24 Şubat 2023 Cuma

En kötü hırsızlık; zenginlerin, zekât vermemek sûretiyle fakirlerin malını çalmasıdır*

 En kötü hırsızlık; zenginlerin, zekât vermemek sûretiyle fakirlerin malını çalmasıdır*

Veysi Erken

Okumak, yeni şeyleri öğrenmek, doğruya ulaşmak ve Kur'an-ı Kerimin ahkâmını yaşamak hepimizin vazifesidir.

Biraz yazılar arasında gezinirken bir ifade dikkatimi çekti. *“En kötü hırsızlık; zenginlerin, zekât vermemek sûretiyle fakirlerin malını çalmasıdır.”

Evet.

Gerçekten çarpıcı bir ifade.

Bu ifade şöyle izah ediliyordu. “Zekât zaten Müslüman zenginin fakir kardeşine olan borcudur. Zekât; kardeşinden sorumlu olan zenginin zimmetindeki, «malûm, sâbit bir hak ve pay»dır. Bunu vermemek, bir hakkın gasbıdır. Zulümdür. Rahmetli pederim Musa Efendi -rahmetullâhi aleyh- de bu husûsa çok dikkat çekerek şöyle derlerdi:

“Maalesef günümüzdeki birçok zengin, değil hayır-hasenat yolunda fâideli olmak; hattâ üzerlerine farz olan zekâtlarını vermemek sûretiyle, bîçâre, fakirlerin haklarını pervasızca yemektedirler.”

“İnce düşünülürse; ihmâlinde fakirlerin hakkı verilmediği için zekât ve öşür emirlerini yerine getirmeyenler, zâlimlerden olmuş olabilirler.”

“En kötü hırsızlık; zenginlerin, zekât vermemek sûretiyle fakirlerin malını çalmasıdır.” https://www.osmannuritopbas.com/ihlasli-bir-infak-suuruyla-hayirda-yarismak.html Gerçekten çarpıcı bir ifadedir.

Zaten ayetlerde belirtilir. “Onların mallarında sail ve mahrumun hakkı vardır. Zariyat-19”, “Sail ve mahrumlar için onların mallarında malum bir hak vardır. Mearic-24-25”

Bu ayetleri okuduğumuzda zengin, mal/mülk ve servet sahibinin mallarında yoksulun ve ihtiyaç sahibinin hakkı olduğunu anlarız.

Eğer mal sahibi hakkı gasp ediyorsa elbette ki, “hırsızlık” olarak ifade edilebilir.

Bilindiği üzere Hz. Ebubekir r.a zekât vermekten imtina edenlerin üzerine ordu göndermiştir.

Zenginler ve servet sahibi olanlar zekâtlarını hakkıyla vermiş olsalar yaşadığımız afet ve felaketi çok kolay atlatabiliriz.

Maalesef Türkiye’de böyle bir mekanizma olmadığı gibi servet ve zenginlik sahibi olanların ekseriyeti Müslüman görünümlü gayrı Müslimler taifesidir.

Yardım faaliyetleri, felaket sahasında olma ve kampanyalardan bunu rahatlıkla anlıyoruz.

Müslüman görünümlü gayrı Müslimlere rağmen İslamî imana sahip olanlar infakta cömert davrandıklarını ve ihtiyaç sahiplerinin haklarını gasp etmediklerini görüyoruz.

İyiliğe/birr’e erişmek ve Allah’ın rızasını kazanmak için ayetlerde emredildiği gibi davranırlar. “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) infâk etmedikçe «birr»e, hayrın kemâline eremezsiniz. Her ne infâk ederseniz, Allah onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân, 92) ayetinin sırrına vakıftırlar.

Hayırda yarışmak ve öne geçmek için gayret ederler. “(Bir de îman ve sâlih amelleri işlemekte yarışarak) öne geçenler ise (âhirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allâh’a) yaklaştırılmış kimselerdir.”(el-Vâkıa, 7-10).

Neyi harcayacaklarını bilirler ve “…Sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. «İhtiyaç fazlasını (infâk edin.)» de…” (el-Bakara, 219) ayetinin gereğini ifa gayretinde olurlar.

Hâsılı kelam hırsızlardan değil, Allah rızasını kazanmak için yaşarlar.

Ve.

“En kötü hırsızlık; zenginlerin, zekât vermemek sûretiyle fakirlerin malını çalmasıdır” sözündeki manayı kavrayarak “hırsız” olmaktan ve “hırsızlık”tan uzak dururlar.

Selam ve Sabırla… 24.02.2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?