1 Kasım 2021 Pazartesi

Bir Alperen: Erol Dok

 Bir Alperen: Erol Dok

Veysi Erken

30 Ekim 2021 günü bir alperen daha dar-ı bekaya irtihal etti. Arkasından el sallanmayan sessiz gemiyle veda etti.

Biz inanıyoruz ki, her nefs ölümü tadacak.

Evet, her nefs ölümü tadacak da nerede, ne zaman ve hangi mekânda olacağını bilemez.

Hatta insan istese bile ölümü tadma onun elinde değildir.

Alperen Erol Dok bizim neslimizin dostlarından. Ölümü tadmıştır. Rabbulalemine kavuşmuştur.

Yol, gönül ve dava arkadaşım dostum Erol Dok.

Dostluğumuz merhum Muhsin başkan döneminde aynı çatı altında merkez karar ve yönetim kurulunda beraber görev yaptığımızda tamamen oluştu.

Dostluğumuz o zaman daha da pekişti.

Tanışıklığımız eskiye dayalı olmakla birlikte dostluğumuz o dönemde perçinlendi.

İfa ettiğimiz görevimiz bittikten sonra da zaman zaman görüşüyor ve hasbıhal ediyorduk.

En son (5 Ekim 2021 tarihinde rahmeti rahmana kavuşan) annemin yanında iken telefonla aramıştım Erol’u

O gün telefon rehberini karıştırırken içimde oluşan hisle beraber görev yaptığım dostları aramaya başladım.

Merhum Erol dostumu da öylesine aradım.

Hasbıhal ederken annemin yanında olmak için emekli olduğumu ve el’an yanında bulunduğumu ifade ettim.

Cevaben güzel bir eylemde bulunduğumu, annelerin rızasını kazanmanın ehemmiyetinden bahsederek kendisinin de annesinin yanında olduğunu, ticari hayatta yaşadığı sıkıntıdan sonra işi bıraktığını ve bir nevi inzivaya çekildiğini ifade etti.

Merhum Erol Dok tanıdığım kadarıyla samimi, ihlâslı ve şuurlu bir alperen, bir dava adamıydı.

İlayı Kelimetullah uğrunda nizam-ı âlem için ömrünü tüketmiş tavizsiz bir ülkücüydü.

İnanmışlık ve adanmışlık vazgeçilmezi idi diye şahitlik ederim.

Davasının çilesini çekmiş, bedel ödemiş, mahpushaneleri “Yusufiye” bilmiş bir dost idi.

Elbette hepimiz beşeriz ve bu halimizle ölümü tadacağız.

Merhum dostum da ölümü tadmıştır.

Hem de kitaplar arasında.

O zaten kitaplıydı.

Mücadelesi kitapsızlarla idi.

Kur’an-ı Kerim değişmez ve değiştirilemez kitabımız diyenlerdendi.

Ahkâmını yaşamaya ve yaşatmaya çalışanlardandı.

Evet.

Erol Dok dosttum da buna iman edenlerdendi.

Kitaplar kitap (Kur’an) anlaşılsın ve yaşansın diye yazılır.

Bunu defalarca partideki odasında hasbıhal konusu etmiştir.

Hasbi bir dosttu.

Hesabî olmayanlardandı.

O da “açıklık en doğru yoldur” diyenlerdendi.

Erol Dok ve diğer dostların mücadelesi gençliğe anlatılmalıdır.

Celaleddin Harzemşah, Kılıçaslanlar, Selahattin Eyyubi gibi yaşamaya çalışanlar, Hz. Peygamber s.a.v “usve” edinenlerin hayatı, mücadelesi ve kavgası gençlere anlatılmalıdır ki, nesiller “kuşak”lara dönüşmesin.

Maalesef “kuşak”ların ekserisinin vatan, millet, İslam vs gibi bir davaları yok.

Bilinmelidir ki, bu boşluk ancak örnek şahsiyetlerin “rol model” olarak öğretilmesiyle giderilir, telafi edilir.

İnanıyorum ki, Hz. Muhammed Mustafa’nın s.a.v. izinde olan, davasının davacısı olmaya çalışan Erol Dok’un hayatı ve mücadelesi gençliğimize çok şey katacaktır.

Mekânın cennet-i muallâdır inşallah.

Rabbulalemin dava, yol ve gönül arkadaşım merhum Erol Dok dostumla birlikte bizleri de Hz. Peygamber’in s.a.v. ravzasında haşretsin inşallah.

Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?