Hz. Muhammed’in Konumu ve Risaletteki Görevleri
Veysi ERKEN Dr.
“Ey peygamber! Seni tanık, şahit, müjdeci, uyarıcı, izniyle Allah’a çağırıcı ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderdik. Ahzab 45-46” ayetleri şu şekilde tefsir edilmektedir.
“Hz. Peygamber’in maddî ve mânevî özellikleri, Allah katındaki değeri, bir fâninin altından kalkamayacağı kadar ağır yükü ve kutsal görevi sebebiyle Allah tarafından kendisine lutfedilen istisnaî (kendine özgü) inayetler, hüküm ve kurallar açıklanmaktadır.
Resûlullah’ın üstün nitelikleri, görev ve işlevinden kaynaklanan güzel isimleri burada sayılanlardan ibaret değildir. Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’nin tesbitine göre bunların sayısı altmış yediyi bulmaktadır (III, 1546). Ona özgü hükümler de bu âyetler kümesinde geçenlerden ibaret değildir. Yine aynı âlimin tesbitine göre bunların da sayısı otuz beştir (III, 1561-1563).
Allah kullarına peygamber gönderip inanç, amel, ahlâk konularında ne istediğini açıklamadıkça onları sorumlu tutmuyor, birçok âyette “Bilmiyorduk, bilemezdik demeyesiniz diye size peygamberler gönderdim” diyor (meselâ bk. Nisâ 4/165). Bütün bunlara rağmen âhirette “uyarılmadığı, bilgi verilmediği yolunda” mazeret ileri sürecek olanlara da Allah Teâlâ peygamberleri ve hepsine birden son peygamberini tanık gösteriyor. Hz. Peygamber’in bu niteliği, onun rabbi nezdindeki değerini gösterir. Çünkü şahitler önce tezkiye edilir, onları tanıyan erdemli kişiler tarafından tanık olabilecekleri ifade edilir. Hz. Peygamber’i tezkiye eden ise bizzat Allah’tır.
Hz. Peygamber hem Kur’an âyetlerini tebliğ etmekle hem de bunları açıklayan, canlandıran ifadeleriyle yeteri kadar müjdeci ve uyarıcı olmuştur. Onun tebliği ve açıklamaları itaat edenler için ebedî mutlulukların müjdesi, inkâr ve isyan edenler için ise felâketlerin haberidir.
Peygamber efendimiz insanları Allah’a çağırmaktadır; yani O’na iman, ibadet ve itaat etmeye davet etmektedir. Burada dikkat çeken bir kayıt, Peygamber’in bunu Allah’ın izniyle yapmakta olduğudur. Allah bir kuluna insanları kendine çağırma izni, yani bilgisi ve yetkisi vermedikçe kimse bu vazifeyi üstlenemez. Bu konuda ümmete düşen görev, Hz. Peygamber’den öğrendiği şekilde insanları Allah’a çağırmaktır.
Öğrenmenin yolu ise her mümine açık olan din ilmini tahsil etmektir. Aslı Kur’an’da ve sahih hadislerde bulunan ve tahsille elde edilen din ilmine uymayan bilgi, sezgi, keşif vb. bilgi yolları, insanları Allah’a çağırmak için yeterli ve geçerli değildir.
Beşer bilgisi Allah, varlık, başlangıç ve son, ruh, âhiret, iman, ibadetler, helâller ve haramlar gibi konularda yetersizdir. Bu konularda aydınlığa kavuşmanın, doğru bilgi sahibi olmanın geçerli yolu vahiydir, Peygamber’i dinlemektir. Şu halde Peygamber bir ışıktır, insanoğlunun en önemli bilinemezlerine Allah’ın lutfu ve izniyle onun tuttuğu ışık ortalığı aydınlatmaktadır.” https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Ahz%C3%A2b-suresi/3578/45-46-ayet-tefsiri
Bu konuyu tekrar hatırlatmamın sebebi “azgın azınlık” taifesine, şeytanlara tabi olanlara uyarak münafıklaşanlardır.
Bunlar Kur’an-ı Kerim ve sünneti doğrudan inkâr edemeyen gayrı Müslim taifeye amade olanlardır. Bu taife (ingiliziyun, Hindiyun, Sabetayist ve münafık güruhları) iki şeyi sürekli gündemde tutmaya çalışmaktadırlar.
Birincisi Kur’an ahkâmının Hz. Âdemden beri gelenlerle aynı olduğu, gerçekte demek istedikleri bizim kitabımız bir toplama kitabıdır. İkincisi resul” yerine sürekli resuller ve nebiler diyerek Hz. Muhammed Mustafa’yı devre dışı bırakma anlayışıdır.
Özetle bunlar İngilizlerin oyuncakları olduklarından Kur’ansız ve Sünnetsiz İslam(!) peşindedir.
Yukarıdaki ayetlere ilave olarak Kur’an-ı Kerim ve peygamberin konumu şu şekilde ifade edilmektedir “(Resulüm!) Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları denetleyici olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.”
Halis niyetli olup anlamak istenler yukarıdaki bilgi yeterlidir.
Kalpler, gözleri, fuadları ve duyguları körleşmişlere anlatacağımız bir şey yoktur.
Selam ve Sabırla… 31.08.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?