Herkes Yine Kendi Aklını Beğenmiş, Almış
Veysi ERKEN Dr.
“Akılları Pazara Çıkarmışlar, Herkes Yine Kendi Aklını Almış”.
Bilindiği üzere akıl; tefekkür, tedebbür, tezekkür etme, düşünme, kavrama ve anlama kabiliyeti, bazen de hafıza anlamında kullanılır.
Akıl bu tariften anlaşılacağı üzere bir araçtır.
“A-kıl”lılar sadece kendi akıllarını beğenir, onu kutsar ve putlaştırır. “Akıl”lılar ise onun sadece bir araç olduğunu bilir ve onu yerinde kullanmaya çalışır, akıllı oldukları için başkalarına müşavere etmeye çalışır.
Buradan hareketle “Akılları Pazara Çıkarmışlar, Herkes Yine Kendi Aklını Almış” sözü “a-KIL”lılar için geçerlidir.
Akıllı olan yaşayışını inancının ilkeleriyle şekillendirmeye ve o ilkeler gereğince aklını kullanarak tefekkür etmeye ve hayatını idame etmeye çalışır.
Bilindiği üzere yaşayış tarzının, yani kültürün temel dinamikleri ferdin veya toplumun benimsemiş olduğu dinlere göre farklılaşır. Farklı inançlar farklı yaşamları ortaya çıkarır.
Buradan hareketle Müslüman olan fert ve toplumların yaşayış tarzlarının da benimsemiş oldukları İslâmi prensiplerden kaynaklandığı gerçeği ortaya çıkar.
İslam'a teslim olmuş ve iman etmiş fert ve toplumların yaşamlarının belirleyici ilkeleri Kur'an ve sünnettir.
Ancak yaşayış tarzındaki şekillenme Kur'an ve sünnet'in anlaşılması ve hayata tatbik edilmesi ile doğru orantılıdır.
Kur’an ve sünneti esas kabul eden fert ve toplumların kültürü "Vahiy kültürü", “yaşayışı” olarak vasıflandırılır.
Vahiy kültürünün/yaşayışının oluşumu "Kur'an'ın dediği doğru, Hz Muhammed (S.A.V.)'in sözleri (Hadisleri) doğru, benim alışkanlıklarım doğru değil, yaşayışım benliğimle uyuşmuyor" gerçeğinin kabulü ile başlar.
Vahyin prensiplerini kabul eden fert ve toplumların yaşayış tarzlarında inkilâb meydana gelir. Büyük değişmelere uğrarlar. Değişme, gelişme şeklinde tezahür eder. Fert ve toplum Rahman ve Rahim olan Allah'ın (CC) vazetmiş olduğu esasları ve onun rahmet Peygamberinin tebliğini kabul etmekle tekâmüle başlar. Tekâmül tevhidi sağlar, fert ve toplumu şirkten uzaklaştırır.
Vahiy kültürünün dayandığı prensiplerin fert ve toplum açısından ayrı ayrı tasnif edilmesi konuya daha da açıklık getirir.
Sosyal yapı vahiy kültürünün ilkelerine dayandırıldığında "Tevhid" gerçekleşir. Temel dayanak "Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz Fatiha-4” ayeti olunca toplum hürriyetine kavuşur. Toplumda görülebilecek her türlü zorbalık, tasallut ve putlaştırma ortadan kalkar. İnananların birliği sağlanır.
“Müminler (dinde) ancak kardeştirler. Onun için (ihtilaf ettikleri zaman) iki kardeşinizin aralarını düzeltin ve (Allah'ın emrine muhalefet etmekten) sakının ki, merhamet olunasınız. Hucurat- 10”
İnananların kardeşliğinin hâkim olduğu toplumlarda huzur ve adalet gerçekleşir. A-KILLIK” biter. Çünkü kardeşlik adaleti gerektirir. Adalet öyle bir özelliktir ki, toplumları ayakta tutar ve güçlendirir.
Hâsılı kelam. Akıllı olanlar, akıllarını kullanarak hayat tarzlarını Kur’an ve uygulaması olan sünnete göre şekillendirmeye çalışır. “A-KIL”lı olanlar ise sadece kendi akıllarını beğenerek her cümlelerine “bana göre” veya “falana göre” ile başlar ve pazardan sadece kendi aklını beğenir, alır.
Akıllılar bu a-Kıllı olanlardan uzak durmaya çalışır.
Rabbulalemin bizleri “a-KIL”LI olanların şerrinden muhafaza etsin. İnşallah.
Selam ve Sabırla… 28.07.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?