27 Eylül 2023 Çarşamba

“Tarz”a değil “Farz”a Riayet Edilmezse

 “Tarz”a değil “Farz”a Riayet Edilmezse

Veysi ERKEN Dr.

Müslüman olmak vahiyle bildirilen Kitaba/ Kur’an’a ve uygulaması olan Hz. Muhammed Mustafa’nın sav. sünnetine tabi olmayı ifade eder. Ayetlerde açık açık belirtilir. Allah’a ve Resule itaat emredilir.

Tabii ki, itaat bilmek ve bilmeyi yaşamakla olur.

Onun içindir ki, Mümin Müslüman Kur’an-ı Kerimi okumalı, öğrenmeli, anlamalı ve yaşamalıdır diyoruz.

Tabii ki, ne kadar bilir ve ona göre inanarak yaşarsak o kadar itaat etmiş oluruz.

Ayetlerde onun içindir ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? hükmü vardır. Aynı şekilde Fatır suresi 28. Ayetinde bilenlerin haşyet ile düzeni anlamaya çalıştıkları şu şekilde tefsir edilir. “28. âyette haşyet kökünden gelen ve “büyüklüğü karşısında heyecan duyarlar” diye çevirdiğimiz kelime burada, “büyüklük karşısında duyulan heyecan ve korku, zarar görmekten değil, hakkını verememekten kaynaklanan endişe” mânasına gelmektedir. Muhataplarını doğadaki muhteşem görünümlerden hareketle akıllara durgunluk verecek incelikleri keşfetmeye yönlendiren Kur’an’ın, bu bağlamda bilmenin değerine vurgu yapması oldukça ilginçtir. Fakat burada kullanılan ve “bilenler” şeklinde çevrilen ulemâ kelimesinin kök anlamları arasında, bir şeyi derinlemesine tanıyıp mahiyetini idrak etme, bir konuda kesin bilgiye ulaşma, bir işin hakikatine nüfuz etme mânalarının bulunduğu göz önüne alınırsa, kendilerine gönderme yapılan ve Allah’a saygı duyma hususunda ön plana çıkarılan kişilerin, meslek olarak bilimsel faaliyet icra edenler veya birtakım bilgileri öğrenip belleklerine yerleştirmiş olanlar değil, zihnî çabalarını Allah’ın evrendeki kudret delillerinden sonuçlar çıkarabilme düzeyine yükseltebilmiş kişiler olduğu anlaşılır. https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/F%C3%A2t%C4%B1r-suresi/3687/27-28-ayet-tefsiri

Evet.

Bizler “Farz”ı terk edip “Tarz”ı esas alınca her şeyimizi kaybetmeye başladık. Haşyetimiz ortadan kalktı. Tanınmaz ve duygusuz hale rücu eyledik.

Esasında “Farz” ortadan kalkar veya zayıflarsa her alanda “tarz”lar başlar ve hayatı şekillendirir.

Ramazan ayındaki “pide” kuyrukları veya mübarek geceler için “simit”  bunun bir misalidir.

Önemli olan orucun bizi tutması, bizi günahlardan, haramlardan koruması gerekirken, bizler “pide”ye sarılıyoruz. Mübarek geceleri ihya etmemiz gerekirken “simit”le karnımızı doyuruyoruz. Tarz farzın yerine ikame edilmiş oldu.

Tabi ki, farzı her yerde ve eylemde kaybettik.

Giyim de, kuşamda, başkalarıyla olan muamelelerimizde “farz”ın yerini “tarz” aldı.

“Tarz” adeta hayatımızın belirleyicisi oldu. Kur’an-ı Kerimi mahcur bıraktık. Hz. Peygamberi sav. adeta hayatımızdan çıkardık.

Umarım ki, her Müslüman ihya edici bir şekilde tefekkür, tezekkür, taakkul, tefehhüm, taallum eder ve hayatını “tarz”larla değil, “farz”larla ihya eder. Yeniden Kur’anla, sünnetle kısaca İslam’la İslamlaşır.

Selam ve Sabırla… 27.09.2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?