8 Eylül 2017 Cuma

İktidar Olmak İçin



İktidar Olmak İçin

Veysi ERKEN

Değerli dostlar, iktidar olmanın birkaç yolu vardır.
Bu yollardan birisi yönetmek istediğin topluluğun, ülkenin insanlarının gönlüne girmek, duygularına hitap etmek ve heyecan dalgası oluşturmaktır.
Bir başka yol darbe, ihanet, düşmanla işbirliği, yabancı güçlere uşaklık vs.dir.
Türkiye bağlamında iktidar olma yoluna baktığımızda milletin gönlünde yer edemeyenlerin Siyonist haçlı zihniyetinin uşaklığı marifetiyle iktidar olma çabasına girdiğini görüyoruz.
Gerek 15 Temmuz ihaneti, gerekse 15 Temmuz öncesi ve sonrası faaliyetler bunu göstermektedir.
Tabii ki, yazım bu konunun tamamını incelemek için değildir.
Bugünkü yazım ülkücü olarak nitelendirilen kesimin görüntüsüdür. Yıllardır ülkücü denilen kesim üzerinde kesif senaryolar yazılmış ve ekseriyeti oyunlaştırılmıştır.
Bu senaryoların temel amacı ülkücü kesimi amacından, ülküsünden, ilkesinden ve gayesinde uzaklaştırmak ve iktidar yolunu kesmek biçiminde olmuştur.
Zira Siyonist haçlı zihniyeti biliyordu ki, ülkücü kesim ülküsünden ve amacından saptırılmazsa halkın gönlünü fethedecek ve nizamı âlem için yelken açacaktır.
Maalesef bunu başardılar da.
Bilen bilir.
Ülkücü hareket “Çağrımız İslam’da dirilişedir” ilkesini şiar edinmiş ve İlayı Kelimetullah davasını dava edinmişti.
İlke ve ülkü doğru olunca hareket kuşatıcı olur ve hızlı bir şekilde millete mal olmuştu.
Türkiye’nin her yerinde ve dünyanın mazlum coğrafyalarında yankı bulmuştu.
12 Eylül darbecileriyle başlatılan süreç ile ülkücü hareketin felsefesi dağıtılmış ve herkesi kuşatıcılık özelliği kaybettirilmiştir.
Ülkücü kesimin bu kuşatıcılığının kaybedişini Yavuz Selim Demirağ’dan bir anekdotuya izah edeyim.
“Yıllar önce 12 Eylül'ün öncesi ve sonrasını yazmaya gayret ettiğim "Darbe ve İnfaz" kitabımda Arap Muzaffer'in MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'ndaki savunmasının bir bölümünü yazmıştım. Bu güne gelindiğinde o günleri arar hale geldik! Bayram hediyesi olarak Arap Muzaffer'in mahkemesini paylaşacağım...
Ege Davası'nın duruşmasında, MHP İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Kayhan da yargılananlar arasındadır. Sıkıyönetim Savcısının okuduğu iddianamede: ……
T.C.K'nın 149 ve 146'ncı maddelerinde yazılı cürümleri işlemek için cemiyet oluşturmak  ile başlayıp, "ırkçılık ve mezhep ayırımı yapmak" gibi suçlamaları ard arda sıralamaya başlayınca Muzaffer Kayhan dayanamayarak ayağa kalkar. Sıkıyönetim Mahkemelerinde Savcının sözünü keserek, hâkimden söz istemek rastlanan bir olay değildir. Duruşma Hâkimi "Bir dakika efendim!" diye bağıran sanık Muzaffer Kayhan'ın ne diyeceğini merak edip: "Buyurun" deyince, oturduğu yerden heyetin mahkeme salonuna hâkim olan yerine gelerek:
-Sayın Hâkim, Saygıdeğer Mahkeme heyeti; Benim Türk'e benzer bir yüzüm var mı? sorusunu yöneltir. Heyetin anlam veremediği bu soru duruşma salonunda da garipsenmiştir.
-Sayın Hâkim, lütfen yüzüme daha dikkatli bakın... Türk ırkına benzerliğim var mı? Yok mu? Cevap verin...
Esmer ötesi, kalın dudaklı bir adamın ard arda yönelttiği sorulara bir süre cevap gelmeyince, oturuma hâkimiyeti kaybedeceğini anlayan hâkim:
-Ne demek istiyorsun? der.
Muzaffer Kayhan, elleriyle yüzünü işaret ederek:
-Hepinizin gördüğü gibi ben bir zenciyim!.. Türk ırkının tarifine de uymuyorum. Ama ben aynı zamanda Türk Milliyetçisiyim. Kendimi Türk hissediyorum. Türk Milliyetçisi olan Milliyetçi Hareket Partisi'nin de il yönetim kurulu üyesiyim. Bizim partimizde ırkçılık falan yapılmaz. Bana kimse sen zencisin, Türk değilsin demedi. Toplantılarımızın hiç birinde ırkçılık  konuşulmamıştır...

Muzaffer Kayhan'ın konuşmasının uzun süreceğini, hatta sanığın kendi partisinin propagandasını yapmaya başladığını düşünen hâkim:
Tamam!.. Otur yerine' emri ile konuyu geçiştirmek ister ama Muzaffer Kayhan kararlıdır.
-Tamam... Tamam, da Sayın Hâkim bu sözlerimi de zapta geçirin...' sözleri ile golünü atmıştır. MHP lideri Alparslan Türkeş'in yakın dostu "Arap Muzaffer" namı ile bilinen Kayhan'ın çıkışı mahkeme salonunu dolduran Ülkücülere büyük cesaret vermiştir. Mahkeme heyeti şaşkınlığını üzerinden atamamışken bu defa sanıklardan Hüseyin Toparlak söz ister. Hâkim gayri ihtiyari söz verir:
-Sayın Hâkim; iddianamede bizi mezhep ayırımı yapmaktan suçluyorsunuz. Ben bir aleviyim... Üstelik sadece alevi değil, alevi dedesiyim. Nüfus kayıtlarımı inceleyerek ailemin, bütün sülalemin alevi olduğu tespit edebilir, benim de alevi dedesi olduğumu şahitlerin ifadesi ile öğrenebilirsiniz. Ama benim alevi olduğumu yönetim kurulu üyesi olduğum İl Başkanım bile bilmez. İsterseniz buyurun sorun. MHP yönetim kurulu üyesiyim ama benim başkanım benim alevi olduğumu belki de ilk defa burada duymuştur. Çünkü partimizde Alevilik-Sünnilik ayrımı yapılmaz. Bakın, biraz evvel zenci olan bir arkadaşımız çıktı ve konuştu. Biz  O'nun zenci, Arap, Kürt, Çerkez olup olmadığını hiç konuşmadık. O bile benim alevi olduğumu bilmezdi. Muzaffer Kayhan alevi olduğumu sizin huzurunuzda duymuştur. İddia makamı MHP yöneticileri olarak bizi mezhep ayrımcılığı yapmakla, ırkçılık yapmakla suçluyor. Bunun mümkün olabileceğine inanıyor  musunuz?"
Hüseyin Toparlak'ın konuşmasını dinledikten sonra eliyle 'Otur' işaret yapan hâkime:
-Bunları da zapta geçirin' diye  seslenen Ege Bölgesinde 'Arap Muzaffer' olarak bilinen Muzaffer Kayhan'dır. 03.09.2017 Yeniçağ”
            İşte aziz dostlar.
            Ülkücü kesim ilke ve ülkülerinden uzaklaştırılmıştır. Her mezhep, meşrep, ırk ve anlayışı kuşatma özelliği kaybettirilmiştir. Hele hele bir kesim iyice zıvanadan çıkmış veya çıkarılmış yabancıların, darbecilerin ve haşhaşi ihanet şebekesinin güdümüne iyice girmiştir.
            Bunları niye hatırlattım.
            Ekmek ve tuz hakkı diye bir şeyden bahsederdik.
            Onun için diyorum ki, milletin gönlünde taht kuranlar baht sahibi olur. Baht sahibi olmak için hesabi değil, hasbi olmak ve “Çağrımız İslam’da Dirilişedir” ilkesini tekrar esas alarak “İlayı kelimetullah doğrultusunda nizamı âlem ülküsü”nü ihya ve inşa gerekir.
            Aksi lafı güzaftır.
            Bilinmelidir ki, ilke ve ülkülerini terk ve kendini inkâr ederek Siyonist haçlı zihniyetinin emirleriyle başka yerlere yelken açanlar milletin gönlünde taht kuramayacak ve baht sahibi olamayacaklardır. İnşallah.
            Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?