Mehdici Anlayış
Veysi ERKEN
Her
toplumun kendisine has zaafları olabilir. Bizim zaaflarımızdan birisi itaat anlayışının
bilerek ve isteyerek yanlış yorumlanmasından kaynaklanan “mehdi” beklentisidir.
Cenabı Allah, bana ve peygambere itaat derken, bu anlayış anlamından saptırılarak
toplumda mehdiler türetilmiştir.
Kur’an-ı kerim bizlere “ancak sana ibadet eder, senden yardım talep
ederiz” derken bizlere istianeyi mehdilerden bekleme telkin edildi.
Peygamberlerin görevi “hidayete erdirici” olmayıp sadece “tebliğ” iken ”sıradan kullar” “mehdiler”
ilan edildi ve kurtarıcı kabul edildi. Bunların hepsi gayrı İslami
düşüncelerdir. Bu düşünceleri kurgulayanların ekseriyeti Siyonist haçlıların
uzantılarıdır.
Gerek fert, gerekse toplum olarak bir
sıkıntıya düştüğümüzde bizi birinin veya birilerinin kurtarmasını bekler hale
dönüştürüldük. Kendi çabamızla ayağa kalkma zahmetine katlanmayız veya
katlanmak istemeyiz. Bu tarz düşüncenin pek çok tezahürü bulunmaktadır.
Bu
tezahürlerden birisi “hür düşünme” yeteneğinin
kaybolması biçimindedir. Başkalarının kalıplarını değişmez olarak görmek ve
kullanmak işimize gelir. Konuşmalarımıza bile “falan dedi ki...” ile başlamayı marifet sayarız. Falanın dedikleri
bizim beklediğimiz kurtarıcımızdır. Bir nevi mehdimizdir.
Beklenen
kurtarıcılık anlayışının bir başka tezahürü “hür teşebbüs” kabiliyetinin ortadan kalkması biçiminde karşımıza
çıkar. Öğrencinin ödevinin annesi veya babası tarafından yapılması, eşyalarının
ebeveyn tarafından satın alınması bu mantığın birer göstergesidir.
Girişimcilik
anlayışının ortadan kalkması sadece öğrencilerle sınırlı değildir.
Üniversitelerden mezun olanların sırtlarını devlete dayama istek ve arzuları da
beklenen kurtarıcı düşüncesinden kaynaklanmaktadır.
Hep
başkası yapsın, başkası düşünsün anlayışı mehdicilik düşüncesinin tezahürüdür.
Bu düşüncenin gelişmesinde en müessir sebep “köle yetiştirme eğitimi”nin okullara hâkim kılınmasıdır.
Köle yetiştirme eğitimi felsefesinin hâkim
olduğu okullaşma düzenlerinde düşünme ve program geliştirme hep başkasından
beklenir. Hatta düşünceler ve programlar dayatılır. Bireyler hazır lopçuluğa
alıştırılır. Hazır lopçuluğa alışanlarda mehdicilik zihniyeti kaçınılmaz bir
şekilde gelişir.
Dolayısıyla
beklenen kurtarıcı anlayışını yansıtan “mehdicilik”
toplumu oluşturan fertlerin öz güvenlerinin kaybını beraberinde getirir. Ferdin
“hizmeti” ve “faaliyeti” “hep başkası”ndan bekler duruma gelmesi kendilerini
mehdi görenlerin ekmeğine yağ sürmektedir.
Toplum gözünde mehdileştirilenlerin veya kendini
mehdi görenlerin icraatları genel anlamda toplumun hayrına olmamaktadır.
Kendileri gibi düşünmeyen ve yaşamak istemeyenlere “haddi” mehdilerce
bildirilir.
Mehdicilik
anlayışının hâkim olduğu kültürlerde yönetme gücünü elinde bulunduranların hür düşünmenin,
bir başka ifadeyle demokratik düşünmenin önündeki engelleri çoğaltma çabasında
oldukları görülür. Bunun başlıca sebebi, hür
ve demokratik düşünme alışkanlığının köle eğitimini, dolayısıyla mehdileri yıkmasıdır.
Mehdiliklerini
korumak isteyenlerin yasaklama tarzındaki icraatlarının temelindeki sebep mehdiliğin
elden gitmesi korkusudur.
Netice-i
kelam, olan biten karşısında pasif kalmak, benim işim mi diye sorumluluktan
kaçınmak, ben mi düzelteceğim gibi safsatalar mehdicilik anlayışının sonuçlarıdır.
Bu sonuçlar kitleleri uyuştururken mehdileri çoğaltmaktadır.
Cenabı-ı
Allah encamımızı kendilerini mehdi sananlardan ve mehdicilik anlayışından
kurtulmayanlardan korusun.
Vesselam. 14.11.1999”
NOT:
Bu yazı 17 yıl önce
yazılmıştır. Değişen bir şey var mı?
FETÖ denilen haşhaşi anlayışı
yıllardır “mehdi” safsatası ile kitleleri
uyuşturmuş ve o kitleleri mankurtlaştırarak Siyonist haçlı anlayışının birer
kölesine dönüştürmüştür.
Ülkesinin silahıyla milletinin
üzerine bomba yağdıran katilleri başka bir şey ile izah etmek mümkün değildir.
Tabii ki, mehdi safsatası ideolojik örgütlerin çoğunda mevcut olup kaynağı hep
aynıdır. Kaynak Siyonist haçlı zihniyetinin finansı, metinleri ve örgütlerde
görevli elemanlarıdır.
Selam ve Sabırla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?