Makamların Kutsallığı Söz konusu mu?
Veysi ERKEN
“Daima doğruyu
söyleyin ki, söylediklerinizi hatırlamak zorunda kalmayın!”
T.L.OSBORN
Herkes
sistemin bozukluğundan bahseder durur. Milletin tepesine “balyoz” indirip
“kafes”lemek isteyenler dahi bozukluktan bahseder. Özellikle politikacılar ah
bir iktidar olsak da, bu bozuk sistemi düzeltsek derler. Kendimi bildim bileli
bu nakarat hep tekrar edilmesine rağmen bozuk sistem düzeltilmemiştir. Genel
anlamda iktidar gücünü eline geçirenler bir müddet bozuk düzene uyumlu hale gelmekte
veya getirilmektedir.
İktidar.
İktidar bitmeyen bir nakarattır.
Uğrunda nice vaatlerin yapıldığı, nice yalanların söylendiği ve nice
şaklabanlıkların gerçekleştirildiği iktidar bir tutkudur.
Sonrası!..
Sonrası malum.
İktidar, iktidara gelenlere dar ve
zindan olur. Zira orada, yani iktidarda halk unutulur. Nimet paylaşımı ve
paylaşımın devamı hırsı yüzünden iktidar zindan olur. Nimetin paylaşımı için
nice nice dostluklar, arkadaşlıklar ve hizmet aşkları unutulur, yerlerini fesat
üretim merkezleri alır. (hemen hemen her yönetim alanındaki iktidar fesat
merkezine dönüşür. Siyasi partiler bunun misalleridir.)
Artık kimse sistemin bozukluğundan
rahatsız ve şikâyetçi değildir. Çünkü makamlar artık kendilerine hizmet etmeye
başlamış, şakşakçılar ve dalkavuklar kendilerini alkışlamaya başlamışlardır.
Sistemin bozukluğundan bahsedenler çoktan makamlarını kutsama ve
kutsallaştırma çabasına ve faaliyetlerine başlamışlardır.
Sahi; sistem bozuk mu? Varsa bozukluğu nereden/nerelerden kaynaklanmaktadır? Bu
soruların cevabı sistemin tarifinde gizlidir. Mesturdur, örtülüdür.
Sistem denildiğinde belirlenmiş hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlamış bir
bütünlüğü oluşturan parçalar ve parçalar arasında işbirliğini sağlayan ilke ve
kurallar anlaşılır. Demek ki, sistemin bozukluğu söz konusu ise, bozukluk ya
parçalardan ya da, ilke ve kurallardan kaynaklanır. Bunu her sistem işleticisi
bildiği halde bozukluktan bahsetmesine rağmen düzenlemeye çalışmaması iktidar
hırsından ve iktidar nimetlerinden neş’et ettiğini görmemiz lazım.
Evet; sistem bozuk ve bozukluğun başında sistemi işletenlerin makamlarını ve
kurumlarını kutsamaları ve kutsallaştırmaları gelir. Kutsamak ve kutsallaştırmak bütün kötülükleri örtmede kullanılan bir
araçtır artık. Hepimiz biliriz ki, kutsal; tapınılacak ya da yolunda can
verilecek derecede sevilen anlamına gelir. Makamlarını
ve kurumlarını kutsallaştıranlar halkın tenkidine meydan vermemenin gayreti
içinde olanlardır. Makamlarını ve kurumlarını kutsal göstererek
hırsızlıklarına, uğursuzluklarına ve löpür löpür yemelerine devam ederler.
Bilinmelidir ki, demokratik ve cumhurî idarelerde makamların ve kurumların
kutsallığı yoktur ve olamaz. Makamlar ve
kurumlar ancak halka hizmet aracı konumundadır.
Hiçbir araç kutsal değildir.
Araçlar toplumun
refahını ve huzurunu sağladığı müddetçe değerlidir. Ve değerleri bir araç
olmaktan öteye gitmez.
Bunun
örneklerinden birisi ABD başkanlığı veya diğer yönetim kademeleridir. ABD’de
başkanlık ve yönetim birimleri kutsal ve dokunulmazlığı olan makamlar değildir.
O makamlar her zaman ve zeminde tenkide açıktır. Makam tenkide açık olunca
orada oturanın hataları görülür ve hataları kutsanmaz. O makamlarda oturanlar
sorgulanır ve gerektiğinde mahkûm edilir.
Makamlara ve kurumlara kutsallık atfeden yönetimler demokratik değildir.
Şaibeler dokunulmazlık ve kutsallıkla örtülür. Halka rağmen bir yönetme tarzı
gelişir. “La yüs’el”lik oluşur. Çete
kuranların makamlarına girilemez olur. Böyle bir idari anlayış tarzı
beraberinde her türlü despotluğu, hırsızlığı, uğursuzluğu ve keyfiliği getirir.
Atalarımız hiç bir zaman makamları kutsamamış ve kutsallaştırmamışlardır.
Hatta ”şeref’ül-mekân bi’-mekîn” ilkesi
gereğince makamın şerefinin o makamda oturanın şeref ve haysiyetiyle söz konusu
olduğunu kabul etmişlerdir. Dolayısıyla geçmişte hiç kimse makamının arkasına
sığınarak şerefsizliğini, haysiyetsizliğini ve hırsızlığını gizleyememiştir.
Bugün de gizleyememelidir.
Selam ve sabırla…02.10.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?