Değişerek Dönüşenler ve Münafıklaşanlar
Veysi ERKEN Dr.
Değişimden bahsedilir.
Değişim bir hâlden başka bir hâle geçmeyi/ geçirilmeyi anlatır.
Değişme ve Değişim herkesin dilinde neredeyse vazgeçilmezi.
Yaşayış tarzında “sabit” muharriklerin yanında değişimi sağlayıcı muharrikler vardır ve bulunması gereklidir.
Ancak farklılaşmanın ve farklılaşma yönünün kavranabilmesi değişme ve değişim ile neyin kastedildiğinin izahı gerekir.
Değişme ve değişim mefhumları hemen hemen her ferdin günlük olarak kullandığı kelimelerdir. Değişmenin kaçınılmaz olduğunu tekellüm etmeyen yok gibidir. Günümüzün sihirli kavramı olan değişme “başka bir biçime ya da duruma girme” olarak tarif edilmektedir.
Değişme bir hâlden başka bir hâle değişimi ifade ettiğine ve değişimin her halükarda gerçekleştiğine göre acaba bununla kastedilen farklılaşma her zaman olumlu olarak yorumlanabilir mi?
Değişme, bir biçimden ve durumdan başka bir biçime ya da duruma girme olduğuna göre;
Tebeddülü mü?
Tahavvülü mü?
Teferrukku mü?
Teceddüdü mü?
Tağayyuru mu?
Tealiyi mi?
Terakkiyi mi?
Tereddiyi mi?
İnhirafı mı?
İnhitatı mı ifade etmektedir?
Yukarıda sıralanan kavramlardan hareketle “değişme ve değişim” kavramlarının belirsizliklerle dolu olduğu rahatlıkla söylenebilir. Değişim kavramı tıpkı “yüz” kelimesi gibi köşesizdir. Her mânâya çekilebilir.
Değişim müspet manayı tazammun eden tekâmül, teali, terakki, teceddüt anlamında kullanılıyorsa, her Yaşayış tarzı (kültür) ve içtimaî (sosyal) yapı için gereklidir.
Hayat dinamik olduğuna göre yenilenme ve yükselme kaçınılmaz bir zorunluluktur. Kendini bu manada yenileyemeyen yaşayış tarzları/ kültürler ve içtimai yapılar başka kültürlerin tesiriyle asliyesini ve safiyetini kaybedebilir/kaybeder.
Değişim şayet, inhiraf, inhitat, tereddi gibi anlamlara gelebilecek hususları ihtiva ediyorsa, değişim fertlerin ve grupların sonunu hazırlar.
Değişime yukarıda belirtilen zaviyelerden baktığımızda, kültürde yani yaşayış tarzında değişmesi ve değişmemesi gereken hususların bulunmasının kaçınılmaz olduğu sonucu çıkar.
Kısaca İster serbest ister zorlayıcı olsun fark etmez değişim tekâmül veya tereddi yönünde olabilir.
Ülkemizde bir dönem zorlayıcı bir değişim olmuştur. Daha doğru bir ifadeyle dönüştürme olmuştur.
Maalesef bunun neticesinde zihinler ve zihniyet değişmiştir.
Artık insanlar/insanımız İslami ilke ve kurallara göre düşünemez hâle dönüşmüştür.
İslam'ın insanı dönüştürme ilke, kural ve yöntemleri zorla zihinlerden kazınınca zamanla tereddi biçiminde serbest dönüşümler ve savrulmalar başlamış oldu. Günümüzde bu değişim ve dönüşüm felaket seviyesindedir. Ülkeler, ülküler, ahlak, aile, namus, adalet yokluğa sürüklenmektedir.
Tabii ki, iletişim vasıtaları ve arkalarındaki güçler en önemli dönüştürücülerdir. Yerli ve Müslüman görünümlü uşaklar, piyonlar ve ajanlar da araç olarak kullanılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı bozulma daha etkili hale gelmiş oluyor.
Tereddi yönündeki dönüşümü anlama babında fert ve toplumun geçmişte ve günümüzde benimsediği "amaç"a bakmak gerekir.
Dün Fatih Sultan Mehmet gibi gönülleri fethetmeyi gaye edinen nesiller bugün batı/batıl zihniyetin pisliklerini amaç edinmiş vaziyettedir.
Hem de gönüllü ve serbest bir şekilde.
Artık ben o ben değilim diyerek batıl zihniyetin dostları olmuşlardır yaşayış tarzlarının mahkûmu olmuşlardır.
Dün Fatih'in ülkü ve emeline sahip olanlar, bugün dolaylı veya dolaysız olarak Ayasofya'nın açılmasını hazmedemeyenlerin safına savruldular. İslam ahlak ve faziletlerinden sıyrıldılar, münafıklaştılar.
Dün nizamı âlem diyorlardı. Âleme nizam vermeye çalışıyorlardı, bugün Siyonist zihniyetin gönüllü nizamcısı oldular.
Bugün batılın değerleriyle ülkeye nizam vermeye çalışanların dostu, ortağı, şeriki ve aşığı oldular.
Ne kadar dönüştürüldüğümüzü anlamak için Fatih Sultan Mehmet’ten bir iktibasla bitirelim.
“Niyetim Allah yolunda cihat etmektir.
Bütün gayretim dini İslam’ın muzafferiyeti içindir.
Allah’ın inayeti, maneviyat erlerinin himmeti ile
Ehli küfrü baştanbaşa kahreylemektir niyetim”
Dönüşmeyenlere, dönüştürülemeyenlere, münafıklaşmayanlara, İslam’la Müslümanlaşmaya ve İslam’ı yaşamaya çalışanlara selam olsun.
Selam ve Sabırla… 16.09. 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?