Kir akıtan gazeteler ve Satılmış gazeteciler
Veysi ERKEN Dr.
Seksen öncesini yaşayanlar bilir.
İsmiyle müsemma olan bir mevkute/ gazeteye "babı âli pravda"sı deniliyordu. Malum mevkute tuti-i garbiyunun gazetesi olduğu halde görünüşte Sovyetlik cenahın tutiliğini yapıyordu.
Dün olduğu gibi adı geçen mevkute/ gazete görevini sahiplerinin emirleri doğrultusunda yapmaya devam ediyor.
Buna alışkınız.
Hatta her türlü ahlaksızlığı yayan gazetelere de alışkınız.
Sorosçuların müsvettelerine ve elleri, gönülleri zift olan yazar bozar taifelerine de.
Maalesef bunlara benzeyen mevkuteler/ gazeteler ve medya türetildi.
Güya milliyetçi denilen kitleye hitap ediyor. Yazarları müsvette olduğu halde milliyetçi diye pompalanıyor.
Gerçi ülkemizdeki mevkutelerin/ gazetelerin (daha doğrusu medya denilen basın yayın organları) ekseriyeti, (yüzde doksan beşi denilebilir) maalesef satılmıştır. Tıpkı Alman medyası gibi.
Bu sahayı anlamak için “satılmış gazeteciler” isimli kitabı okumak yeterlidir.
Gelelim malum mevkutelere/ gazetelere.
Bu mevkuteler İslam düşmanlığında babı âli pravdasını ve şürekâsını geçmiş durumda.
Silah gibi kullanılmaktadır.
Yıllar önce bir kitap okumuştum. Ramazan Demir tarafından hazırlanmış bir kitap.
“İlahların Silahları”
Adı güzel. Silah olarak tahribatta kullanılan alanları ve araçları inceliyor.
Bizim bahsettiğimiz gazetelerin kalemşorlarının neredeyse tamamı “İslam ve Müslüman düşman”lığı yapıyor.
Kimi İrancı kesilmiş, kimi ittihatçı olarak görevlendirilmiş.
Bir kısmı danışmanlık kapmış vaziyette.
Efendilerine ve şerre iyi hizmet ediyorlar.
İşleri güçleri İlahiyat ve İmam-Hatip adını altında İslam düşmanlığı.
Babı âli pravdası ve türevlerini zaten biliyorduk.
Bu mevkutelerin/gazetelerin sahibi, kalemşorları ve diğer elemanlarıyla bu kadar İslam düşmanlığıyla bezeneceğini millet tahmin edemiyordu. Milliyetçi ve milli görüşçü zannediliyordu.
Üzülerek belirtmeliyiz ki, okuyucularının kafasını karıştırma görevini hakkıyla yerine getiriyorlar. Tıpkı başkalarına/ CHP’ye kazandırdık diye sevinç çığlıkları atanlar gibi.
Bunları neden yazıyorum.
Geçenlerde şirazesini kaybedenlerle ilgili bir yazı yazdım da ondan.
Bazıları yazıyı okumadan saldırıya başladılar.
Yazımda kullandığım bir ifadeye çok bozulmuşlar.
Neymiş efendim kendiniz olunuz, kendiniz kalınız, yerli olmayanlara kazandırmakla övünmeyiniz demişiz.
Alınganlığın kaynağı bu.
İlave olarak “çağrımız İslam’da dirilişedir” ilkesi etrafında olunuz, hiçbir kurumu, kuruluşu, grubu kutsamayınız demişiz.
Yolunu şaşırmışlar buna da bozuldular.
Hâsılı kelam “ne ile beslenirseniz öyle kokarsınız” ve “küp içindekini sızdırır” demiş atalarımız.
Sizin zihniniz malum mevkutelerin pislikleriyle dolmuş.
O şekilde düşünme kalıplarınız oluşmuş.
Bunun için güzel şeyler olacak, biz haksızlık, adaletsizlik yapmayacağız deyip beterini yapanları savunur duruma düştünüz.
Artık o pisliğin parçası oldunuz.
Umarım ki, hatanızı ve işlediğiniz günahların farkına varır tevbe edersiniz.
Biliniz ki, İslam’ı yaşamaya çalışan, tenkit ettiği kişi ve kurumların davranışlarını benimsemez ve onları yaşar hale dönüşmez.
Geliniz.
Hala kendinizi milliyetçi, milli görüşçü olarak ifade etmeye çalışıyorsanız ilkeli olunuz ve malum mevkutelerin zehrinden kurtulunuz.
Bilesiniz Allah “müminler ancak kardeştirler” buyurur ve kardeşlerin arasının düzeltilmesini ister.
Bu düsturla uyarıda bulunuyorum ve kardeşliğimizi dün olduğu gibi ihya edelim diyorum.
Mevkutelerin/ gazetelerin, medyanın ve satılmışların telvisatından ve pisliklerinden kurtulmak ümidiyle.
Selam ve Sabırla…29.01.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?