Beyaz Kuvvetler
Veysi ERKEN
Aşağıda linkini verdiğim haberi
okuduğumda Türkiye’de değişen bir şeyin olmadığını bir kere daha fark
ettim. Umarım ki, tamamen sivil ve
demokratik bir ülke olur ve içimizdeki kışkırtıcı görevlilerden kurtuluruz.
İyi okumalar.
“
Demokratik ülkeler için büyük bir ifşaat olurdu “beyaz kuvvetler” tabiri. Ama bizde hiç kimseden veya sivil
zannedilen kuruluştan ses yok. Herkes “lâl”
kesilmiş. Kulaklar duymaz, gözler görmez ve beyinler işlemez oldu ne hikmetse.
Şunları yazıyordu Mehmet Eymür sitesinde. “ Yaygın olarak Özel Harp diye bildiğimiz
Özel Kuvvetler Komutanlığının, asker gücünün yanı sıra, ülke çapına yayılmış
olan ve ‘Beyaz Kuvvetler’ diye bilinen sivil unsurları var. Bunlar muhtelif
meslek gruplarından kimseler. Türkiye’nin her bölgesinden belediye başkanı,
doktor, esnaf, muhtar, aşiret reisi gibi çeşitli meslek gruplarından, seçilmiş,
güvenilir kişiler...
ABD’nin desteğiyle kurulan ve Avrupa’da
kardeş teşkilatları olduğunu yazısında belirten Eymür bu teşkilatın “Türkiye’de
ilk olarak 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla kurulan bu teşkilat,
daha sonra Özel Harp Dairesi ve son olarak da Özel Kuvvetler Komutanlığı adını
aldı. Günümüzde, daha ziyade rütbeli görevlilerden oluşan bu teşkilatta erat
sayısı çok az” (Yeni Şafak 06.01.2001, s.17)
Evet...
Her kesim “lâl”
olmuş vaziyette.
Bu
ifadeler toplumu sarsmalıydı. Hangi olayların “Beyaz Kuvvetler”in eseri
olduğunu sorgulamalıydı. Hiçbiri olmadı. Çünkü bizim toplumumuz mutidir. Olup
bitende bir hikmet arar. Büyükleri hep doğru söyler. Zırvaları tevile teşnedir
toplumumuz.
Merak
ediyorum.
Sadece merak mı?
Elbette ki, hayırdır.
Düşünüyorum ve soruyorum. Acaba inançlı
öğrencilerimizi okullarından uzaklaştıran, örtülülerimize kan kusturan sözde
profesörler beyaz kuvvetlerin bir elemanı mı? Kitleleri pasifize eden sivil
toplum kuruluşlarının başındakiler bu görevlilerden mi?
İşçinin,
memurun mağduriyetine yol açan “beşli
çete”nin elemanları adı geçen kuvvetin unsurları mı? Siyah mı? Beyaz mı?
Turuncu mu?
Ülkeyi
yaşanmaz hale getiren pir-i fani ve şürekâsı birer eleman mı?
Ve...
Evet...
Ve
en kötüsü güvenebileceğimizi düşündüğümüz bütün sivil organizasyonların,
partilerin yöneticileri bu kuvvetlerin elemanları mı acaba?
Beyaz
kuvvetler bir ülkenin iç işleriyle mi uğraşır? Yoksa bu kuvvetleri
kurduranların menfaatlerine mi hizmet etmekteler? Bu kuvvetler birer “tapınak”
mı oluşturuyor?
Tapınağa
girmenin yolu ülkeye hizmet etmemek mi?
İşte
bütün bu sorular gündeme gelmeliydi, getirilmeliydi.
Maalesef
hiç kimseden ses seda yok. Herkes dilini yutmuş. Üç maymunları oynamakta.
Görmedim.
Duymadım. Bilmiyorum.
Herkes
sağır, dilsiz ve kör.
Demokrasinin hâkim olmayışının azizliği mi
dersiniz?
Nerede demokrasi var ki?
Bir
yer gösterin ki, onu harekete geçirelim.
Selam ve Sabırla... 07.01.2001.”
NOT: Bu haberi lütfen okuyun ve izanınızla
değerlendirin.
http://www.yenisafak.com.tr/gundem/desifre-olacak-hemen-lagvedin-2096876
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?