Zulüm Her Yerde
Veysi ERKEN dr.
Evet.
Zulüm her yerde ve Allah zalimlerin yaptıklarından haberdardır. “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış; Başları yukarıya kalkık, bakışları bir noktaya sabitlenmiş, zihinleri bomboş kalmış olarak toplanma yerine koşarlar. İbrahim 42-43”
Bugün Gazze’de ve dünyanın değişik yerlerinde zalimler vahşetlerini sürdürüyorlar ve inanıyoruz ki, ertelenen gün gelecek ve cezalarını bulacaklardır.
Yeter ki, bizler zalimlere meyletmeyelim.
Her şeye dini/ İslam’ı karıştırma diyenin Müslümanlığından, İslamî anlamında müminliğinden bahsedilebilir mi? Zalimlere meyl etmemiştir denilebilir mi? Bu tipler adaletli davranır mı?
Üzülsek de her şeye dini/ İslam’ı karıştırma diyen Müslüman görünümlüler artmıştır. Kur’anın tarifiyle “Münafık”laşmıştır. Belki daha önce münafıktı da bizler mümin zannediyorduk.
Görünen şudur ki, zalimlere meyleden ve adaletten ayrılanlar bir hayli çoğalmıştır. Özellikle idari yetki ve görevi olanlarda bu eğilim had safhadadır. Halbuki Allah “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! Hud-113” diye buyurur. Ayet şu şekilde izah edilir. “Zulüm, “din ve ahlâk kanunlarıyla belirlenen sınırları aşmak, adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı davranmak” demektir. Kur’an’da zulüm, biri itikad diğeri ahlâk alanlarıyla ilgili olmak üzere iki ayrı anlamda kullanılmaktadır. Birinci alanda genellikle “şirk, inkâr, günahkârlık, Allah’ın koyduğu kuralları, sınırları çiğneme ve aşma” mânalarını ifade eder. Buna göre şirk büyük bir zulümdür (Lokmân 31/13); Allah’ın kanunlarını çiğneyenler zalimlerdir; kâfirler zalimlerin kendileridir (Bakara 2/229, 254). Ahlâk alanında ise “haddi aşmak, başkasının hakkını ihlâl etmek, başkasına zarar vermek” anlamını ifade eder. Bu davranışları sergileyene de zalim denir.
Yüce Allah, zulmün her türlüsünü haram kılmış, müslüman-kâfir ayırımı yapmaksızın zalimlere eğilim gösterilmemesini, yaptıkları kötülüklerin hoş karşılanmamasını ve onların yanında yer alınmamasını emretmiştir. İslâm’ın genel bir kuralı olarak Allah ve resulünün emrine uygun davranmayan kimsenin yanında yer alınmaz ve böyle bir âmirin dahi emrine itaat edilmez (Buhârî, “Ahkâm”, 4, “Megāzî”, 59). Şevkânî zalim devlet yöneticisinin emrinde görev alma meselesini genişçe tartıştıktan sonra özet olarak, zalimle oturup kalkmaya ve onun emrinde görev almaya mecbur kalan kimsenin sözlerini, yaptıklarını ve yapmadıklarını dinin koyduğu kriterlerle ölçmesini, bu kriterlere uygun hareket edemediği takdirde mümkünse hemen zalimden uzaklaşmasını tavsiye etmektedir (II, 601-603; âmire [ülü’l-emr] itaat konusunda bilgi için bk. Nisâ 4/59). https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/H%C3%BBd-suresi/1586/113-ayet-tefsiri ”
Yeryüzündeki zalimlere meyledenlerden ve zalimlerin yanında duranlardan “adalet” ve insanlık beklenmez.
Sadece Gazze bağlamında düşünürsek yeterlidir.
Hasılı kelam sizce ülkemizde ve dünyada zalimlere ve zulme meyledenlerin çoğaldığı bir zaman dilimindeyiz.
Rabbim zalimleri ve onlara meyledenler en kısa zamanda “kahhar” ismiyle kahretsin.
Selam ve Sabırla… 27.10.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?