Rantlar ve saltanatlar bitirilsin. İcraat bekliyoruz.
Veysi ERKEN
Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın samimiyetinden hiç şüphe etmedim. Özellikle dış politika ve teknoloji konusundaki konuşmalarında ve uygulamalarında dobra dobra olduğunu biliyorum.
Kendisiyle hiçbir şahsi tanışıklığım ve görüşmüşlüğüm de yoktur. Hatta merhum Muhsin başkan ile yol ve siyaset arkadaşlığımız sebebiyle yollarımız hiç kesişmedi.
Konuşmalarını ve icraatlarını takip ediyorum. Türkiye’ye maddi boyutta kazandırılan az değildir. Manevi anlamda ise geçmişten tevarüs edilen düzen sebebiyle tahribat çoktur.
Özellikle bazı alanlarda adaletten tamamen uzaklaşıldığını görüyoruz.
Bazı kesimlere sağlanan imtiyazlar adalet duygusunu ve gelir dağılımını çıkmaza sokmuş ve duyguların zayıflamasına vesile olmuş ve olmaya devam etmektedir.
Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan samimidir. Ama bizim beklediğimiz sadece samimiyet değildir.
İcraattır. Etrafını saran ve adaletsizliklere yol açan yapıdan kendini ve ülkeye kurtarması gerekir.
Evet, biliyoruz ki, oligarşik yapı imtiyazlarından asla vazgeçmek istemez. Ama güven duygusunu ve heyecanı yeniden inşa edecek icraatı istiyorum, bekliyorum.
Mesela lojmanların, makam araçlarının, sosyal tesis adı altındaki yerlerin, birden fazla maka işgalinin, birden çok maaşların ve bürokratik dokunulmazlıkların bitirilmesi için icraat bekliyorum.
Yüz binlerce insanın öğrenim haklarından faydalanmasını engelleyen düzenlemeye karşı icraat bekliyorum. Sınavsız ve sınırsız üniversite ve okul hakkı istiyorum.
Yakınmaktan vazgeçelim.
Bu konuda yüzlerce yazı yazdım.
En iyisi daha önce iktibas ettiğim bir yazıyı tekrar edeyim. Ve sözü merhum M. Şevket Eygi beye bırakalım.
Merhum M. Şevket Eygi, “Mutlu ve putlu azınlık, rantlardan ve nimetlerden asla vazgeçmez”, http://www.milligazete.com.tr/makale/mutlu-ve-putlu-azinlik-rantlardan-ve-nimetlerden-asla-vazgecmez-191002.htm başlığı ile kaleme aldığı yazısında:
“Şu hususa dikkat buyurmanızı istirham
ediyorum: Ülkemizdeki Sabataycılar, çeşitli Kriptolar, Kemalizm dininin Brehmen
kastı kesinlikle imtiyazlarından, üstünlüklerinden, rejimin kendilerine sağladığı
rantlardan ve nimetlerden vazgeçmeyeceklerdir. Bu hususta kimse boş hayallere
kapılmasın.
Hindistan'da Mecusîlerin kast sistemi var da, bizdeki vesayet
rejiminin kast sistemi yok mudur? Yok diyenler yalan söylemiş olurlar.
Çocukluğumda bayramlarda sokaklara, meydanlara, üzerlerinde "İmtiyazsız Sınıfsız bir Halkız"
yazılı büyük bez ilanlar asarlardı. Yalandı. Halk tahta sıralı üçüncü mevkî
vagonlarda seyahat ederken Millî Şef, meşhur "Beyaz treni" ile geziyordu.
Dünyanın hiçbir yerinde nimetler ve rantlar eşit şekilde
paylaşılmaz. Bu sahada mutlak eşitlik yoktur. Olması gereken eşitlik değil,
adalettir. Bizde bu adalet de yoktur.
Türkiye'nin millî geliri, vatandaşları arasında adil şekilde
paylaştırılamıyor. Bugünkü düzen veya sistem buna müsait değildir.
İslam'ın, sosyal adaleti sağlamak için zekât ve sadaka (yardım,
hayır hasenat) kurumu vardır. Biz Müslümanlar bunu işletemiyoruz. Zekât ve
sadakaların öncelikle Ümmet-i Muhammedin fakirlerine, miskinlerine verilmesi
gerekir, biz veremiyoruz.
Gelelim Türkiye'deki Beyaz mı dersiniz, Pembe mi, mutlu ve
putlu azınlığa, onlar millî gelirin hak ettiğinden çok fazlasını ganimet olarak
almaktadır.
Milyonlarca vatandaş, milyonlarca aile 500, 750 lira gibi
mütevazı gelirlerle yaşamaya çalışırken, mutlu ve putlu azınlık akıl almaz
bütçelere sahiptir. Boğaz'da bir porsiyon balığı 500 liraya satan, süper veya
hiper lüks lokantalar varmış... Yüksek zamparalar, kibar bir fahişeye bir
gecede 10 bin dolar ödüyorlarmış... Zenginler, milyonlarca liralık lüks
otomobillere biniyorlarmış... 750 metrekarelik tripleks villalar milyonlara
satılıyormuş... Onlar bu nimetlerden, bu rantlardan asla vazgeçmezler, asla
feragat etmezler.
Onların edebiyatına bakınız: Halk cahil... Halk beyinsiz...
Halk karnını kaşıyor... Bu halk ülkeyi İslamî faşizme götürür...
Statükocu mutlu ve putlu
azınlık ne istiyor?
Bugünkü gayr-i adil, çarpık, bozuk, sapık düzen ve sistem devam
etsin.
İslam ve Müslümanlar saf harici bırakılsın, resmî ideoloji din
gibi benimsensin.
Gerçek demokrasi olmasın, vesayet demokrasisi olsun.
Tam ve gerçek din ve inanç hürriyeti olmasın, uygun görüldüğü
kadar olsun.
Müslümanların, bağımsız bir dinî cemaat sistemi olmasın.
Müslümanlar, başlarına İslamî bir Reis, bir İmam-ı Kebir, bir
Emirülmüminin seçip ona biat ve itaat edemesinler.
Hukukun, insan haklarının, demokrasinin, millî iradenin üstünde
resmî ideoloji olsun.
Devletin, ülkenin,
halkın hakkı olan nimetlerin çok büyük bir kısmı putlu ve mutlu azınlığa
verilsin.
Çoğunluğu oluşturan Müslümanların, kendi eğitim teşkilatı ve
üniversiteleri olmasın.
Onlar, bozuk sistem ve düzenlerini ayakta tutmak için her şeyi
yapabilirler.
Kemalist vesayet sistemini ayakta tutmak için darbe yapmak
mubahtır.
Halkın temel ve evrensel hak ve hürriyetlerini kısıtlamak ve
çiğnemek mubahtır...
Mutlu ve putlu azınlık
gözü karadır,
Onlar son derece cesurdur,
Son derece acımasız ve amansızdır,
Onların yapmayacağı yoktur.
Bu yazımı okurlar mı bilmiyorum, yatakta uyuyanlara, ayakta
uyuyanlara, yürürken uyuyanlara, merdiven iner veya çıkarken uyuyanlara,
velhasıl günde yirmi dört saat uykuda ve uyanıklıkta uyuyanlara seslenmek
istiyorum:
Uyanmazsanız, uyanık olmazsanız, haliniz dumandır.
Vesayetçilerin, Beyaz azınlığın Brehmenlerinin ellerine hele bir fırsat geçsin
Müslüman halkın canına okuyacaklardır” demektedir.
Sayın Başkan biliyoruz adı sıfatı ne olursa olsun imtiyazlılar imtiyazlardan ve ranttan vazgeçmek istemiyorlar.
Ama lütfen etrafınızdakilerini, kabine arkadaşlarınızı ve vekilleri ikna edin. Halk sizlerden sadece samimiyet değil icraat bekliyor. Adaleti sağlayın ve imtiyazları bitirin.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?