İtibarlı
Değilseniz Makamınız Size Sadece Sahte/ Geçici İtibar Kazandırır
Veysi ERKEN
İtibarınızı
daimi kılmak istiyorsanız ilkeli olun. Makam, mevki, şan, şöhret sizi
aldatmasın.
Makamınıza,
mevkinize, unvanınıza sıkı sıkıya sarılmışsanız o iş bittiği gün itibarınız
biter.
Kısaca siz mevkiinize
şeref ve itibar kazandırmamışsanız paye bitince asli itibarsızlığınıza duçar
olursunuz.
Dolayısıyla
derim ki, vekilliğiniz, bakanlığınız, genel müdürlüğünüz, dekanlığınız,
rektörlüğünüz sizi aldatmasın. Bir Özal, Bir Erol Güngör, Bir Adnan Kahveci,
Bir Muhsin Yazıcıoğlu gibi ölümünüzden sonra da itibarınız daim olsun.
Neyse arif
olan anlar misali whatsaap üzerinde bana gelen ve itibarı anlatan kahve bardağı
hikâyesiyle sizi baş başa bırakayım.
İstifadeyle
kalın.
“KÂĞIT BARDAK.
Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması
istenmişti.
Elinde kâğıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuşmasına
başladı.
Ama kafasının başka yerde olduğu sanki anlaşılıyordu.
Daha bir iki cümle söylemiş iken durdu, kahve bardağından
bir yudum aldı ve sonra bir süre bardağı kaldırıp baktı.
Derin bir nefes aldı
ve;
“Biliyor musunuz ne düşünüyorum? " diye sordu,
"Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı
kürsüde konuşmuştum.
Tek bir fark vardı; o zaman hala bakanlık görevim
sürüyordu.
Buraya gelirken bana business class bileti alınmıştı, hava
alanında beni bir limuzin ve eskort araba bekliyordu.
Beni önce bir otele götürmüşlerdi.
Otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve kral
dairesine çıkarmıştı.
Ertesi sabah lobide benim odadan inişimi bekleyen bir heyet
vardı.
Beni yine aynı limuzinle bu salona getirmişlerdi.
Özel bir kapıdan içeri almışlardı.
Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen
bir kapta kahve ikram etmişlerdi.
Sonra da beni salona aldılar ve en ön sırada ayrılan yerime
geçmiştim."
Eski bakan derin bir nefes aldı,
seyircilere gülerek bir süre baktı ve devam etti
"Fakat bu yıl karşınızda bir bakan olarak
bulunmuyorum."
bir an durdu ve sonra
" Dün buraya kendi ödediğim uçak bileti ile uçtum. Beni
hava alanında kimse karşılamadı.
Otele taksi ile geldim.
Kendi odama kendim çıktım.
Bu sabah buraya otelden yine taksi ile geldim.
Kapıdan girerken güvenlikten geçtim, hüviyetimi alıp listede
olduğuma emin olmadan salona almadılar bile.
Sonra da bulabildiğim yerde oturdum.
Canım kahve istedi ve görevliye sordum;
bana dışarıda kahve makinesi olduğunu söyledi.
Ben de çıktım ve şu gördüğünüz kâğıt bardağa kahveyi kendim
doldurdum."
Seyirci gülmeye başlamıştı.
"Sanıyorum geçen yıl
Porselen bardak bana sunulmamıştı.
Makamıma sunulmuştu.
Benim asıl bardağım işte bu."
Konuşmanın bu noktasında gülüp
alkışlayan seyircilere kahve bardağını kaldırıp gösterdi.
Alkışlar bitince de şunları söyledi;
"Size verebileceğim en iyi ders bu işte.
Bütün o övgüler, hizmetler, avantajlar
rütbeniz, rolünüz, makamınız içindir.
Size ait değildir.
Ve bir gün makamınızı görevinizi bitirdiğinizde porselen
bardağınızı halefinize verirler.
Çünkü aslında layık olduğunuz hep kâğıt bardaktır...
[Bu metin Simon Sinek'in"Leaders eat
last" (Liderler en son yer) kitabından alıntıdır]”
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?