Yükseköğretimde Bilgi ve Beceri
Edinme Hakkının Gaspı
Veysi ERKEN
Bütün
vekillere sesleniyorum.
Vicdanı
hür, irfanı hür olanlara selam olsun.
Öğrenme ve
öğretme özgürlüğünün kıymetini bilenlere selam olsun.
Mahkûmiyetin,
mağduriyetin ve mazlumiyetin ne olduğunu, hakkın, hukukun kıymetini bilenlere
sesleniyorum.
Akademisyen,
hukukçu ve vicdanlı olan vekillere sesleniyorum.
Ahmet hocaya, Selçuk Özdağ’a, Zuhal Topçu’ya,
Semih Yalçın’a, Fatma Benli’ye, Leyla Şahine ve bunların şahsında bütün vicdanlı
vekillere sesleniyorum.
Bu bir
çağrıdır.
Bilindiği
üzere 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 171 inci maddesiyle YÖK
kanununun 44. Ve 46.cı maddelerinde
değişiklik yapılarak “süre aşımı”
kavramı ortadan kaldırılmıştı.
Değişiklik
ilgili maddenin c fıkrasına şu şekilde derc edilmiş idi.
“Bir yıl süreli yabancı dil hazırlık sınıfı
hariç, kayıt olduğu programa ilişkin derslerin verildiği dönemden başlamak
üzere, her dönem için kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın ön lisans
programlarını azami dört yıl, lisans programlarını azami yedi yıl, lisans ve
yüksek lisans derecesini birlikte veren programları azami dokuz yıl, yüksek
lisans programını azami üç yıl, doktora programını ise azami altı yıl içinde
başarı ile tamamlayarak mezun olamayanlar, bu Kanunun 46 ncı maddesinde
belirtilen koşullara göre ilgili döneme ait öğrenci katkı payı veya öğrenim
ücretlerini ödemek koşulu ile öğrenimlerine devam etmek için kayıt
yaptırabilir. Bu durumda, ders ve sınavlara katılma ile tez hazırlama hariç,
öğrencilere tanınan diğer haklardan yararlandırılmaksızın öğrencilik statüleri
devam eder.”
Bu
değişiklik öğrencilerin vekillerden sürekli öğrenci affı talebinin önünü
tıkamış ve bir nebze de olsun adaletin, hukukun, öğrenim özgürlüğünün önünü açmış
oluyordu.
Tam olmasa
da hak ve adalet yerini bulmuştu.
Zira öğrenciler
işlemedikleri suçun (!) affı için koşturmaktan kurtulmuşlardı.
Öğrenci
affı ne demek hala anlamış ve kabullenmiş değilim. Tembel olmak, parasızlıktan
okula devam edememek veya kanunun suç olmayan bir eylemden dolayı okula ara vermek
durumunda kalanlar neden “af” peşinde koşsunlar.
Sevinmiştik
yeterli olmayan düzenlemeye.
Bir nebze
adalet oluşmuştu. Öğrenim özgürlüğünün alanı az da olsu genişlemişti bu
düzenlemeyle.
Uzun
sürmedi bu sevinç.
Bir
değişiklikle yine eski haksızlığa dönüldü.
Soruyorum.
Neden
eskiye dönüldü.
Ülkeler
özgürlük alanlarını genişletirken siz vekiller neden eski garabete döndünüz. O
dönemin vekilleri ne için parmak kaldırdığınızı biliyor musunuz?
Evet, 2011
yılında ortadan kaldırılan garabete maalesef 2014 yılında tekrar dönülmüştür.
Büyük bir
haksızlık ve adaletsizliğe imza atılmıştır. 19/11/2014 tarih ve 6569/28 kanun maddesiyle
YÖK kanununun 44. Maddesinin c fıkrası tekrar değiştirilmiş ve hak gaspına
sebep olan uygulamaya tekrar dönülmüştür.
2014
yılında maddeye tekrar giren ifade şu şekildedir. “Öğrenciler, bir yıl süreli yabancı dil hazırlık sınıfı hariç, kayıt
olduğu programa ilişkin derslerin verildiği dönemden başlamak üzere, her dönem
için kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın öğrenim süresi iki yıl olan ön
lisans programlarını azami dört yıl, öğrenim süresi dört yıl olan lisans
programlarını azami yedi yıl, öğrenim süresi beş yıl olan lisans programlarını
azami sekiz yıl, öğrenim süresi altı yıl olan lisans programlarını azami dokuz
yıl içinde tamamlamak zorundadırlar. Hazırlık eğitim süresi azami iki
yıldır. Azami süreler içinde katkı payı veya öğrenim ücretinin ödenmemesi ile
kayıt yenilenmemesi nedeniyle öğrencilerin ilişikleri kesilmez. Ancak
üniversite yetkili kurullarının kararı ve Yükseköğretim Kurulunun onayı ile
dört yıl üst üste katkı payı veya öğrenim ücretinin ödenmemesi ile kayıt yenilenmemesi
nedeniyle öğrencilerin ilişikleri kesilebilir. Yatay geçiş ve çift ana dal eğitiminin usul ve esasları ile azami
öğrenim süreleri, lisansüstü eğitim usul ve esasları ile öğrenim süreleri
Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”
Bütün
vekillere soruyorum.
Bu
değişiklikle yeni mağduriyetlerin, hak
gaspının ve mazlumiyetlerin önü neden açılmıştır.
Bu
mağduriyetlerin topluma sağlayacağı bir fayda mı var?
Ön lisans,
lisans ve lisans üstü kademelere öğrencilerin okullardan uzaklaştırılmalarının
ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına, refahına ve huzuruna katkısı mı olacak?
Bütün
vekillere sesleniyorum.
Bu sorulara
cevap veriniz.
Ve.
Bu
yanlıştan acilen dönünüz.
Hak ve
özgürlüğün kıymetini bildiğini düşündüğüm vekillere, özellikle akademisyen ve
insan hakları aktivisti olan vekillere sesleniyorum.
Ülkemizin
içinde düşürülmek istenilen mağduriyetlere sizler engel olmak durumundasınız.
Sizlere vekillik görevi bunun için tevdi edilmiştir. Partiniz ne olursa olsun
öğrenim özgürlüğünü kısıtlayan bu uygulamanın ortadan kaldırılması için gayret sarf
ediniz.
Bilmelisiniz
ki, bilgi ve beceri edinme hak ve özgürlüğü doğuştan ve tabiidir. Her türlü
engel ve uygulama zulümdür.
Bilgi ve
beceri edinme hak ve özgürlüğü “sınırsız ve sınavsız” okulu gerektirir.
Mücadeleniz bu yönde olmalıdır.
Kısaca
bilinmelidir ki, engellerin kaldırılması için çaba harcamayan engelin
parçasıdır.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?