ölçülebilir mi?
Kimse tartışmıyor.
Bu karardan hareketle YÖK
kapatılmalıdır diyorum.
Gelelim BDDK’ya. Bu kurul Bankalarla
ilgili kararlar alır güya. Ama müşteriyi hiç düşünmez.
Mahkemeler “dosya masrafı” hukuksuzdur der, Bankalar uygulamaz. Her müşterinin
Tüketici Hakem Heyetinde sürünmesini seyreder BDDK.
Bankaları düzenliyorsa bir kararla
hukuksuz masrafların geri ödemesini sağlayabilir.Sağlamalıdır.
Ne gezer.
Çünkü o sadece üst kurul.
Personeline maaş öder. Bankacıların menfaatini korur.
Ya enersi piyasası diğerlerinden
farklı mı?
Elbette ki, hayır.
“Kayıp
kaçak” ücretinin hukuksuz olduğu mahkemece kararlaştırır. Dürüst tüketici
cezalandırılamaz kararını verir. Enerji
piyasası kurulu seyreder.
Alın bir karar şirketler geri ödeme
mecburiyetinde kalsın. Ödemeyen şirketlere, Bankalara el konulsun.
Sadece üç kuruldan misal verdim. Esasında
bütün yüksek kurullar, odalar ve barolar kapatılmalı ve kamu yönetimi reforma
edilmelidir.
Bunlara el atılmadan, düzenleme
yapılmadan REFORMdan bahsetmek abesle iştigaldir.
En iyisi yüksek kurullarla ilgili yıllar önce kaleme
aldığım yazıyı sizlerle paylaşayım. Siyaseti
Yok Etme Mekanizmaları: Yüksek Kurullar:
“Oligarşik
yapı” varlığını devam ettirmek için
her yolu dener. Dünyanın her köşesinde olduğu gibi ülkemizde de cari
mekanizmalar devreye sokulur.
Oligarşi, ülkemizdeki hâkimiyetini siyaseti
siyasetçiler marifetiyle yıkarak devam ettirmek niyetindedir.
Bunun en belirgin şekli “bürokratik urullar” oluşturmaktır.
Öğretim kurumlarını, bankacılık sektörünü, güvenlik kuruluşlarını,
sanayi kuruluşlarını, ticari alanlarını hâkimiyetleri altında bulundurmanın en
kestirme yolunun bürokratik “kurullar”dan
geçtiğini keşfeden “oligarşi”
siyasetçilere habire “kurul”
kurdurma yoluna gitmektedir.
Üzülerek
belirmek gerekir ki, siyasetçilerin ekseriyeti oynanan oyunun farkında
değillerdir. Bilmeyerekten bu oyunun figüranlığını “âlî menfaat” adına yerine getirmekle meşguller.
Geçenlerde iktidar mensubu bir siyasetçiyle bu
konuyu tartışırken oynanan oyunun farkında olmadıklarını ve durumun bu kadar
vahim olduğunu bilmedikleri itiraf etmek durumunda kaldı.
Siyasetçi
zat sözünde durabilir ve partidaşlarını ikna edebilirse oligarşinin medya
ayağını oluşturan patronların hegemonyasını tesis edecek son oyun bozulabilir.
Ben şahsen
siyasetçinin başarılı olabileceğini zannetmiyorum.
Sebebi
de şudur. Bugün ülkemizde cari olan siyasi parti anlayışı parti başkanlarını
birer “monark” konumuna getirmiştir.
“Monark”lara karşı iyi niyetli
siyasetçilerin yapabilecekleri fazla bir şey yoktur.
Mevcut
siyasi düzende “Monarklar” tak der
vekiller şak yaparlar. Bir başka deyişle ülkemizdeki siyaset anlayışı “tak” “şak”çıdır.
Tapınak
şövalyeleri yönetme gücünü kaybetmemek için siyasette, ticarette, finans
sektöründe, öğretim kurumlarında ve daha saymakta zorlandığımız pek çok alanda
“kurul” oluşturmanın faziletini ve ehemmiyetini anlatarak siyasetçileri
etkilemektedir. Oluşturulan kurulların yasalaştırılan kuralları ile kurullar
birbirine üye seçer. Böylece tapınak şövalyeleri hâkimiyetlerini devam ettirir.
Tapınak
şövalyelerinin oluşturduğu ve daha fazla sağlamlaştırmaya çalıştığı bürokratik
oligarşik yapı çözülüp engellenemez mi?
Her
hastalığın bir çaresi olduğu gibi oluşturulmak istenen her yapının engellenmesi
mümkündür. Yeter ki, hastalık teşhis edildiği gibi bu yapı teşhis edilebilsin
ve üzerine gidilebilsin.
Siyaset
imkân sanatını kullanmak olduğuna göre “siyasiler”
monarklaşan parti başkanlarının hegemonyasından kurtuldukları takdirde oyun
bozulabilir. Dolayısıyla Tapınak Şövalyelerinin kurullar vasıtasıyla tesis
ettiği oligarşik ve dahi bürokratik hegemonyası da kırılabilir.
İşin
esasına bakarsanız oyunun bozulması halkın rahatlaması demektir.
“İnsan ancak düştüğü yerde ayağa
kalkabilir” sözünün hatırlattığı gerçekten hareketle “tapınak Şövalyeleri”nin
siyaseti kullanarak bürokratik mekanizmalarla oluşturmaya çalıştığı oligarşik
yapı siyasilerle yok edilebilir. Bunun başka bir yolu yoktur.
Siyasetçilerimiz ne zaman “az kanun çok hukuk”
deme alışkanlığını kazanır ve “birey”in hayatının her safhasını kanunla
düzenlemek sevdasından vazgeçerse oligarşik yapı biter.
Monarklaşanların hâkimiyetinden ve “oligarşik kurullar”ın piyonu olmaktan
kurtulmak isteyen siyasetçilere tavsiyemiz hür irade sahibi olmaya çalışmaları
ve biraz halkı ve dünyayı anlamaları yönünde olacaktır.
Netice
olarak etrafında olup biteni anlamaya, kavramaya ve çözmeye çalışmayan
siyasetçi Monarklaşan parti başkanının piyonu ve oligarşiye de hizmetkâr
olmaktan kurtulamaz.
Temennimiz siyasetçilerimizin ve ülkemizin Monarklar
vasıtasıyla oluşturulmakta olan “kurullar
oligarşisi”nden kurtulmasıdır.
Selam ve Sabırla... 29.05.2001”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?