Türkiye’nin Hedefi
Veysi ERKEN
Afrin harekâtı Türkiye’nin hedef
belirlediğini gösteriyor.
Okuduğum
kadarıyla yüzyıldan fazla bir zamandır Türkiye’nin bir hedefi, ufku, taktiği ve
stratejisi bulunmamaktaydı denilebilir. Özellikle yetmişli yıllardan beri bunu
bizzat müşahede etmekteyim.
Özellikle Türkiye’yi yöneten siyasi
ve bürokratik iktidarın zihin bakımından tutsak, tefekkür bakımından akademik
bağımlılık halinde olduğunu görmemek için kör olmak gerekir.
Tutsak zihin ve akademik bağlılık
kıskacından kurtulamayanlar bağımsız düşünemez ve hedef belirleyemez.
Afrin harekâtı ülkeyi yönetenlerin
bir kısmının tutsak zihin ve akademik bağımlılıktan kurtulduğunu
göstermektedir.
Afrin harekâtı bir daha şunu
göstermiştir. “Ayıdan post, gâvurdan dost olmaz.”
Tabi ki, bu feraset tutsak zihne
sahip olmayanlar içindir.
Batı zihniyeti, Siyonist haçlı
mantığına, hedefine ve düşüncesine dayanır. Hiçbir zaman bizi dost olarak
görmemiştir ve görmez.
Siyonist haçlı zihniyetini dost
gören veya göstermeye çalışanların bir kısmı köle ve satılmış bir kısmı da
gaflet içindedir.
Afrin harekâtı batının düşmanlığını
bir kere daha göstermiştir.
Umulur ki, aydın, gazeteci,
akademisyen, bürokrat ve siyasetçiler gaflet uykusundan uyanır, tutsak zihinden
kurtulur.
Zira köleleştirilmiş veya
satılmışlardan zaten hayır beklenmez.
Afrin harekâtına bu perspektiften
baktığımızda içteki satılmışların ve kölelerin pek çok kılıkla ihanetlerini
devam ettirdiklerini görüyoruz. Özellikle Türkiye’nin harekâtını tahfife
çalışanlara dikkat edilmesi gerekir.
Bu tipler her gün gazete
köşelerinde, televizyon ekranlarında bolca arz-ı endam ediyorlar.
Kimi meslek odası kılığında, kimi
politik sahada, kimi akademik denilen dünyada ihanetlerini sergiliyorlar.
Unutulmamalıdır ki, içerideki bir
hainin zararı dışarıdaki düşmandan fazladır. Artık Türkiye, İçteki ve dıştaki
yılanları bütün dünyaya duyurmalıdır ki, yeryüzüne adalet gelsin.
İlayı Kelimetullah doğrultusunda
adalet ilkesine müstenit nizam-ı âlem kurulsun.
CHP Kendini Feshetmeli
Dostlar CHP kurultayını yaptı hiç
yazı yazmıyorsun diye sitemde bulunuyor. CHP’yi yetmişli yıllardan başlayarak takip
ettiğimizde ülkeye faydasının olmadığını görüyoruz.
Evveliyatını bilmem. Yaşım gereği
yetmişli yıllardan itibaren zihniyetinin hiç değişmediğini görüyorum.
“Halka rağmen halk için” aylayışını
benimseyen CHP’nin millete hiç hayrı dokunmamıştır ve bu zihniyetle hayrı
dokunamaz.
Yetmişli yıllarda Ecevit’le
yaşatılan kıtlıklar, Baykal’la oluşan benzin kuyrukları Erdal'le limon gibi
sıkılmışlıklar ve nihayetinde yazar kasaların fırlatılması, kurumların
batırılması akla ilk gelen felaketlerdir.
Defalarca yazdım CHP’nin bu millete
hayrı dokunacaksa o da kendini feshetmesi ile mümkündür. Belki o zaman iktidara
talip olacak bir muhalefet oluşur.
Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını
açıklayan Kılıçdaroğlunun başkanlığındaki CHP yönetiminden beklediğim budur.
Lafı uzatmaya gerek yoktur diye düşünüyorum.
Adalet Hemen Şimdi
Huzurun adaletle kaim olacağına
inanıyoruz. Her yerde, her zaman ve hemen şimdi adalet diyoruz.
Huzur ilahi iradenin hudutlarına
uymakla mümkündür. İlahi irada “adalet”in ayakta tutulması, bir topluluğa kin
duyulsa dahi adaletten ayrılmamasının gerekliliğini, “ebeveyn” dahi olsa
kayrılmamasını emreder.
İlahi irade bunu emreder, kul
sapıtır.
Kendimi bildim bileli “adalet”in
kaim olmadığını fark ediyoruz. Tabii ki, adaletin kaim olmadığına toplumun
yüzde yüzüne yakın inanır.
Çalışan hakkını alamaz, arayamaz.
Neden “adalet”in kaim olmamasındandır.
Bazen kraldan fazla kralcılar türer
ve adaleti tamamen ortadan kaldırır. Fetövari yapılar adaleti imhada
mahirdirler. Mağdur edebiyatı ile gerçek mağdur ve mazlum oluşturuyorlar.
“adalet”i
kaim kılmak isteyenler buna dikkat etmeli, Yardımcı Doçentlik, Meslek odalarının
tasallutu ve benzer alanlarda adaletin kaim edilmesi ile çözülecek konuları da
torbalayarak çözüme kavuşturulmalıdır.
Bu çözümü özellikle işini düzgün
yapanlar beklemektedir.
En iyisi işini düzgün yapmaya
bakanların haleti ruhiyesini yansıtan bir şiirle siz dostları baş başa
bırakayım. Umulur ki, müstefid olursunuz. Ben işime bakarım diyenlere ithaf
edilmiştir herhalde.
Ben işime bakarım
Hakkımı yiyenleri Hakk’a havale eder
Öfkemi taşa çalar ben işimi yaparım
İmanım kalubela kaderdir varsa keder
Allah Alîm der geçer ben işime
bakarım
Acırım kul hakkını pervasızca yiyene
Kör topal bilgi ile ferman benim
diyene
Günahı ütüleyip sevap diye giyene
Allah Basîr der geçer ben işime
bakarım
Hak belli hukuk beli yol bilenler
alimdir
Bu dünya ahirete yolculuğa
talimdir
Bilerek hakkı ihlal vallahi
mezalimdir
Allah Hasîb der geçer ben işime
bakarım
Bile bile zulmetmek deli bir
cesarettir
Hakka tecavüz etmek isyana
işarettir
Basireti kaybetmek vicdana ihanettir
Allah Hakîm der geçer ben işime
bakarım
Kara çalan kara el yanlış tutar
eleği
Utanmadan konuşur suçlar bir de
feleği
Unutur gece-gündüz kayıt tutan
meleği
Allah Vâcid der geçer ben işime
bakarım
Ne gizli bir ajandam ne kambur var
arkamda
Şüphem yok abdestimden leke yoktur
yakamda
Gözlerim ne haramda ne de süslü
makamda
Allah Vâsi der geçer ben işime
bakarım
Mağdurun yanındadır Rahman ve Rahim
Allah
Adaletle sürünmek başım tacı
eyvallah
Kul hakkının bedeli zehir içmek
mazallah
Allah Vekîl der geçer ben işime
bakarım
Geldim şükür bu güne terimi döke
döke
Yamulmadım hayatta yaşadım böke böke
Çıkacaktır yenen hak çalandan söke
söke
Allah Kerim der geçer ben işimi
yaparım
Allah Kâdir der geçer ben işime
bakarım
10 Ocak 2018
Abdulkadir Güllü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?