15 Eylül 2018 Cumartesi

Sivil Organizasyonlarımız Ne Kadar Sivil


Sivil Organizasyonlarımız Ne kadar Sivil


                      
  Veysi ERKEN

            Son günlerde özellikle kartel medyasında numaralı ajanların varlığından sıkça bahsedilir oldu. Belki sayıları yüzlerle ifade edilebilecek boyuttadır. 
Esasında numaralı ve dahi ücretli ajanlar sadece medyada değil sivil zannedilen teşkilatların çoğunluğunda da söz konusudur.
             Daha önce yazılarımın birinde rüyamda gördüğüm ahtapotun hareket tarzını aktarmıştım. Rüyada gördüğüm ahtapotun benzerleri yeryüzünde olup icra-ı faaliyetlerini sürdürmektedirler. Ahtapot, kollarını sivil zannedilen medyadan derneklere, vakıflardan partilere kadar her yere salmış durumdadır.
            Ahtapot, “adam” diye yutturduğu “adem”lerini meşhurlaştırmakta, sanatçı, yazar, gazeteci, bürokrat, güvenlikçi vs. sıfatlarla piyasaya sürmekte ve zehrini bunları vasıta kılarak kusmaktadır.
            Sivil organizasyonların şişirilmişlerine ve konuşma hakkı bahşedilmişlerine bakıldığında numaralıların varlığı hemen fark edilir. Adı sivil olan organizasyonların faaliyetleri ve duruş tarzları bu görüşümüzü muhkemleştirmektedir.
            Ülkenin ağaçlandırılması faaliyetine tahsis edilmiş sözde sivil organizasyondan tutun, yolsuzlukla mücadele(!) azmiyle yola çıktığı varsayılan sivillere, denizin temizliği ile ilgilenecek teşkilatlardan bekçiliğe heveslenenlere kadar hepsinde durum aynıdır.
            Sanki ülkenin bütün faaliyet alanları parsellenmiş ve parsellenmiş alanlar belirli sivil(!) organizasyonlara tahsis edilmiştir. Toplumdaki bu intiba gittikçe kuvvet bulmaktadır.
            Bu düşüncenin kuvvet bulmasının birkaç delili vardır. Bu delillerden birisi içinde numaralıların bulunmadığı ve gerçekten sivil olan organizasyonların faaliyetleri kısıtlanması ve hizmetlerinin yok edilmek istenmesidir. Faaliyet alanları aynı olan sivil organizasyonların bir kısmının faaliyetlerinin kısıtlanması diğerlerinin müsamaha ile karşılanması ancak numaralılarla izah edilebilir.
            Dün ellerindeki “gök bayrak”larlarla zalimleri telin edenleri,  şehit cenazelerini tekbirlerle, dualarla teşyi eden kalabalıkları içinde bulundukları organizasyonlardan bugün eser bulunmaması numaralıların varlığını gösterir.
Numaralılar sivil zannedilen organizasyonları efendilerinin emirleri doğrultusunda hareket ettirmekle görevlidirler.
            Görev tahsisli sivil(!) organizasyonların varlığı vazifelerine ihtiyaç söz konusu olduğu müddetçe devam eder. Aksi durumda “yedek Kulübesi”ne postalanır.
            Dün yazdıklarını bugün yalayan ve yalanlayan numaralıların varlığı sivil hayatın bütün alanlarını tehdit etmektedir. Bilhassa hürriyetlerin pespayeye dönüşmesi ve toplumun halet-i ruhiyesinin bozulması bunun en kötü neticeleridir.
            Numaralılar genel olarak ahtapotun “sivil muvazzaf” kollarını oluştururlar. Kabuklarından başka “sivil” yanları olmayan bu sivillerin bir tek vazifeleri vardır. O da Ahtapotun beynine hizmet etmek. Numaralı kol vazifesini yerine getirmediği veya getiremediği durumda hemen oyun sahasının dışına çıkarılır. Özellikle kol vazifesinin kötülüğünü anlayıp gerçekten sivilleşmeye çalışırsa hemen yok edilmeye çalışılır.
            Bu durum toplumların hayatında ila nihaîye devam eder mi?
            Bu sorunun menfi ve müspet iki cevabı vardır.
            Evet, numaralıların faaliyeti ve yönlendirmeleri toplum onları kutsayıp desteklediği müddetçe devam eder. Şuursuzca satın alınan her müsvedde, sivil diye sivil olmayanlar desteklendikçe ve maddi imkânlar onlara aktarıldıkça bu durumun yok olması düşünülemez.
            Bize göre bu durumun devam etmemesinin yolu, şuurlanmaktan ve bilinçli kullanım ile bilinçli tüketimden geçer.
Bilinçli kullanım ve tüketim fikirlerden yazılı ve görüntülü medyaya kadar hayatın bütün ihtiyaçlarını kapsar. Bireylerin fikir dünyasının “fikir pazarı”nda serbestçe gelişmesinin sağlanması sivilleşmenin ve numaralılardan kurtulmanın başlangıcıdır.
            Önüne konulanı hiçbir tahlile tabi tutmadan höpürdetip gümleten bir insan kalabalığı devam ettiği müddetçe sivilleşme konusunda sonuç alınamaz.
            Kısaca toplum hayatının düzenli işleyebilmesi ve sivil organizasyonların gerçekten sivilleşmesi zihinlerin sivilleşmesinden geçer.
 Zihinlerin sivilleşmesi ise sivil teşkilatlardaki kolların işlevsizleştirilmesi ve teşkilatların fonksiyonel hale getirilmesi ile mümkündür.
            Selam ve Sabırla... 29.03.2008.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?