Bu taksimatla adalet ve güven bir kere daha katledildi
Veysi Erken Dr.
Türkiye büyük sıkıntılar yaşıyor. Doğrudur. “Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, Acılar paylaşıldıkça azalır” denilir. Sevinçler ve gelirler değil, acılar ve yokluklar paylaşılıyor Türkiye’de. Acılar ve yokluklar hep gelirleri düşük olanların sırtına yüklenilmeye çalışılıyor.
Adaleti ortadan kaldıran uygulamalar tekrar edilir. Etkili ve yetkili konumlara getirilen ve seçilenlerce.
Son taksimat da böyledir.
Ve.
Adaletsiz taksimatı merhum Necip Fazıl Kısakürek üstadımız şöyle dillendirir.
“Geçenler
geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!
Öttür yem borusunu öttür,
öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!
Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!”
Evet.
Hayatı sodom- gomurlaştıran, kefenimizin kefili olan yokluğu arttıran, adaleti bir kere daha katleden son gelir ve maaş katliamı misal olarak yeter.
Evet, sıkıntılar adil olarak paylaşılsaydı itirazımız olmazdı. Ama yüzdelik kandırmalardan, âli menfaat zırvalarından bıktık, bu millet usandı. Güven ve itimat sıfırlandı.
Çan dörtten fazla çalmıştır. Hem de defalarca. Hikâyeyi bilirsiniz, tekrarında fayda vardır.
“Çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış. Ama bu ülkede, hukuk ve hâkimler de varmış.
Törelere göre, bir vatandaş
öldüğünde, şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış.
Uzun uzun da yankılanırmış...
Eşraftan birisi ölürse çan iki defa, büyük bir devlet adamı
ölürse üç defa çalınırmış.
Ya kral?
O öldüğünde, çan dört defa çalınırmış.
Gel zaman git zaman... Şehirde bir olay olur, iş mahkemeye intikal eder.
Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masumiyetini ise bütün
vatandaşlar bilmektedir. Bir formalite olarak görülmesi ve beraat beklenen
davadan sürpriz bir karar çıkar. Sanık para cezasına mahkûm olmuştur.
Hâkim sorar: Bir diyeceğin var mı?
Sanığın cevabı: Hayır!
Mahkeme biter. Dinleyiciler dağılır. Kafalarda bir kaygı!
Kısa bir süre sonra dev çanın sesi duyulur.
Acaba kim öldü?
Çan bir defa daha çalar. Eşraftan biri öldü.
Şehir çan sesi ile bir defa daha inler. Hımmmmm... Büyük bir devlet adamı,
acaba kim?
Soruya cevap alınmadan çan bir defa daha çalar, yeri, göğü inletir.
Herkeste bir feryat: Eyvah!
Kralımız öldü!
Ancak, törede görülüp işitilmemiş
bir şekilde çan, beş ve
altıncı defa da çalınır, yer gök inler ve sesler kesilir.
Herkes bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için çan görevlisine koşar. Bir de bakarlar
ki çanı, haksız yere mahkûm edilen adam çalmaktadır.
Sorarlar: Ne demek beş ve altı defa çan çalmak? Kraldan daha büyük birisi mi
öldü?
Cevap şaşırtıcı olduğu kadar anlamlıdır da;
Evet!
Adalet öldü!”
Türkiye’de bu taksimatla ADALET bir kere değil binlerce defa öldü, katledildi. Hem de bütün etkili, yetkili ve sorumluların ortak marifetiyle.
Selam ve Sabırla… 14.07.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?