Küreselleştirme
Küresel Haydutluktur
Veysi ERKEN
Asırlardır
süren bir zulüm söz konusudur Türk, İslam ve bütün mazlumların coğrafyalarında.
Zulmün
sürdürebilirliliği bu coğrafyalarda
yetiştirilen piyonlarla mümkün oluyor.
Bunun son
örnekleri Salmanlar, Sisiler, Karzailer, Hasinelerdir.
Piyonlar var
oldukça zulmün bitişi zor görünüyor.
Baksanıza
Batılıların haydutlarının başlarından biri bağırıyor. Füzelerimiz yola çıktı,
diğeri cevap veriyor size orayı kaptırmayacağız.
Peki,
yıkım, zulüm, işkence, yokluk, kıtlık, ölüm nerede.
Cevap
Suriye’de, Mısır’da, Libya’da, Somali’de, Fas’ta, Tunus’ta, Bangladeş’te,
Türkistan’da, Çeçenistan’da, Kafkaslarda, Balkanlarda, kısaca mazlumların
coğrafyasında.
Piyonlar
silah alıyor, haydutlar ekonomilerini canlandırıyor ve mazlumlar kardeşleriyle
yok ediliyor.
Kısaca
küreselleştirme bir haydutluktur. Yıllar önce şunu diyordum. Küreselleşmenin
genetiği bozuktur.
Evet, hem geni, hem etiği hem de
genetiği bozuk bir olgudur küreselleşme.
Bu sömürü ve haydutluk düzenini Fransa eski Başkanı Chirac’ın 2008’deki bir konuşmasıyla
şöyle özetliyordu. Tarafıma gelen mailde durum şu şekilde özetleniyor.
“Afrika olmasaydı,
Fransa 3.dünya ülkesi olurdu” .
Bu konuşmanın nedeni Fransa’nın Afrika’daki eski sömürgelerine
bağımsızlıklarını(!) verirken imzalattığı 11 maddelik koloni yasaları. Fransa,
eski sömürgesi olan 14 Afrika ülkesinden koloni vergisi adıyla hala (evet hala)
yüklü miktarda vergi alıyor.
Bu 14 Afrika ülkesinden Fransa’nın kasasına yılda yaklaşık
500 milyar dolar para giriyor. Sadece bununla sınırlı değil, çok daha fazlası
var. 14 ülke, yurtdışındaki paralarının %85’ini Fransa Merkez Bankası’na
yatırmak zorunda. Yıl içinde ihtiyaç duyarsa %15’ini ancak alabilirler. Daha
fazlasına ihtiyaç varsa, %65’e kadar olanını Fransız Merkez Bankası’nın
faiziyle ancak alabiliyor (kendi parası için faiz ödüyor)
Koloni yasaları gereği ülkede çıkan madenleri ilk olarak
Fransa’ya sormak zorundalar. Fransa istemezse başka ülkeler alabilirler.
Ülkedeki tüm ticari ve askeri alımlarda, ihalelerde Fransız firmaları öncelikli
olmak zorunda (yasa gereği zorunlu) . Bunları kabul etmeyen devlet başkanları
ya öldürüldü ya da darbeyle uzaklaştırıldı. Afrika’daki darbelerin %61’i bu 14
ülkede oldu.
Chirac ne demişti tekrar
hatırlayalım:”Afrika olmasaydı, Fransa 3.dünya ülkesi olurdu”
Küreselleşmenin
geninin, etiğinin ve genetiğinin bozukluğunu anlatmaya yetiyordur her halde.
Evet
değerli dostlar,
Gavurdan
dost olamayacağı gerçeğini anlamaya başladığımızdan beri başta ülkemiz olmak
üzere mazlum coğrafyada yıkım arttırılmıştır.
82 yılında
senarize ettikleri oyuna hız kazandırdılar.
Kenan
tufanı, 28 host darbesi, 27 Nisan kalkışması, one minute, gezi, 17/25 Aralık ve
15 Temmuz bunun pratikleridir.
Küresel haydutluğun
bitirilmesi için ne yapılabilir?
Asıl
sorulması gereken tek soru budur.
Bu sorunun
bir tek cevabı vardır?
Rızayı bari
davasını, bir başka ifadeyle adaleti hâkim kılma ülküsünü dünyaya yaymak için,
ahlakta, teknolojide, sanayide, ticarette vs. güçlenmek ve mazlum coğrafyalar
arasında birliği tesis etmektir.
Kısaca
zalimlere ve haydutlara karşı adalet esasına dayanan birlik duygusu ve şuurunu
mazlum coğrafyanın gönlüne nakşetmektir.
Şimdi
birlik zamanı, küresel haydutlara karşı direnme ve kıyam zamanı.
Gönülleri “tevhid”te birleşenlere selam olsum.
Selam ve
Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?