“Kur’an-ı Kerim”den Koparıldık
Veysi ERKEN
Siyonist haçlı zihniyetinin maşaları
vasıtasıyla oluşturduğu tahribatın büyüklüğünü anlamak kolay değildir.
Tahribat o dereceye ulaştı ki, karşı
çıkanların ekseriyeti Müslüman kılıklı.
Yıllarca Siyonist haçlı zihniyetinin
maşası ve piyonu olan tapınak şövalyelerinin uzantısı haşhaşi örgüt bir İslami grup olarak bizlere yutturuldu.
Milletimize Ağlama seanslarının sadece kandırma aracı olduğunu bir türlü anlatamadık.
Hala anlatılabilmiş değildir.
Haşhaşi yapının İhanet katmanı efendilerinin
yanında keyif sürerken, ticaret katmanındakiler şeytani takiyye kılıklarıyla işlerini sürdürebilmektedir.
Bilinmelidir ki, takiyye, yalan, dolan, talan, iftira ve
her türlü alçaklık “şakile”leridir.
Ya aşağıdaki saftirkler. Onlara
verilmiş görev ibadet aşkıyla devam ettirilmektedir maalesef.
Propaganda ise “ibadet” katmanında ise hız kesmiş değil.
İbadet katmanındakiler o kadar
uyuşturulmuştur ki, “istiğfar” ve “tevbe” edeceklerine mağduriyetten dem
vurabilmekteler. Sanki toplumun üzerine bomba yağdıran uzaylılarmış gibi
davranıyorlar.
Haşhaşilik öyle bir şey.
Tabii ki, bu halet-i ruhiye bir
günde oluşmuş değildir.
Yılların tahribatının neticesidir.
İlmek ilmek işlenmiş bu ihanet. Damla damla akıtılmış bu zehir.
Yıllarca sürdürülmüş bu sinsilik ve
hainlik.
Kur’an-ı Kerimin mihenk taşları
yavaş yavaş, azar azar, parça parça yerlerinden, hayatımızdan, gönlümüzden
sökülmüş.
Yaşadığımız “fitne” ve fücur” Kur’an-ı Kerimden koparılmışlığımızın sonucudur.
Cenabı Allah Hz. Peygamber’in
şahsiyetinde bütün Müslümanlara
“festekim kema umirte Hud-112 (emrolunduğun gibi dosdoğru ol) vahyederken
bizler Kur’an-ı Kerimden uzaklaştırıldık.
Hz. Peygamber’e (s.a.v.) “Festemsik billezî ûhıye ileyke, inneke alâ
sırâtın mustakîm(mustakîmin) zuhruf-43.
Öyleyse sen, sana vahyedilene, Kurân’a sarıl. Sen doğru, muhkem ve güvenli
yolda yürümeye, görevini yapmaya, İslâm’ı yaşamaya, yaşatmaya memursun.”
vahyedilip neye tutunacağımız ifade edilirken bizler Kitaptan uzaklaştırıldık.
Daha açık bir dille “Ve innehu le zikrun leke ve li kavmike, ve
sevfe tus’elûn Zuhruf 44. Kur’ân
senin için de, toplumun için de büyük bir şereftir, bir öğüttür, bir ikazdır,
okunması ibadet olan bir övünç kaynağıdır. Kur’ân’daki ilâhî emir ve
yasaklardan sorumlu tutulacaksınız.” denildiği halde Kur’an-ı Kerimi anlamaktan
ve yaşamaktan uzaklaştırıldık.
Kur’an-ı Kerimi anlayamayacağımız
telkin edildi.
Kur’an-ı Kerim yerine büyüklerin ve
efendilerin kitapları okunmalıydı, onlara uyulmalıydı.
Cenabı Allah bizlere Kur’an-ı Kerime
uyun ondan sorulacaksınız derken, efendiler onu yasaklıyorlardı, kitaplarını
Kur’an-ı Kerimin yerine koyuyorlardı.
Böylece “büyük” olarak yutturulanların zırvalarını İslam diye bizlere
telkin edildi Siyonist haçlı zihniyetinin maşaları tarafından. İnsan şeytanları
bizi Kur’an-ı Kerimden uzaklaştırarak aldattı. Uydurduklarını “sünnet” diye bize anlattı insan
şeytanları. Hz. Peygambere (s.a.v.) bolca iftira edildi.
Hâlbuki her Müslüman'ın vazifesi Kur’an-ı Kerimi okumak, öğrenmek, anlamak ve
yaşamak olmalıydı. Sünnet
Kur’an-ı Kerime arz edilmeliydi. İlham doğrudan Kur’andan alınmalı ve asrın
idrakine söyletilmeliydi İslâm.
Vahiy bunu gerekli kılmaktaydı.
Hz. Peygamber’in sünnetinin Kur’an-ı
Kerime aykırı olmayacağını bilmeliydik.
Sünnet diye bizlere nice yalan ve
iftira dolmaları yutturuldu.
Hem de ağlayan ve zırlayan “büyük (!)”lerin marifetiyle.
İlk nazil olan ayet “ikra (oku)” ile başlarken okumama
telkin edildi yıllarca. Aklını kullanmayanların pislik içinde olduğu gerçeği
ifade edilmişken (Yunus-100) büyük(!)lerin yerimize düşündüğü telkin edildi
Siyonistlerce.
Sonuç ortada.
Düşünemeyen uyuşturulmuş bir yapı.
Haşhaşilik böyle bir lanet.
Her kılığa sokulmuş ve din diye
yutturulmuş.
Tam bukalemun gibi her renkte ve
kılıkta insanları avlamakta ve efendilerine hizmet etmektedir.
Bu
lanetli yapılardan kurtulmanın tek yol vardır.
Duyduğumuz,
okuduğumuz ve seyrettiğimiz her olay ve olguyu Kur’an-ı Kerimin mihengini ile
karşılaştırmak ve Hz. Peygamberin kendi heva ve hevesinden bize vahyi tebliğ etmediğini
bilip insan şeytanlarını efendi edinmemektir.
Bizim
hayatımızı zindana çevirenlerin tamamı Siyonist haçlının kuklalarıdır, insan
şeytanlarıdır.
Hangi
sıfatla karşımıza çıkarlarsa çıksınlar fark etmez.
Hasılı
kelâm insan şeytanlarının söylediklerini ve kendilerine yazdırılanları Kur’an-ı
Kerimin mihengiyle mukayese edersek aldanmayız biiznillah.
Aldanmamanın
ve aldatmamanın hâkim olduğu günleri gören bir dünya için haydi Kur’an-ı Kerimi
okumaya, öğrenmeye, anlamaya ve yaşamaya.
Selam
ve Sabırla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?