Sevilen Kavim- Seçilmiş Topluluk: HAMAS
Veysi ERKEN Dr.
Allah’ın rızasını kazanmak ve İ’lay-ı Kelimetullah için cehd/ cihad eden kavimler vakarlı kavimler ve seçilmiş topluluklardır.
Vakarlık ve seçilmişlik cehd ve cihad devam ettiği müddetçe geçerlidir. İslam’dan dönme halinde vakarlık ve seçilmişlik zail olur ve Allah yerine başka topluluk getirir.
Allah; vahyinde “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfüdür. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir. Mâide-54”şeklinde belirtir.
Günümüzde HAMAS bu vakarlı ve seçilmiş topluluktur anladığım kadarıyla. İzzetli ve şerefli olanlar bu vakarlı HAMAS topluluğuna yardım eder, yardımla mükelleftir.
Karşı çıkanlar izzet ve şerefini kaybedenler ve küfür, nifak ve fesat derekesine düşmüşlerdir.
Ayet şu şekilde tefsir edilmektedir. “İslâm’a düşman olan gayri Müslimleri dost edinmek ve önder olarak tanımak münafıklık gibi bir kalp hastalığından ileri gelmekte ve insanların mürted olmalarına yani dinden dönmelerine sebep olmaktadır. Bu yüzden Allah konunun akışı içerisinde müminlere hitap ederek içlerinden böylelerinin çıkabileceğine işaret buyurmakta, onların dinden dönmeleriyle İslâm’ın değil, kendilerinin kaybedeceğini bildirmektedir.
“Dinden dönme” diye tercüme ettiğimiz irtidad kavramı “bir kimsenin Müslüman iken dinden dönmesi, İslâm’ı terk etmesi” demektir. Bu şekilde dinden dönen kimseye mürted denir. Hz. Peygamber zamanından beri İslâm dünyasında az da olsa dinden dönme olayları meydana gelmiştir. … Allah’ın insanlığı aydınlatmak için yakmış olduğu meşale her geçen gün biraz daha güçlenerek dünyayı aydınlatmaya devam etmektedir. Bununla birlikte yüce Allah müminlerin dinden dönmeleri durumunda yerlerine yeni nesiller getireceğini haber vermektedir. Âyette bunların vasıfları şöyle sıralanmıştır:
a) Bunlar Allah’ın sevgili kullarıdır. Allah’ın kulunu sevmesinden maksat onun doğru yolu bulmasını murat etmesi, ondan razı olması, itaat ve ibadetlerine bolca sevap vermesi, onu övmesi ve hayırlı işlerde başarılı kılmasıdır. Allah’ın sevgisine mazhar olan kimseler, O’nun yardımına, dolayısıyla başarıya ve kurtuluşa namzettirler. Çalışma, ilerleme ve başarma hususunda Allah’ın yardımı daima onlarla beraberdir.
b) Bunlar Allah’ı severler. Allah sevgisi, O’nun yüceliğini ve nimetlerini düşünme neticesinde kişinin kalbinde meydana gelen bir duygudur. Bu duyguya sahip olanlar Allah’a karşı saygılıdırlar, O’nun emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınırlar. Allah yolunda ve din uğrunda gayret göstermekten, mallarını ve canlarını feda etmekten kaçınmazlar. Kur’an-ı Kerîm insanlığı en başta Allah’ın birliği inancına ve Allah’ı her şeyden daha çok sevme duygusuna ulaştırmak ister. Nitekim Bakara sûresinin 165. âyetinde “İman edenler ise en çok Allah’ı severler” buyurularak bu hedefe işaret edilmektedir. İnsanla yaratıcısı arasındaki en yüksek ilişki, sevgi düzeyine ulaşan ilişkidir. Allah’ı her şeyden çok seven insan bütün ilişkilerini bu sevgiye, dolayısıyla Allah’ın iradesine göre düzenleyeceğinden onun bütün ilişkileri bilinçli ve iradeli olacaktır. İslâm düşüncesinde hakiki sevgi Allah sevgisidir. Çünkü kişinin asıl varlığının sebebi, mazhar olduğu iyilik ve ikramların, maddî ve mânevî nimetlerin aslı O’dur. En iyi, en güzel olan O’dur. Bütün iyilikler, güzellikler O’ndan gelir, bu sebeple sevilmeye en çok lâyık olan O’dur (bu konuda ayrıca bk. Bakara 2/165; Âl-i İmrân 3/31).
c) Müminlere karşı alçak gönüllü yani şefkatli, merhametli ve naziktirler. Onlara karşı kuvvete başvurmazlar; zekâ, yetenek, etki, servet ve diğer güçlerini müminlerin aleyhine baskı aracı olarak kullanmazlar.
d) Kâfirlere karşı vakarlıdırlar, yani İslâm düşmanlarına karşı sert, dirençli ve tâvizsizdirler; maddî menfaatlere kapılmayacak kadar yüksek şahsiyete sahiptirler.
e) Allah yolunda cihad ederler, yani Allah rızâsını kazanmak için hakkı ve adaleti gerçekleştirmeye gayret ederler; bu uğurda başlarına gelecek her türlü sıkıntıya katlanırlar; mal ve canlarını Allah yolunda harcamaktan çekinmezler. Cihad, samimi müminlerin en önemli özelliklerinden ve ayırıcı vasıflarındandır.
f) Hak uğrunda cihad ederken hiçbir kimsenin kınamasından korkmazlar; varlığına ve birliğine inandıkları Allah yolunda yürürler, O’nun hükümleriyle hükmederler, karşıtlarının muhalefet, eleştiri, itiraz ve alaylarına aldırış etmezler. Çünkü bunlar yaptıklarına karşılık olarak insanlardan ne bir ödül ne de övgü beklerler; sadece hakkı gerçekleştirmek, bâtılı yok etmek, iyiliği ve güzelliği yaymak, kötülüğü ve çirkinliği önlemek, böylece Allah’ın rızâsını kazanmak için çaba harcarlar. https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/M%C3%A2ide-suresi/723/54-ayet-tefsiri
Ayet ve tefsirinden anlaşılacağı üzere HAMAS topluluğu şerefli, izzetli ve vakarlı bir şekilde direnişini sürdürmekte, HAMAS’ı karalamaya çalışanlar da şeref ve haysiyetten yoksun bir şekilde küfür, nifak ve ifsad derekesine yuvarlanmaktadır.
Rabbulalemin HAMAS’a ve bütün müminlere zaferi ankarib nasip etsin.
HAMAS’A SELAM DİRENİŞE DEVAM.
Selam ve Sabırla… 05.06.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?