Ben Ne Söylerim Tamburum Ne Çalar
Veysi ERKEN
Türkiye’de olay ve olguları
çarpıtmak haşhaşi fetö anlayışının tezahürüdür.
Özellikle fetönün daileri (propagandist)
aktif bir şekilde iş başında olduklarına inanıyorum.
Hani meşhur bir deyim var: “
"Ben ne söylerim, tamburum ne
çalar?"
Özellikle her
yönüyle savrulmuş eski tanıdıklar bilerek ve isteyerek yazdıklarımı
anlamazlıktan geliyorlar. Sadece anlamazlıktan gelseler iyi.
Resmen yalan ve inkâr yöntemlerini kullanarak
yazdıklarımı çarpıtarak iftiralarda bulunuyorlar.
Son yazımdaki şu
ifadeden rahatsız olduklarından dostlukları bitireceklerini söyleyenler bile
var.
“Diyorum
ki, MHP ve AK Parti ülkemizin içinde bulunduğunu var saydıkları bir delille bir
araya geldiler.
Adına da “cumhur ittifakı” dediler.
Bunu beğenirsiniz veya
beğenmezsiniz.
Sizin bileceğiniz bir şey.
Oy vermek veya vermemek sizin
ferasetinize kalmış.
Bu işbirliğine karşı başka partiler
de bir araya gelip işbirliği yapabilir.
Tek talebimiz işbirliğinin şeffaf
yapılmasıdır.
Arkadaşlarımız bu konuda sapıtıyor
işte.
Diyorum ki, CHP HDP ile iş birliği
yapıyor. HDP bunu gizlemiyor. CHP İP’le işbirliği yapıyor. Saadet dirsek
temasında bulunuyor.
Bu işbirliğini ben söylemiyorum.
CHP; İP, HDP ve Saadet açıklıyor.”
Talebimiz şudur.
İster
ittifak, ister iş birliği veya dirsek teması değin fark etmez. Bu partilerin
yönetimlerine çağrım şudur. Beraber hareket ettiğinizi açıklayınız ve seçmenin
karşısına böyle bir dürüstlükle çıkınız diyorum. Dolaylı ve dolambaçlı iş
yapmayınız.
Çok
mu şey istiyorum?
Emin
olun hayır.
Ben
şahsen bütün partilerin yalansız, inkârsız ve ithamsız bir şekilde seçmenin
karşısına çıkmasını arzu ediyorum.
Yazdığım
bu.
Açıklama yapması gerekenlerin yerine
başkası alınıyor ve lüzumsuz ifadeler kullanıyor.
Sadece
iki misal vereyim.
Geçenlerde
MHP’den bir dönem vekillik yapan bir arkadaş telefon etti.
Benimle
görüşmek istedi.
Görüştük.
Laf
lafı açtı diyelim.
Konu
seçimlere geldi.
Özetle
söylediği şu.
CHP’yi
destekleyelim.
Neden
diye sorduğumda.
Devlet
bahçeliye ders vermek için dedi.
Aziz
dostlar biliniz ki, CHP’ zihniyetinden hayır gelmez. Bir yazımda 1973 yılından
itibaren her iktidar döneminde ülkemizin yaşadığı felaketleri yazdım. O
zihniyete geçiş yapanların ülkücülüğünden eser kalmamış demektir. Devlet
Bahçeliye böyle bir ders verilmez.
Verilmeye
çalışılırsa sonu felaket olur.
Çünkü
CHP etrafında kümelendirilenlerin maalesef kimliği tepeden inmeci, buyurgan ve belirsizdir.
Arkadaşa
şunu söyledim.
Aziz
dostum.
Mansur
Yavaşa ilet.
Kimlerle
iş birliği ve dirsek temasında olduklarını parti olarak açıklasınlar.
Bunu
yaparlarsa projelerini inceler, yaptıkları veya yapmadıklarına bakar bir
değerlendirmede bulunuruz.
Tık
yok.
Bir
diğer arkadaş ise maalesef dostluğu bitireceğini söylüyor.
Buradan
tekrar ifade ediyorum. Benim için dostluğun ve yol arkadaşlığının temelinde
cenabı Allah’ın rızası vardır. Bunun dışında bir beklentim ve talebim yoktur.
Politik
tercihlerle ilgili ifadelerim gayet açıktır. Anayasa ile ilgili yapılan halk
oylamasının neticesinde yeni bir politik zemin oluştu.
Halk
oylaması öncesinde ittifak kapalı bir şekilde yürütülüyordu.
Eski
sistemdeki ittifak anlayışına ve arayışına karşı net tavrım vardı.
2002’de
ittifak arayışına nasıl karşı çıktığımı bilenlerden birisi de dostluğumuz biter
diyen arkadaştır.
Geçmişin
ekmek ve tuz hakkı için söylüyorum.
Bir
parti diledikleriyle işbirliği yapar, dirsek temasında bulunur. Ancak bu
işbirliği şeffaf bir şekilde olmalıdır diyorum.
Aksi
takdirde politik alan yalan, iftira ve inkâr üzerine inşa edilmiş olur.
Hâsılı
kelam ben tepeden inmeci, halka rağmen halk için diyen, ezandan rahatsız
olanlarla beraber olmam.
Alınganlara
duyurulur.
Siz
istediğinizle beraber olunuz. Kapalı kapılar ardında kurulan tezgâhları
anlamaya çalışınız.
Ve
biliniz ki, kişi sevdiği ile beraberdir.
Kaynağını
bilmediğim bir ifade ile “kişi
arkadaşının dini üzerinedir”
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?