Ülkede Pahalılık Mutfaklarda Yangın Var
Veysi ERKEN Dr.
Takvim yaprakları değişti. Seçimler bitti.
Bitmeyen ve gittikçe artan GEÇİM derdi var.
Ülkede pahalılık ve mutfaklarda yangın var.
Mutfaktaki yangın her yer sarmış ve asgari geçimini sağlayamayan milyonlarca aile var.
Sayı her gün katlanarak artıyor.
Kapitalizm anlayışının mensuplarında din iman yok.
Güdülen politikalar zengini daha zengin, fakiri daha da fakirleştiriyor.
Pahalılık durdurulmalı, yangın söndürülmelidir.
Bunun yolu adaleti sağlamaktır.
Fakirden alıp zengini daha zenginleştirmek değil, zenginden alıp fakire vermektir.
Vergilerin servetten alınmasıdır, iç ve dış borçlanmalara son verilmesidir.
Ücretli çalışanların maaşlarına yüzdelik artışlarla artış yapmak değildir. Yüzdelik artışlar YÜZ delik daha açıyor.
Gelir dağılımındaki uçurumu derinleştiriyor.
Yangının söndürülmesi bir kişiye dokuz pul, dokuz kişiye bir pul anlayışının terkiyle mümkün olur.
Pahalılık yüzdelik artışın kat be kat üstünde. Asgari geçimini sağlayamayan insanımız delirmek ve çıldırmak üzere.
Hayat pahalılığı görmezlikten gelinemez. Türkiye’de “Hayat Pahalılığı” var, yangın ülkeyi sarmış.
Hayat pahalılığı olumlu, hayırlı ve ülkeye bağlılık duygularını yok ediyor.
Artık “geçim sıkıntısı” had safhadadır. Dağılan aileler, yok olan hayatlar ve hayaller vardır. Gelir dengesizliği toplumu yıkacak seviyededir.
Cumhur ittifakı Türkiye’ye muhalif olanların “algı operasyonu”nu “pahalılığı durdurmakla engelleyebilir. Engellemelidir.
Engellemezse millet cumhur ittifakını yerle yeksan eder.
ANAP, DYP ve yüzlerce parti mezarlıklarda yatıyor.
Pahalılık ve fiyat artışları durdurulmalıdır.
Acilen.
Bunun adına “narh” mı denilir, fiyat artışlarının dondurulması mı denilir fark etmez.
Pahalılık, gıdadaki, ihtiyaç maddelerindeki, kiralardaki ve bütün diğer girdilerdeki artış mutlak olarak durdurulmalıdır.
Ülke kapitalistlerin ve uşaklarının elinden kurtarılmalıdır.
Artık Yollar, köprüler, İHA; SİHA, Kızılelma vs. vatandaşın umurunda değildir.
Zira var olan pahalılık, açlık ve yoksulluk var.
Vatanda adil gelir dağılımını ve pahalılığın durdurulmasını istiyor.
Acil hem de çok acil pahalılık ve gelirdeki adaletsizlik durdurulmalıdır ki, algı operasyonları boşa çıksın.
Bilindiği üzere hayatın çekilmezliğini gösteren en önemli unsurlar faturalar, kiralar, mutfak giderleridir. vs.
Artık vatandaş faturalarını, kiralarını ve mutfak giderlerini karşılayamaz ve ödeyemez bir halde.
Bir misal bir haberde lokantacı bir aylık elektrik faturasını cama asmış.
Bir aylık fatura 45 bin lira.
Bu esnaf nasıl kazansın, nasıl yemek satsın.
Vatandaş pahalılıktan dolayı lokantaya, markete gidemez oldu.
Hiç olmazsa bütün vatandaşlar için alt geçim sınırı belirlenmelidir.
Destekler asgari geçimi sağlayacak şekilde sağlanmalıdır.
Yolu var mıdır?
Var.
Kapitalist uygulamalardan vazgeçmektir. Bilinen husus kapitalist ve sosyalist anlayışlar “fakirden alıp zengine verme”ye dayanır.
İslam ise tersini öngörür.
Bunu şu şekilde ifade edebiliriz.
“İslam İktisadı’nın nihai hedefinin insanın maddi eğilimlerine teslim olmamasını sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. İktisat çerçevesinde kalan hedefler olarak israfın bertaraf edilmesi, âdil gelir bölüşümü (servet ve mülkiyetin yaygınlaştırılması), iktisadi ve teknolojik bağımsızlığın sağlanması zikredilebilir.
İslâm, iktisadi kutuplaşma ve rekabetin rekabeti öldürmesi gibi iki önemli iktisadi eğilimi giderme yolunda köklü tedbirler getirmiştir. İktisadi mekanizmayı kendi haline bırakırsanız “para parayı çeker” ve “zengin daha zengin, fakir daha fakir” olur.
Oysa İslâm servetin belli bir zenginler zümresi elinde dolaşan bir güç olmaması ilkesinin rehberliğinde gelirin hem oluşum hem de bölüşüm safhasında sisteme müdahale etmiştir. İsraf yasağı, ihtikâr yasağı, riba yasağı, zekât, infakın teşviki gibi politikalarla sosyal adaletin ve âdil gelir dağılımının adeta bir finansman faktörü olarak kullanıldığı bir sistem oluşturmuştur.
Kapitalistleşme vetiresinin “teşvik tedbirleri” yani “ fakirden alıp zengine verme” uygulamaları hem nazari hem de tarihi olarak İslâm iktisadında söz konusu olmamıştır.
Yine tekelci eğilimler mümkün olduğu kadar engellenerek ve anti-enflasyonist para sistemi benimsenerek fiyat mekanizmasının toplum refahını sağlama yönünde çalışması amaçlanmıştır.
İslâm iktisadı ferdiyetçi değil, şahsiyetçi, cemaatçi ve devletçi eğilimlere sahiptir. Kendi çıkarını ön planda tutan insan tipi İslâm’a yabancıdır. Devletçilik ekonominin denetim ve gözetim alanını kapsar. Yoksa ferdi ve özel teşebbüsü engelleyici ve ona rakip değildir. Ahmet Tabakoğlu, İslam ve Ekonomik Hayat, DİB Yayınları, s. 158, Ankara-2020”
Evet, aziz dostlar, etkililer ve tüm yetkililer.
Hayat pahalılığını ve mutfaktaki yangını durdurmanın yollarından biri hayatı yaşanabilir bir hale getirmekten ve “fakirden alıp zengine yedirme” zihniyetinin terkinden geçer.
Hemen şimdi tedbir alınmalıdır.
Ahlaki, insani ve dahi vicdani uygulamalara başlayınız.
Artık biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar düzeni bitirilmelidir.
Hayat en az dört beş kişilik ailenin rahatlıkla geçinebildiği bir standarda kavuşturulmalıdır.
Seçim sonrası 2024 yeni bir başlangıç olmalıdır.
Haydi yeniden bismillah.
Pahalılığı durdurma ve yangını söndürme zamanıdır.
Selam ve Sabırla…18.04.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?