Beşeri
Birikim Kutsal Kaynak mı, Kutsal Metnin Otoritesine Sığınmak Yanlış mı?
Veysi
ERKEN
İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı tarafından düzenlenmekte
olan MODERNLEŞME, PROTESTANLAŞMA VE SELEFİLİK
Modern İslami Yorumlarda Metnin/Nassın Araçsallaştırılması
22-23-24 Eylül 2017 İstanbul, Türkiye sempozyumunun tanıtım kitapçığı* FETÖ
vari sapmaların nasıl oluştuğunu, neşvu nema bulduğunu anlamamız bakımından
ibretliktir.
Yüzyıllardır aynı oyun tekrar tekrar
sahnelenmekte ve Müslümanlar tuzağa düşürülmektedir.
Bu oyunun piyonlarını iki kategoride
incelemek mümkündür.
Birinci gruptakiler “kültürel bağımlılık” olgusunun
kurbanları olup “tutsak zihin”
sahipleri olanlardır. İkinci gruptakiler ise doğrudan doğruya Siyonist haçlı
zihniyetinin “piyonu”, nüfuz ajanı” ve “uşağı”
olanlardır.
Bilerek veya bilmeyerek bu iki
gruptakiler de Siyonist haçlı zihniyetine amade durumdadır.
İslam’ı anlama ve yaşamada asıl ve
değişmez olan Kur’an-ı Kerimdir. Bu durum yüzlerce ayette ifade edildiği halde
Kur’an’nın terk edilmesini esas alma biçiminde yorumlanacak yaklaşımlar İslami
olmadığı gibi İslam’ı tahrip mesabesindedir.
Binlerce âlim Kur’anı esas alma
hususunda Müslümanları uyarmış ve bu konuda cehd etmiştir. Merhum Mehmet Akif
İlhamın Kur’andan alınması gerektiğini ve ancak bu yolla asrın idrakine İslam’ın
nakş edilebileceğini haykırmıştır.
Bütün bu gerçeklere rağmen İslam
coğrafyasında oluşturulan gruplar İslam adına Kur’anın terkini telkin etmiş ve
esas almışlardır. Bu grupların adı
tarikat, cemaat, mezhep, meşrep olmuş fark etmez.
Hepsinin temel özelliği mensuplarını
Kur’andan uzaklaştırmalarıdır.
Bilerek yapanlar hain, bilmeyerek
gafildir.
Ama ortak özellikleri Siyonist haçlı
zihniyetine hizmettir.
Sizi sempozyumun tanıtım
kitapçığının girişinde kullanılan ve Kur’anı esas alanları reddeden ifadelerle baş
başa bırakıyorum.
“21. yüzyıl İslam
dünyasında, klasik fıkhî düşünme biçimini hatalı gören, fıkıh usûlü geleneğini dışarıda bırakan ve genel olarak Kur’an ve
Sünnet naslarından dini anlamaya ve bilgi üretmeye çalışan bir yaklaşım olduğu
bilinmektedir. Bu anlama biçimini “Metin
İslamcılığı” olarak nitelemek mümkündür. Dini bu şekilde anlama ve
yorumlama biçimi modern dönemde ortaya çıkmış olmakla birlikte, Müslümanların
bütünüyle yabancı olduğu bir zihniyet değildir. İslâm tarihinin erken
dönemlerinden itibaren zaman zaman tezahür eden ve güçlenen bir düşünme
biçimi olan Ehl-i Hadis ve Selefiyye zihniyeti ile modern dönemde ortaya çıkan
bazı akımlar arasında benzerlikler bulunmaktadır. Bu benzerlikler ve alakalar,
modern hareketlerin bazı yönlerinin klasik Selefîlikten ilham alarak şekillendiğini
gösterir. Geçmişten günümüze uzanan bu düşünme biçimleri arasında bazı
farklılıklar bulunmakla birlikte, hepsi
özünde İslâm’ın temel kaynaklarına dönme ve kaynağın tekliği iddiasında
birleşmektedirler. Bugün Metin İslâmcılığı olarak nitelenebilecek bir
zihniyetin revaçta olduğu akımlar, fıkıh usûlü düşüncesinden uzaklaşma, geleneği
değersizleştirme ve fıkıh mezheplerini İslâmî kaynakları anlama, yorumlama ve
sıhhatli bir şekilde yaşamanın meşrû vasatları olarak görmeme hususunda ortak
kanaat arz ederler. Ayrıca tarihi
tecrübeyi işlevsiz kılarak köklere dönme fikrini savunma ve tek olan
hakikate ulaşıp bunu dayatma noktasında indirgemeci bir tavra sahip olan Selefî
düşünme biçimi ile kendilerini ilerlemeci ve modern olarak takdim eden
anlayışlar arasında da ciddi bir benzerlik bulunmaktadır. Yine kutsal metne
dönüşü savunan Protestanlık ile İslâm dünyasındaki bu türden Selefi hareketler
arasındaki ortak zihniyet de dikkati çeken bir diğer husustur. Fıkhî düşünceyi ve beşerî birikimi
reddederek nasları merkeze alan ve bir anlamda kutsal metnin otoritesine
sığınarak kendisine alan açmaya çalışan Selefilik hareketinin modern İslam
düşüncesinde nasıl bir kırılmaya yol açtığı tartışmaya değer bir meseledir.”
Kendini Müslüman olarak hisseden, İslam’ı
anlama ve yaşamaya çalışan herkese soruyorum.
“genel olarak Kur’an ve Sünnet naslarından
dini anlamaya ve bilgi üretmeye çalışan bir yaklaşım olduğu bilinmektedir.
Bu anlama biçimini “Metin İslamcılığı”
olarak nitelemek mümkündür.” garabetini nasıl okuyorsunuz.
İslam
nereden anlaşılacak “metin İslamcılığı” ne demek?
“hepsi özünde
İslâm’ın temel kaynaklarına dönme ve kaynağın tekliği iddiasında
birleşmektedirler.” İfadesiyle
neyi kast ediyor bu beyefendiler. Kaynağın çokluğunu mu savunuyorlar? Yeni Kur’anlar mı icad ediyorlar?
Hele
hele Fıkhî düşünceyi ve beşerî birikimi
reddederek nasları merkeze alan ve bir anlamda kutsal metnin otoritesine
sığınarak” Kutsal metnin otoritesine sığınma ne demek?
İslam
hangi otorite ile anlaşılacak ve yaşanacak?
İşte
bu yaklaşımlar FETÖların oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
Bütün
bu oluşumlar Kur’andan kopuşun tezahürleridir.
Diyanet
bu zihniyetlere karşı yöntem geliştireceğine bu tipleri desteklemekte FETÖ gibi
yapılanmaları sadece “Din İstismarcısı” görerek basite almakta** ve Siyonist haçlı zihniyetine karşı
tavır almamaktadır.
Hâsılı
kelam
Bilinmelidir
ki, Müslümanlar Kur’an-ı Kerimi mutlak otorite kabul edip, hayatlarını ona göre
tanzim ettiği müddetçe Cenabı Allah’ın nusretine nail olacaklar, aksi takdirde
kendilerini Kur’an-ı Kerimden uzaklaştırdıkça (Kur’an-ı Terk etme (Furkan 30)
nimetleri kesilecek, felaketler artacaktır.
Bütün
Müslümanlara çağrımdır.
Haydi,
Kur’an-ı Kerimi okumaya, öğrenmeye, anlamaya ve yaşamaya çalışalım. Kur’an-ı
Kerimi tek kutsal otorite olarak görelim.
Selam
ve Sabırla…
**
Kendi Dilinden FETÖ Örgütlü Bir Din
İstismarı, T.C. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı Ankara-2017, Raporla sadece FETÖ’nün
anlayışını ortaya koyma çabası vardır. Rapor, bu haşhaşi tapınakçı zihniyetin
oluşma biçimi, Kur’an-ı Kerimden kopuşu ve bu lanetli zihniyetle mücadele
yöntemlerini ihtiva etmemektedir.
Esasında
FETÖ tipi haşhaşi yapılarla mücadelede en büyük vazife Diyanet gibi kurumlara
düşmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?