16 Ağustos 2025 Cumartesi

Tek Gündem: Gazze/ Kudüs

Tek Gündem: Gazze/ Kudüs

Veysi ERKEN Dr.

GAZZE’de, Kudüs’te, Doğu Türkistan’da soykırım, vahşet, işgal, açlık, susuzluk devam ediyor, firavunlar, firavunlaşmışlar sessizlik ve suskunluk hallerine devam ediyor.

Vicdanlı, insaflı ve insan olanlar haykırıyor.

Tek gündemimiz GAZZE ve GAZZELİLER diyor.

Evet.

Tek gündem Gazze’dir.

Hollanda’da, İngiltere’de, ABD’de yüz binler haykırıyor, Rachel Corie’ler çoğalıyor.

Bütün Müslümanların, insan olanların, insan kalanların bu vahşet karşısında tek gündemleri Gazze olmalıdır, GAZZE’dir.

TEK GÜNDEM GAZZE olmalıdır ki, vahşet, soykırım işgal, katliam bitirilebilsin Siyonist haçlı zihniyeti ve kışlası İsrail tasfiye edilebilsin.

Bilindiği üzere siyonist haydutlar çetesinin maşası Trump Kanada’yı, Grönland’ı, Panama’yı satın alacağını, Gazze’ye, Filistin’e el koyacağını gizliden değil açıktan söylüyor.

Bunun için TEK GÜNDEM GAZZE olmalıdır ki, siyonist çeteye karşı küresel intifada olabilsin.

TEK GÜNDEM GAZZE olmalıdır ki, küresel Siyonist haçlı çetenin kıyımı, soykırımı, vahşeti, işgali dünyanın her yerinde bitirebilsin.

TEK GÜNDE GAZZE olmalıdır ki, küresel İNTİFADA dünyanın her yerinde gerçekleşsin.  

İnsan olanlar, insan kalanlar GAZZE için intifada yer almalıdır, almak mecburiyetindedir.

Gazze’deki ve başka yerlerdeki vahşeti durdurmak için öncelikle Amerika’daki Küresel Siyonist haçlı çetesine karşı İNTİFADA başlatılmalıdır.

Evet.

TEK GÜNDEM GAZZE.

GAZZE’DE KIYIM var KIYIM.

Sadece KIYIM, KIRIM değil SOYKIRIM, vahşet, zulüm, işgal, katliam var.

“KIYIM”I durdurmak için küresel Siyonist çeteye karşı tek gündem GAZZE ile KIYAM ve İNTİFADA şarttır, farzdır.

Kıyam ayağa kalkma, bir işe ve fiile teşebbüs etme, zalime, Siyonist Haçlıya karşı isyan etmedir.

Şimdi kıyamın zamanıdır.

Unutmayalım. Mazlumlar ayağa kalkmadıkça zalimler ve soykırımcılar diz çökmez.

Şimdi tek gündem GAZZE ile zalimlere diz çöktürme zamanıdır.

 Allah; “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! Hûd-113”  buyurur.

Ayet açık zalimlerin, hainlerin, Siyonistlerin, katillerin yanında olmayın, durmayın, zalimlere karşı sessiz kalmayın, onları topyekûn boykot edin, onlara karşı kıyam edin diyor.

Tek gündem GAZZE ile kıyam ve intifada vaktidir.

Hâsılı kelam.

Evet.

Merhum Necip Fazıl’ın ifadesiyle;

“Yol onun varlık onun, gerisi hep angarya;

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! .”

Yüz üstü sürünmekten kurtulmak için TEK GÜNDEM GAZZE ile küresel Siyonist haçlı çetesine karşı KIYAM etme vaktidir.

Hidayete ve özgürlüğe yol açacak TEK GÜNDEM GAZZE ile kıyam ve İNTİFADA.

Selam ve Sabırla… 16.08.2025

 

 

Köpekler Çocukların Yerini Alıyor

Köpekler Çocukların Yerini Alıyor

Veysi ERKEN Dr.

İbret verici bir haber.

“Köpekler çocukların yerini alıyor.”

Haberin son cümlesi “Türkiye’de de durumlar çok farklı değil”

Evet.

Türkiye’de durumlar farklı değil.

Türkiye’de şehirler imar edilirken nesiller ihmal ediliyor ve köpekler çocukların yerini alıyor.

Merhum Nihat Genç “Köpekleşmenin Tarihi”ni yazmıştı.

Elbette kast ettiği farklı idi.

Ama şimdi gerçekten “köpekler çocukların yerini alıyor.”

Nüfus hem nitelik hem de nicelik olarak yok olmaya başladı.

Batı zihniyetinin bizlere dayattığı alçak anlayış.

Şehirleri imar ederken nesilleri ihmal edişimizin sonucudur mevcut durum.

Bu gidişle Türkiye’nin yıkılması yakın ve mukadderdir.

Haber şöyledir.

“İngiltere merkezli Financial Times gazetesi, İtalya’da düşen doğum oranlarıyla birlikte çocukların yerini kedi ve köpeklerin aldığını yazdı. Köpeklere özel otellerin, spa’ların ve havuzlu dinlenme tesislerinin gittikçe artmasının, düşen doğum oranlarıyla paralel şekilde ilerlediği kayda alındı. Türkiye’de de durumlar çok farklı değil”.

https://www.yenisafak.com/foto-galeri/gundem/financial-times-gazetesinden-carpici-analiz-kopekler-cocuklarin-yerini-aldi-4739815/9

Acilen İslam’ı hayatımızın zemini haline getirmezsek köpek medeniyeti bizi yok edecek.

Başka çıkış yolu ve yöntemi yoktur.

Yapılması gereken şey “ev Hanlığı”na dönmektir.

Hanımlar “ev hanı” ilan edilmeli ve her bakımdan İslam’ı yaşar hale getirilmelidir ki nesiller kurtarılabilsin, yeniden ihya edilebilsin ve geleceğimiz inşa edilebilsin.

Yol varsa budur, bilmiyorum başka bir çıkar yol.

Selam ve Sabırla… 16.08.2025.

15 Ağustos 2025 Cuma

Mayası Bozuk

Mayası Bozuk

Veysi ERKEN Dr.

 

“Mayası bozuk olan hamurdan EKMEK, mayası bozuk olandan/ beşerden İNSAN/ADAM olmaz” diye bir darb-ı mesel vardır.

Maya bozuldu “kültür”lendi.

Kültür kelimesi  “Din” yerine dilimize sokulmuş ve “İslam Maya”mız bozulmuştur.

“Mayası bozuk” deyimini duymayanımız yoktur diye düşünüyorum. Atalarımızın mirasıdır.

Maya bilindiği üzere bir maddeyi, nesneyi başka bir şekle ve niteliğe dönüştürür.

Misal olarak “süt”ü yoğurda, peynire, kefir’e, hamuru ekmeğe dönüştürür.

İnsan için de “maya” ehemmiyetlidir.

 Mayası veya sütü bozuk denilir bazıları için.

Mayası bozuk denildiği zaman kötü ahlaklı, davranışları insana uygun olmayan, soyu yamuk, aşağılık olanlar ve İslamdan kopuk yaşayanlar akla gelir.

Mayası bozuk deyiminin mütemmimi olarak “sütü bozuk” kullanılır. Bir kişinin dürüst ve ahlaklı olmaması, kötü niyetli olması, emin ve güvenilir olmamasını ifade etmek için kullanılır.

İslam bizim “maya”mızdır. Bunu bozarak “kültür”leştiriyorlar bizi. Kültür mantarı gibi sun’i bir yapıya dönüştürülüyoruz.

İnsan’ın mayalanması İslam’la “terbiye” edilmesi ile ise işe yarar.

Tabii ki, biz terbiye edilmeyi kişiye İslam esaslarının kazandırılmasını, davranış ve yaşayışa dönüştürülmesi olarak anlıyoruz.

Müslüman için vahye dayalı yaşayışın benimsetilmesi ve yaşanır olması esastır. Bundan uzaklaşılma derecesine göre insan terbiyesizleşir, edepsizleşir ve esfelleşir.

Ayetlerde “Şüphesiz biz insanı en güzel biçimde yaratmışızdır. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik. Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ödül vardır. Tin 4-6” buyrulur.

Hani “eğitim şart” denilir ya.

İslamî eğitim ile insan terbiye edilmez, mayalanmaz ve vahyin ilkeleri kazandırılmazsa niteliklerini, “Ahsen-i takvim”liğini kaybeder, “esfel-i safilin” derekesine yuvarlanır.

Günümüzün gençliğinin yuvarlandığı dereke bellidir.

Demek ki, “maya” önemlidir.

Maya bozuk ise yetişen insan da bozuk olur, iki ayaklı mahlûka dönüşür, şeytanın adımlarını takip eder, iblisin izinden gider.

Üzülerek ifade ediyorum ki, “maya”mız bozulmuş, bozuk “maya” ile “kültür”lenmiş bir yapıya dönüştürüldük.

Elbette toplumumuzda az da olsa İslam “maya”sı ile “maya”lı olanlar vardır.

İslam mayalıları maarifte kullanmak şarttır, elzemdir ki, toplum aslına, İslam’a dönsün, vatanını, milletini sevsin.

Bu “maya”lanma yapılmazsa veya yapılamazsa felaket ve yıkım uzak değildir. Bilinmeli ve unutulmamalıdır ki, tarih aynı zamanda milletler, kavimler, topluluklar ve yok olanların mezarlığıdır.

Mezarlıkta yer almak istemeyen milletler fertlerini “İslam mayası” ile mayalandırmak mecburiyetindedir.

Milletimiz için geç kalınmış olabilir, umulur ki, güç olmaz.

Nüfus istatistiklerine baktığımızda bozuk maya yüzünden hem nitelik (keyfiyet) hem de nicelik (kemiyet) olarak kaybımızın çok büyük olduğunu görüyoruz, buna rağmen ümitsiz değiliz. Zira Allah “De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” Zümer-53” buyurur.

Onun için ümitliyiz. İslam mayası ile tekrar nesillerimizi mayalandırabileceğimize inanıyoruz.

Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmiş değiliz.

Selam ve Sabırla… 15.08.2025

Siyonistlere Karşı KÜRESEL ÖFKE

Siyonistlere Karşı KÜRESEL ÖFKE

Veysi ERKEN Dr.

Siyonist haçlı katillerine, soykırımcılarına karşı “Küresel öfke” her gün, her saat, her dakika daim olmalıdır.

Siyonist haçlı katilleri ve efendileri ancak böyle durdurulabilir ve tasfiye edilebilir.

Küresel öfke için bir çağrı yapıldı.

Hamas’ın İslam mücahidleri bu çağrıyı yaptı.

İnsan olan herkes bu çağrıya uymalı ve öfkesiyle Siyonistleri, kışlaları olan İsrail’i tasfiye etmelidir.

Evet.

“HAMAS, işgal rejiminin Gazze'de sürdürdüğü saldırılar, insanlık dışı abluka ve yardımların engellenmesine karşı, 15, 16 ve 17 Ağustos tarihlerini "küresel öfke” günleri ilan etti.

Hareket, yaptığı açıklamada, Arap ve İslam dünyası ile dünyanın dört bir yanındaki özgür halklara, bu üç gün boyunca meydanlara çıkarak işgal ve destekçilerine karşı kitlesel yürüyüşler, protestolar, oturma eylemleri ve tüm barışçıl direniş biçimlerini yoğunlaştırma çağrısı yaptı.

HAMAS, bu eylemlerin amacının saldırıların durdurulması, sınır kapılarının açılması ve acil insani yardımların Gazze'ye girişinin sağlanması olduğunu vurguladı. Açıklamada "Gazze'yi, Kudüs'ü ve Aksa'yı yalnız bırakmayın" çağrısı yinelendi.

Hareket, dünyanın dört bir yanında yapılacak bu gösterilerin, siyonist rejimin uyguladığı soykırım ve açlık politikalarına karşı güçlü bir küresel irade ortaya koyacağını ifade etti.”

https://www.haksozhaber.net/hamastan-kuresel-ofke-gunleri-cagrisi-193461h.htm

Unutulmamalıdır ki öfke ateş parçasıdır ve baldan tatlıdır, zalime, siyoniste, katile, soykırımcıya karşı diri tutulmalı, harlanmalıdır ki, zulüm öfke denilen ateşle bitirilebilsin.

Siyonist soykırımcılar öfkeyi en çok hak edenlerdir. Bütün Siyonistler, işbirlikçiler ve uşaklar bunun içindedir ve olmalıdır.

Ayette “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve sadıklarla (doğrularla) beraber olun. Tevbe-119 denilir. Diri olan öfke kötü olan Siyonist çevreyi tasfiye eder.

Bilhassa “zalim”lerin Zulmü”ne sessiz kalmak, unutmak zulmün ve soykırımın artmasına ve devamına vesile olur. Onun içindir ki, zalimlere, Siyonistlere, katillere, soykırımcılara karşı “öfke daima diri tutulmalıdır” ki zulüm ve zalimler tutuşsun yok olsun.

İsrail denilen kışla tasfiye edilsin.

Selam ve Sabırla… 15.08.2025

 

14 Ağustos 2025 Perşembe

Gazze İçin: Küresel Kararlılık

 Gazze İçin: Küresel Kararlılık

Veysi ERKEN Dr.

“Onların sözü şunu demekten ibaretti: “Rabbimiz! Günahlarımızdan ve işimizdeki aşırılıklardan ötürü bizi bağışla, sebatımızı arttır, kâfir topluluğa karşı bize yardım et, zaferi ihsan et.!” Bu yüzden Allah onlara dünya nimetini ve âhiret nimetinin de güzelini verdi. Allah işini güzel yapanları sever. Âl-i İmrân, 147-148

Evet.

Gazzelilerin, hamas’ın, Kassam Mücahidlerinin, mahzun bakışlı çocukların, yetimlerin, öksüzlerin, kadınların, biçarelerin sözü sadece Rabbulaleminden yardım ve sabır dilemedir.

Gazze yalnızlığı terk edilmiş, Siyonist haçlı soykırımcılarının vahşeti, katliamı, açlık ve susuzluğa yönelik ablukaları devam ediyor.

Bu defa başarılacak mı?

Gazzelilerin yardımına koşmak, sesleri olmak, acılarını bir nebze hafifletmek için Küresel Kararlılık Filosu yola çıkacakmış?

“İşgalci İsrail’in Gazze’ye yönelik 18 yıldır uyguladığı kuşatmayı denizden kırmak için

girişimlerini sürdüren Özgürlük Filosu Koalisyonu (Freedom Flotilla) bu kez birden fazla gemiyle Gazze’ye gidecek. 44 ülkeden aktivist, Gazze için yola çıkacak en büyük sivil yardım filosu olan “Küresel Kararlılık Filosu” ile ağustos ayının sonunda Akdeniz’deki farklı limanlardan yola çıkmaya hazırlanıyor. Filo, Freedom Flotilla’nın Global March to Gaza, Maghreb Sumud Flotilla ve Sumud Nusantara gibi inisiyatiflerin yer aldığı dört farklı grubun koordinasyonuyla kuruldu. Organize edilen filonun katılımcıları arasında doktorlar, gazeteciler, hukukçular ve insan hakları savunucuları yer alıyor. Küresel Kararlılık Türkiye Delegasyonu Koordinatörü Dr. Hüseyin Durmaz yaptığı basın açıklamasında “Bu filo adaletin filosu, insanlığın vicdanı ve özgürlüğün sesi olmayı hedeflemektedir. Türkiye Delegasyonu olarak filo hazırlıklarının tamamlanmasında, katılımcı ve destek ağlarının hazırlanmasında aktif rol oynuyoruz” dedi. Durmaz, filonun Avrupa, Asya, Latin Amerika ve Arap coğrafyasından kırktan fazla ülkenin birleşmesiyle oluştuğunun altını çizdi. https://www.yenisafak.com/dunya/gazzeye-en-buyuk-filo-hazirlaniyor-4736742

İnşallah bu filo Gazze’ye ulaşır, kuşatmayı ve soykırımı bitirir, uyuyan, sessiz kalan, soykırımı seyredenleri uyandırır, insanlıklarını hatırlatır.

Kararlılık filosunu ordularla desteklemek her insan olan liderin görevidir.

Unutulmamalıdır ki GAZZE ve GAZZELİLER biterse insanlık biter, ahlak iflas eder, vatan elden gider.

Küresel Kararlılık Filosu bir vicdan filosudur.

Tekneler vicdan ve merhamet yüklüdür inşallah.

Kuşatmayı yarmak için yapılacak her girişimi insan olan herkesin desteklemesi farzdır, şarttır, ahlakî ve insani duruştur.

Selam ve Sabırla…14.08.2025

 

Sayın Başkan: Maaş mı? “Mâ Aş” mı?

Sayın Başkan: Maaş mı? “Mâ Aş” mı?

Veysi ERKEN Dr.

Bu yazı size ulaşır mı?

Bilemem.

Bildiğim bir şey vardır.

Bürokratlarınız ve sizin adınıza karar vericiler halkla aranızı bozmak ve açmak için gayret ettikleridir.

Bilhassa sizi yıllardır destekleyen düşük sabit gelirliler delirmek üzeredir.

Ücret politikasını belirleyen bakanlıklar ve bürokratlar özellikle az gelirlilerin sizi desteklememeleri için her türlü çabayı harcıyorlar, bir de sendika ağaları bunlara teşne oluyor.

Emekliler seyyanen artıştan mahrum bırakılarak küstürülmüş, yaşayamaz hale düşürülmüştür.

Son görüşmede de teklif edilen artış ölümcül bir darbe niteliğindedir.

Esas ölümcül darbelerden biri YÜZDELİK artış teklifidir.

YÜZDELİK teklif ücret makasını daha fazla açmakta ve düşük gelirlileri mezara yaklaştırmaktadır.

Yüzlerce defa misal verdim.

20000 lira maaş alan birinin maaşında yüzde on artış yapıldığında maaşı 22000 liraya 200000 bin lira maaş alanın maaşında 20000 lira artış yapılmış olmaktadır.

Bu yolla ücret makası daha fazla açılmakta ve az gelirliler mezara bir adım daha fazla itilmektedir.

Artık dış politikadaki güzel gelişmeler, yatırımlar, ihracat artışı, yollar, köprüler, hastaneler vs. az gelirliği ilgilendirmiyor.

Çünkü geçim derdine düşürülmüş ve duygusal olarak sizden, icraatlarınızda koparılmıştır.

Bu durum Türkiye’yi felakete sürüklemekte, nüfusu yok etmektedir.

Gidiş hayra yönelik değildir ve bu duruma müdahale ederek sizi halktan koparanların oyununa son veriniz.

Bu oyuna son verilmezse yıkım mukadder görünüyor.

Duygusal kopuş onulmaz yaralar alıyor ve bu gidişle hırsızlar çetesi iş başına getirilebilir görünüyor.

Bilindiği üzere yönetimde yozlaşmaya sebep olan faktörlerden birisi gelirler ve ücretlerle ilgili dengesizliktir.

Tekraren ifade edeyim.

Memurların ve emeklilerin ücretleri bir başka deyişle maaşları ve gelirleri tek taraflı belirlenmektedir.

Mevcut oyunla maaş ve gelirler arasındaki uçurum gittikçe arttırılmakta ve makas açılmaktadır. Özellikle düzenleme yapma ve karar verici durumunda olan bürokrat ve vekillerin tutum ve iratları toplumdaki memnuniyetsizliği ve adaletsizliği arttırmaktadır. Maalesef sendikacılar ve meslek örgütlerinin yöneticileri de bu duruma teşne olmakta ve sessiz kalmaktadır. Bu durum toplumsal çöküşe sebep olacak hal almıştır.

Daha önce bu gerçek defalarca dile getirilmiştir. Misali tekrar yazayım.

MESAM Başkanı Recep ERGÜL bu hakikati şöyle dillendirmiştir.

“Recep Ergül, emekliye yüze 25 zam yapılırken tüm milletvekillerinin onayı ile parlamentoda görevde olan ve emekli milletvekillerinin aylığına yüksek zam yapıldığını belirterek “Böyle bir haksız uygulama dünyanın hiçbir yerinde yoktur” dedi. MESAM Genel Başkanı Recep Ergül şöyle dedi: 
HARAM OLSUN 
Milletvekili maaşı 73 bin lira,
Emekli milletvekili olup hâlâ milletvekilli olanların maaşı 125 bin lira, 
Emekli milletvekili maaşı 50 bin lira ama şu an bütün partilerin uzlaşmasıyla 70 bin lira olacak
Emekli milletvekiline her şey bedava.
Avrupa'nın veya ABD’nin en iyi hastanelerinde de tedavi olsa, tüm masraflarını devlet ödüyor. 
Bunu hangi vicdan kabul eder? 
Daha doğrusu toplum vicdanı nasıl kabul ediyor? 
Yahu milletvekilliği meslek mi? 
Dünyanın neresinde böyle ayrıcalıklı bir sınıf var? 
On binlerce emekli milletvekili var ve hazine bunlara çalışıyor!
Bunun bir kriteri, bir kıstası yok mu? 
Tesadüfen milletvekili ( pardon lider vekili ) olan, parti liderleri ne derse onu yapan, millet ile uzaktan yakından ilgisi olmayan yeteneksiz, liyakatsiz, kifayetsiz birisi ömür boyu bu milletin sırtında büyük bir yük olarak yerini alıyor. 
Kıyamet kopacaksa bundan kopmalı. 
İsterlerse assınlar, umurumda bile değil. 
Ben kendi adıma hakkımı helal etmiyor ve bağıra bağıra HARAM OLSUN diyorum.” https://www.habersarikamis.com/mesam-genel-baskani-recep-ergul-fakir-milletvekili-ayliklarini-kaleme-aldi/7299/

Hatalar

Hatalar bir birini kovalar misali

Bu dönemdeki hatalar saymakla bitmez.

Vatandaş, düşük gelirli ve emekli bizar oldu.

Anlaşılmaz bir tavırla geniş kitleler mağdur edilmekte ve başkandan koparılmakta.

Mağrurlar, bürokratlar, sendika ağaları kıs kıs gülmekte.

Mağrur olanların sonu bellidir.

Umarım ki, Sayın cumhurbaşkanı kendini yanıltanları fark eder.

Zorbaların oyununa düşmez. Halk adamı olmaya devam eder. Tıpkı kendi ifadesiyle “çıraklık dönemi”nde olduğu gibi.

Bu devran böyle gitmez.

Üç artı üçlerle hayat sürmez.

Adam gibi geçimin yolu adam gibi iaşe ve ibate için maaştır. Cumhurbaşkanına “İsar”ı hatırlatırım. Hani empati diyorlar ya.

Biraz İsar, biraz empati.

Maaş yoksa “Mâ aş” vardır.

“Mâ aş”ı Sayın cumhurbaşkanı iyi bilir.

Birde dostlar bilsin istedim.

“Mâ aş” yaşamadı demektir.

Onun için ücretleri, yüzdelikleri belirleyenler “Mâ aş”lıları pek sever.

Vatandaş, düşük gelirli emekli ve memur “mâ aş”lı olmak istemiyor.

Maaşlı olmak istiyor.

İaşe ve ibate sahibi olmak istiyor.

Sayın Başkan bilirsiniz ki, hatadan ve kusurdan vazgeçmek bir fazilettir. İslami ve insani bir davranıştır.

Geliniz birliğimizi ve dirliğimizi güçlendirecek adımları atalım.

Bir avuç insanın yanıltmalarını boşa çıkaralım.

Kanunla insanları “mâ aş”lı yapabilirsiniz.

Ama bu hukuk değildir.

Hulasa-i kelâm.

Zulümle âbâd olunmaz. Zulümle âbâd olmak isteyenin sonu berbattır.

Selam ve Sabırla…14.08.2025

13 Ağustos 2025 Çarşamba

O Ağır Değil, Ağır mı, İnanan İçin Değil

“O Ağır Değil”, Ağır mı, İnanan İçin Değil

Veysi ERKEN Dr.

İnanan, insan olan için mazlumlar, Gazzeliler, Uygurlar, Arakanlılar, Afrikalılar ağır değil, yük değil. Onlar bizim kardeşlerimiz, yetimlerimiz, mazlumlarımız.

Tarafıma gelen bir hadiseyi paylaşayım.

Belki ibret alır ve mazlumları yük ve ağır görmeyiz.

Dertlerini dert edinir, yaralarına merhem olmaya çalışırız.

Japonya’da, savaş sırasında gerçekleşmiş bir hadise.

“Küçük çocuk, sırtında ölen kardeşinin cesedini taşıyordu. Ona uygun bir fırsat çıktığında kardeşini gömmeyi düşünüyordu.

Bir asker bunu fark etti ve ona, daha rahat koşabilmesi için cesedi yere bırakmasını söyledi.

Küçük çocuk ona şu cevabı verdi:

“Ağır değil. O benim kardeşim!”

Asker bunu duyunca gözyaşlarına boğuldu…

O günden bu yana bu görüntü Japonya’da bir birlik sembolü haline geldi.

Bırakalım bu hikâye, günlük hayatımıza ilham versin:

“Ağır değil.”

Çünkü o benim kardeşim.

Eğer düşerse, onu kaldır.

Yorulursa, onu taşı.

Hata yaparsa, onu affet ve sapmalarını düzeltmeye, sabretmeye çalış…

Ve eğer dünya ona sırtını dönerse, sen onu sırtına al ve taşımaya devam et.

Çünkü ağır değil.

O senin kardeşin.

O senin kardeşin.”

Sahi Gazzeli, Doğu Türkistanlı, Afrikalı, Arakanlı çocukları, mazlumları, esirleri kardeşimiz olarak görebiliyor muyuz?

Sırtımızda taşımaya çalışıyor muyuz?

Yaralarını sarmaya çalışıyor muyuz?

Masum bakışlarını yüreğimizde hissedebiliyor muyuz?

Ve.

 O, onlar ağır değil diyebiliyor muyuz?

İnsan kalabiliyor, merhameti kuşanabiliyor muyuz?

Selam ve Sabırla… 13.08.2025

 

Teknofest Gençliği mi Dans/ Tepinme Gençliği mi?

Teknofest Gençliği mi Dans/ Tepinme Gençliği mi?

Veysi ERKEN Dr.

Türkiye’de iki cari zihniyet vardır.

Biri jön Türk/ittihatçı diğeri öze dönüş çabasında olan zihniyet.

Jöntürk/ittihatçı zihniyetin mirasçısı ve davamı CHP zihniyeti diye bilinir ve millete zararından başka bir işe yaramaz.

Bu zihniyet milli, İslami olabilecek her şeye karşıdır.

Dans/tepinen gençliğin yetiştirilmesini ister. Belediyeleri bunun için tepinme festivalleri düzenler, ihaları, sihaları üretecek, yol, hastane, baraj yapabilecek gençliğin yetişmesini, yetiştirilmesini istemez, ülkeyi İngilizlere, Siyonistlere şikâyet etmekten geri durmaz.

Öze dönüş çabasında olan zihniyetin derdi başkadır.

Vatanını, milletini seven, İslam’ı yaşamaya çalışan, teknofetlerde eserlerini sergileyebilen genç yetiştirmek ister.

Maalesef tepinen/kendinden geçen/danstan başka bir şeye kafası çalışmayan gençliği yetiştirmek isteyen CHP zihniyeti hâlâ ülkede baskındır.

Öze dönüş çabasında olan zihniyetin elemanlarının ekseriyeti cesaretli değil, korkaktır.

İlkeli ve ülkülü olanları azdır.

Tepinmeci zihniyetin mensupları ne der diye endişesindedir.

İnançlı, imanlı ve cesur olanlar CHP zihniyetini ayakları altına alarak yol açar, yol bulur ve yoldaki takozları kaldırır. Bunların sayıları azdır.

Selçuk Bayraktar ve benzerleri az olmakla birlikte CHP zihniyetini ezerek yollarına devam ederler.

Bugün teknofest gençliğini yetiştirme çabasında olanlar resmi eğitim kurumları dışında mesafe kat etmiştir.

Maalesef resmi eğitim kurumlarında korkaklar yüzünden istenilen evsafta genç yetiştirilememekte CHP’in dansçı/tepinmeci gençliği yetiştirilmektedir.

Geç kalınmakla birlikte CHP’nin dansçı/tepinmeci genç yetiştirme zihniyeti akamete uğratılmalı ve mekteplerimiz asli görevlerini yapar hale getirilmeli, ahlaklı teknofest gençliği yetiştirilmelidir.           

Kısa sürede teknofest gençliği yetiştirme anlayışına geçilirse yeni alanlar açılır ve Türkiye ile beraber dünya kazanır.

Şu bir gerçek ki, dünyada söz sahibi ve lider olmak istiyorsanız Teknolojiniz size ait olmalıdır. Bunun yolu, yordamı ahlaklı teknofest gençliği yetiştirmekten geçer.

Okullarımız Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Şakir Zümre, Nuri Killigil ve diğerlerinin izinde olan Selçuk Bayraktar’ları teknofest gençliğini yetiştirmelidir.

Hâsılı kelam CHP’nin dansçı/tepinmeci zihniyetinden bu ülkeye hayır gelmez.

Verdiği zarar sayılamayacak kadar çoktur.

Selam ve Sabırla…13.08.2025

İki Yanlış Bir Doğru Olmaz: Forma ve Yüzdelik Artış Teklifi

İki Yanlış Bir Doğru Olmaz: Forma ve Yüzdelik Artış Teklifi

Veysi ERKEN Dr.

Halkı küstürmenin en kestirme yolu yanlışlarda ısrar etmektir.

Maalesef yanlışlarda ısrar edilmekte ve siyasi iktidar ile halkın arasının açılmasına zemin hazırlanmaktadır.

Yanlışta ısrar ile ilgili iki konudan bahsedeyim.

Biri ilk ve orta öğretim kurumlarında “FORMA, ÖNLÜK” konusu diğeri “ücretlinin gelir artışında YÜZDELİK meselesi.

Maalesef bu iki konuyu ısrarla gündemde tutanlar iktidar ile halkın arasını açmaya çalışanlardır.

Daha önce üniversitelerde öğrenci kaydının silinmesini engelleyen bir düzenleme yapılmış ve gençliğin halet-i ruhiyesinin düzelmesine katkı sağlanmış idi.

Gençleri sevmeyenler, gençlerin bilgi ve beceri edinme hakkını engellemek isteyenler devreye girmiş ve bu düzenleme iptal edilerek ülkeye zarar verilmiş, gençlerin bilgi edinme ve beceri geliştirme hakları gasp edilmiş idi.

Aynı oyun FORMA ve ÖNLÜK konusunda tekrar edilmektedir.

Bilindiği üzere FORMA ve ÖNLÜK despotik zihniyetlerin eseridir.

En katı şekli Çin’de uygulanmaktadır.

Maalesef insan onuruna uygun olmayan, terbiyeye hiçbir katkı sağlamayan aksine zararı olan bu uygulamaya tekrar dönülmek istenmektedir. Bu şekilde veliye külfet ve öğrencinin formatlanması sonucunu ortaya konulmak istenmektedir.

Bu konuda Başkan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN yanıltılmaktadır.

Umarım ki kendisine ulaşılır ve yol yakınken hatadan dönülür.

Diğer konu YÜZ DELİK açan yüzdelik maaş artış teklifleridir.

Sefaleti arttırmaktan başka bir işe yaramayan en düşük ve en yüksek gelir grupları arasındaki gelir makasını açmaktan başka bir işe yaramayan YÜZDELİK tekliler toplumsal barışı yok edecek seviyeye ulaşmıştır.

Bilhassa bu oyunda sendikalar yerlerini almakta ve huzursuzluğun artmasına katkı sağlamaktadır.

Sendikalar düşük gelirli memur ve memur emeklisini gerçek anlamda düşünse ve haklarını teslim etme çabasında olsa “toplu görüşme”lere katılmaması, teklifleri reddetmesi gerekir.

Tabii ki sendika ağalarının böyle bir tavır sergileyeceklerini zannetmiyorum. Onlar saltanatlarının devamından yana tavır sergileyeceklerdir.

Hâsılı kelam.

Sayın Başkan.

Önlük, forma ve maaş artışlarındaki yüzdelik teklifleri toplumsal barışı zedeleyen tekliflerdir ve sizin adınıza icraatta bulunanlar ülkeye zarar vermektedir.

Umarım ki bunlara müdahale eder ve hatadan dönülmesine vesile olursunuz.

Müslüman mümin bir şahsiyet olarak vazifemi yapmaya çalışıyorum.

Selam ve Sabırla… 13.08.2025

12 Ağustos 2025 Salı

Fetöitler Cinslerine Çekmiştir

Fetöitler Cinslerine Çekmiştir

Veysi ERKEN Dr.

“Katrandan Olmaz Şeker, Olsa Da Cinsine Çeker” diye meşhur bir atasözümüz vardır. Fetöitler CİA, Mossad aparatı katrandırlar ve onlardan şeker olmaz. İşleri güçleri fitne, fesat, münafıklık ve Siyonistlere hizmettir.

“Otu çek, köküne bak sözü bunların tıynetini izaha yeterlidir. Kökleri, düşünceleri ve eylemleri ülke ve topyekûn İslam’a, insanlığa zarar vermeye yöneliktir. Asılları, sütleri, kökleri bozuk olduğundan nesilleri de bozuktur.

Onun için daim olarak azıyorlar. “Asil azmaz bal kokmaz kokarsa yağ kokar nesli ayrandır" sözü bunları açıklar

Bu tipleri merhum Abdurrahim Karakoç ağabeyimiz şöyle tasvir etmişti.

“İlim adamıyım der, araştır mason çıkar

Dört makale yazmışsa dördü de fason çıkar

Hele bir araştır bak aslını-astarını

 Büyük dedesi Yorgi, babası Mişon çıkar.”

Evet.

Yorgilerin, Mişonların, Kirkorların torunları fetöitler Müslüman-Türk adlarını edinerek fitne kazanını kaynatmaya, fesat tohumlarını ekmeye, münafıkları çoğaltmaya çalışıyorlar.

Fetöitler algı operasyonları ile Siyonistlere hizmet etmeye devam ediyorlar. Tedbir alınmazsa toplumun ifsadı engellenemez.

Bir zamanlar Arap düşmanlığı adı altında İslam düşmanı olan bu kriptoları, torunları olan fetöitleri Merhum Erol Güngör hocamız deşifre etmişti.

Ahmakların ve hainlerin İslam düşmanlığı yeni değildir. Merhum Erol hocamız Coğrafyamızda ekilen İSLAM düşmanlığını şöyle izah etmişti. Değişen bir şey yok. Güngör: “Bu arada Türkiye ile öbür Ortadoğu memleketleri arasındaki kültürel temasların kurulması ve artırılması şarttır. Unutmayalım ki, Batılı devletlerin Birinci Dünya Harbinden sonra Ortadoğu’ya ekmiş oldukları nifâk tohumları bize de çok tesir etmiştir.

Arap denince, yeni Türk nesillerinin aklına daima Türk ordularını arkadan vuran İngiliz maşası bedevî kabileleri gelir; Araplar da Türk deyince en çok İttihatçı Cemal Paşa’nın Suriye’de yaptıklarını hatırlarlar.

Her iki tasavvur da yanlıştır, iki tarafı birbirine düşman etmek için İngilizler tarafından uydurulmuştur. Arapların bu yanlış tasavvurdan kurtulmalarını istiyorsak, biz de memleketimizdeki Batı kuklası münevverlerin sistemli bir şekilde yerleştirmeye çalıştığı Arap düşmanlığının bütün izlerini silmeliyiz.

Unutmayalım ki, Arap düşmanlığı propagandasının temelinde İslâm düşmanlığı vardır; İslâm dünyasının yan yana yaşayan iki büyük kitlesini birbirine düşman etmek, böylece her birini tek tek Batılılara esir etmek gayreti vardır. Ortadoğu devletleri arasında ilim, kültür ve sanat münasebetleri dost ile düşmanı ayırt etmekte hepimize yardımcı olacaktır. Bu sahada da Türkiye’nin inisiyatif kullanması sağlam bir dış politikanın gereği sayılmalıdır.

Avrupa Ortak Pazarının kuyruğu mu, yoksa Ortadoğu’nun başı mı olacağız? Bize düşman olan ve düşman kalacak olan bir medeniyetin çöpçülük hizmetini mi, yoksa kendi medeniyetimizin öncülüğünü mü yapacağız? Türk münevveri bu konuda derhal bir karar vermelidir.” Türk Kültürü ve Milliyetçilik Ötüken Yayınları, s.272, İstanbul-1975”

Evet.

Merhum Erol Güngör hocanın ifadesiyle Batının/Batılın, Siyonist haçlı zihniyetinin çöpçüleri, uşakları, köleleri olan Moizlerin torunları, fetöitler, sabetayistler, pakraduniler, İstavriler zihnimize fitneyi, fesadı, münafıklığı hâkim kılarak “İslam Düşmanlığı”nı, ülke düşmanlığını yerleştiriyorlar, yerleştirmeye çalışıyorlar.

Hâsılı kelam.

Kendilerini Türk diye yutturmaya çalışan İSLAM düşmanları fetöitlerin tuzağına, fitne ve fesat çukuruna düşmeyelim. Aksi takdirde güçten düşer, yok oluruz. Ayetlerde “Ey iman edenler! Bir düşman birliği ile çatıştığınız vakit sebat ediniz ve Allah’ı çokça anınız ki zafer sizin olsun. Allah ve resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra zayıflarsınız, gücünüz ortadan kalkar ve zaferi elden kaçırırsınız. Sabredin, kuşkusuz Allah sabredenlerle beraberdir. Enfâl, 45-46”

Selam ve Sabırla… 12.08.2025

 

Birlikte Rahmet Ayrılıkta Azab Vardır

Birlikte Rahmet Ayrılıkta Azab Vardır

Veysi ERKEN Dr.

“Birlikte rahmet, tefrikada azab vardır”  ifadesi asla unutulmamalı ve insanlık bunun gereğini yapmalıdır ki, Siyonistlerin ektikleri bölücülük tohumları yeşermesin, yeşerenler kurusun.

Birliğimiz ve felahımız mümkün mü?

Elbette mümkündür.

Felahımız “Allah’a dayanmak, Sa’ye sarılmak ve Hikmet’e ram olmak” ve “tevhid” akidesinin gereğini yapmakla mümkündür.

Felahımız, kurtuluşumuz, azadlığımız Siyonist haçlı zihniyetinin maşaları ve taşeronları marifetiyle oluşturdukları “tefrikacılık” zemini kurutmak ve “tevhid” anlayışını hâkim kılmakla mümkündür.

Kısaca yürekler “şahadet”te “tevhid”leştiğinde ve birleştiğinde “felah” başlamış olacak inşallah.

Şahadet demek  “Eşhedu En’la İlahe İllallah ve Eşhedu En’ne Muhammedun Abduhu ve Resuluhu” demektir. Bu ilkedeki, paydadaki birlik kurtuluşu ve özgürlüğü sağlar.

Merhum Akif;

“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” diyerek bize tevhidin yolunu göstermektedir.

Tevhid’e çağrımızı Merhum Abdurrahim Karakoç’un mısralarıyla tekrarlayalım ve Siyonist haçlı zihniyetinin ayrıştırıcı politikalarını tarihin çöplüğüne atalım.

“BİRLEŞİN EY!..  YOLLARI KUR'AN DA BİRLEŞENLER.

BİRLEŞİN, İTİKATTA, İMANDA BİRLEŞENLER.

AYRILIK YAKIŞMIYOR, BÖLÜNMEK GÜNAH SİZE.

BİRLEŞİN EY!.. SECDE-İ RAHMAN'DA BİRLEŞENLER...”

Gönülleri, yürekleri secde-i Rahmanda birleşenler parçalanıp ayrılığa düşmezler. İyi olanlar, insan kalanlar ve inananlar Kur’an’a sarılırlar, ahkâmına uyarlar ve yaşamaya çalışarak tefrikaya düşmezler.

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur`ân’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. Al-i İmran-103”

Bilirler ki tefrikada azap vardır, şeytana uyma, kurda yem olmak vardır. “Şeytan, insanın kurdudur. Tıpkı sürüden ayrılan koyunu kapan kurt gibi. Sakın gruplara bölünmeyin. Cemaatten, toplumdan ve mescitlerden ayrılmayın!” buyurmuşlardır. (Ahmed, II, 400; V, 335; Hâkim, I, 73/59)

Tevhid/ birlik ehli müşriklerle topyekûn savaşırlar “Müşrikler sizinle topyekûn savaştıkları gibi siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah buyruklarına karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. Tevbe-36

Ve aşırılığa gitmezler. “Size karşı savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez. Bakara-190”

Gazze’nin, Gazzelilerin ve bütün mazlumların halası, azaldığı ve felahı için şimdi ve her zaman birlik/ tevhid zamanı.

Tefrikayı ortadan kaldırma zamanıdır.

Selam ve Sabırla… 12.08.2025

11 Ağustos 2025 Pazartesi

Gazze’nin İmhası İçin İsrail Plan Yaparken

Gazze’nin İmhası İçin İsrail Plan Yaparken

Veysi Erken Dr.

Siyonistlerin, kışlaları olan İsrail’in Gazze’yi tamamen imha ve Gazzelileri yok etme planlarını her gün yapar ve icra ederken insan olan, Müslüman kabul edilen ve lider olduğunu iddia edenlerin İsrail’i tasfiyesi için plan yapmamaları, harekete geçmemeleri, sessiz kalmaları haramdır, büyük bir vebaldir, insani vasıflarını kaybetmeleridir.

Her insan olanın temel görevi İsrail’in tasfiye etmesi ile ilgilidir, ilgili olmakladır.

Daha fazla yazmaya gerek yok.

Selam ve Sabırla…11.08.2025

Din-i İslam’ın Devamlılığı

Din-i İslam’ın Devamlılığı

Veysi ERKEN Dr.

“Din-i İslam’ın devamlılığı emr-i bilmaruf ve nehyi anil münker’e, inkırazı terkiyledir” tespitinde bulunmuş merhum Ahıskalı Ali Hayda Efendi.

Bu tespit ayetlerle sabittir.

Müslümanlar iyiliği yaşayıp kötülükleri engellemeye çalışmazlarsa yıkılıp yok olmaları mukadderdir.

Bugün Türkiye’de yaşanılan durum budur.

Her taraf kötülükler, ahlaksızlıklar, fuhuş, tecavüz, cinayetler artmış vaziyette ve millet yok olmaktadır.

Bunun sebebi “emr-i bil maruf ve nehyi anil munker” vazifesinin terkidir.

Toplumun devamı için Allah “Ey mü’minler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan seçkin bir topluluk bulunsun. İşte onlar, doğru ve kalıcı yatırım yapıp kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Âl-i İmran-104” buyurur ve emr-i bil maruf vazifesini ifa eden topluluğu “Ey mü’minler! Siz, insanların iyiliği için yeryüzüne çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Çünkü siz usûlünce iyilikleri ve güzellikleri emredip yayar; kötülük ve çirkinlikleri yasaklayıp önüne geçmeye çalışırsınız. Bunu da zâten Allah’a inandığınızdan dolayı, onun bir gereği olarak yaparsınız. Ehl-i kitap da iman etseydi, elbette kendileri için hayırlı olurdu. Gerçi içlerinde inananlar da var, fakat onların çoğu dinden çıkmış fâsıklardır. Âl-i İmrân-110” tavsif eder.

Toplumun devamlılığı için her ferdin “emri bil maruf” görevini ifa etmesi gerekir. Hz. Muhammed sav bir kötülüğü gördüğünüzde elinizle, gücünüz yetmiyorsa, dilinizle ona da gücünüz yetmiyorsa buğz ederek engellemeye çalışınız diye buyuruken günümüzde özgürlük maskesi adı altında iyi insanların kötülükleri engelleme vazifesi akamete uğratılmış durumdadır.

Toplumun iyiliği ve devamlılığı için ayette “Onlar Allah’a ve âhiret gününe inanır, iyiliği teşvik edip kötülükten sakındırır ve hayır işlerde birbirleriyle yarışırlar. İşte bunlar, sâlih kullardandır. Âl-i İmrân-114” biçiminde tebliğ görevinin ifa edilmesi gereği vurgulanır.

Vazifesini ihmal edenler, birbirlerini kötülüklerden engellemeyenler için “Onlar, yapmakta oldukları kötülüklerden birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yaptıkları işler, gerçekten ne kadar kötü idi. Mâide-79” buyrulur.

Birler Hz. Muhammed’in sav yolunun yolcusu ve yönteminin uygulayıcısı olmaya ve İslam’ın daim olarak yaşanmasına devam edeceğiz inşallah. Ayette yöntem “Rasûlüm! Sen yine de af yolunu tut, iyiliği emret ve câhiller­den yüz çevir. A’raf-199” olarak açıklanır.

Evet.

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostu ve yardımcısıdırlar. İyiliği emir ve tavsiye eder, kötülüklerin önünü almaya çalışırlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederler. İşte onlar, kendilerine Allah’ın merhametle muâmele edeceği seçkin kimselerdir. Şüphesiz ki Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. Tevbe-77” ayeti mucibince yaşayıp her şeye rağmen “emri bil maruf ve nehyi anil munker” vazifesini ifa etmeye devam edeceğiz biiznillah.

Biliyoruz ki, “Din-i İslam’ın devamlılığı emr-i bilmaruf ve nehyi anil münker’e, inkirazı terkiyledir”

Selam ve Sabırla…11.08.2025