13 Ağustos 2025 Çarşamba

O Ağır Değil, Ağır mı, İnanan İçin Değil

“O Ağır Değil”, Ağır mı, İnanan İçin Değil

Veysi ERKEN Dr.

İnanan, insan olan için mazlumlar, Gazzeliler, Uygurlar, Arakanlılar, Afrikalılar ağır değil, yük değil. Onlar bizim kardeşlerimiz, yetimlerimiz, mazlumlarımız.

Tarafıma gelen bir hadiseyi paylaşayım.

Belki ibret alır ve mazlumları yük ve ağır görmeyiz.

Dertlerini dert edinir, yaralarına merhem olmaya çalışırız.

Japonya’da, savaş sırasında gerçekleşmiş bir hadise.

“Küçük çocuk, sırtında ölen kardeşinin cesedini taşıyordu. Ona uygun bir fırsat çıktığında kardeşini gömmeyi düşünüyordu.

Bir asker bunu fark etti ve ona, daha rahat koşabilmesi için cesedi yere bırakmasını söyledi.

Küçük çocuk ona şu cevabı verdi:

“Ağır değil. O benim kardeşim!”

Asker bunu duyunca gözyaşlarına boğuldu…

O günden bu yana bu görüntü Japonya’da bir birlik sembolü haline geldi.

Bırakalım bu hikâye, günlük hayatımıza ilham versin:

“Ağır değil.”

Çünkü o benim kardeşim.

Eğer düşerse, onu kaldır.

Yorulursa, onu taşı.

Hata yaparsa, onu affet ve sapmalarını düzeltmeye, sabretmeye çalış…

Ve eğer dünya ona sırtını dönerse, sen onu sırtına al ve taşımaya devam et.

Çünkü ağır değil.

O senin kardeşin.

O senin kardeşin.”

Sahi Gazzeli, Doğu Türkistanlı, Afrikalı, Arakanlı çocukları, mazlumları, esirleri kardeşimiz olarak görebiliyor muyuz?

Sırtımızda taşımaya çalışıyor muyuz?

Yaralarını sarmaya çalışıyor muyuz?

Masum bakışlarını yüreğimizde hissedebiliyor muyuz?

Ve.

 O, onlar ağır değil diyebiliyor muyuz?

İnsan kalabiliyor, merhameti kuşanabiliyor muyuz?

Selam ve Sabırla… 13.08.2025

 

Teknofest Gençliği mi Dans/ Tepinme Gençliği mi?

Teknofest Gençliği mi Dans/ Tepinme Gençliği mi?

Veysi ERKEN Dr.

Türkiye’de iki cari zihniyet vardır.

Biri jön Türk/ittihatçı diğeri öze dönüş çabasında olan zihniyet.

Jöntürk/ittihatçı zihniyetin mirasçısı ve davamı CHP zihniyeti diye bilinir ve millete zararından başka bir işe yaramaz.

Bu zihniyet milli, İslami olabilecek her şeye karşıdır.

Dans/tepinen gençliğin yetiştirilmesini ister. Belediyeleri bunun için tepinme festivalleri düzenler, ihaları, sihaları üretecek, yol, hastane, baraj yapabilecek gençliğin yetişmesini, yetiştirilmesini istemez, ülkeyi İngilizlere, Siyonistlere şikâyet etmekten geri durmaz.

Öze dönüş çabasında olan zihniyetin derdi başkadır.

Vatanını, milletini seven, İslam’ı yaşamaya çalışan, teknofetlerde eserlerini sergileyebilen genç yetiştirmek ister.

Maalesef tepinen/kendinden geçen/danstan başka bir şeye kafası çalışmayan gençliği yetiştirmek isteyen CHP zihniyeti hâlâ ülkede baskındır.

Öze dönüş çabasında olan zihniyetin elemanlarının ekseriyeti cesaretli değil, korkaktır.

İlkeli ve ülkülü olanları azdır.

Tepinmeci zihniyetin mensupları ne der diye endişesindedir.

İnançlı, imanlı ve cesur olanlar CHP zihniyetini ayakları altına alarak yol açar, yol bulur ve yoldaki takozları kaldırır. Bunların sayıları azdır.

Selçuk Bayraktar ve benzerleri az olmakla birlikte CHP zihniyetini ezerek yollarına devam ederler.

Bugün teknofest gençliğini yetiştirme çabasında olanlar resmi eğitim kurumları dışında mesafe kat etmiştir.

Maalesef resmi eğitim kurumlarında korkaklar yüzünden istenilen evsafta genç yetiştirilememekte CHP’in dansçı/tepinmeci gençliği yetiştirilmektedir.

Geç kalınmakla birlikte CHP’nin dansçı/tepinmeci genç yetiştirme zihniyeti akamete uğratılmalı ve mekteplerimiz asli görevlerini yapar hale getirilmeli, ahlaklı teknofest gençliği yetiştirilmelidir.           

Kısa sürede teknofest gençliği yetiştirme anlayışına geçilirse yeni alanlar açılır ve Türkiye ile beraber dünya kazanır.

Şu bir gerçek ki, dünyada söz sahibi ve lider olmak istiyorsanız Teknolojiniz size ait olmalıdır. Bunun yolu, yordamı ahlaklı teknofest gençliği yetiştirmekten geçer.

Okullarımız Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Şakir Zümre, Nuri Killigil ve diğerlerinin izinde olan Selçuk Bayraktar’ları teknofest gençliğini yetiştirmelidir.

Hâsılı kelam CHP’nin dansçı/tepinmeci zihniyetinden bu ülkeye hayır gelmez.

Verdiği zarar sayılamayacak kadar çoktur.

Selam ve Sabırla…13.08.2025

İki Yanlış Bir Doğru Olmaz: Forma ve Yüzdelik Artış Teklifi

İki Yanlış Bir Doğru Olmaz: Forma ve Yüzdelik Artış Teklifi

Veysi ERKEN Dr.

Halkı küstürmenin en kestirme yolu yanlışlarda ısrar etmektir.

Maalesef yanlışlarda ısrar edilmekte ve siyasi iktidar ile halkın arasının açılmasına zemin hazırlanmaktadır.

Yanlışta ısrar ile ilgili iki konudan bahsedeyim.

Biri ilk ve orta öğretim kurumlarında “FORMA, ÖNLÜK” konusu diğeri “ücretlinin gelir artışında YÜZDELİK meselesi.

Maalesef bu iki konuyu ısrarla gündemde tutanlar iktidar ile halkın arasını açmaya çalışanlardır.

Daha önce üniversitelerde öğrenci kaydının silinmesini engelleyen bir düzenleme yapılmış ve gençliğin halet-i ruhiyesinin düzelmesine katkı sağlanmış idi.

Gençleri sevmeyenler, gençlerin bilgi ve beceri edinme hakkını engellemek isteyenler devreye girmiş ve bu düzenleme iptal edilerek ülkeye zarar verilmiş, gençlerin bilgi edinme ve beceri geliştirme hakları gasp edilmiş idi.

Aynı oyun FORMA ve ÖNLÜK konusunda tekrar edilmektedir.

Bilindiği üzere FORMA ve ÖNLÜK despotik zihniyetlerin eseridir.

En katı şekli Çin’de uygulanmaktadır.

Maalesef insan onuruna uygun olmayan, terbiyeye hiçbir katkı sağlamayan aksine zararı olan bu uygulamaya tekrar dönülmek istenmektedir. Bu şekilde veliye külfet ve öğrencinin formatlanması sonucunu ortaya konulmak istenmektedir.

Bu konuda Başkan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN yanıltılmaktadır.

Umarım ki kendisine ulaşılır ve yol yakınken hatadan dönülür.

Diğer konu YÜZ DELİK açan yüzdelik maaş artış teklifleridir.

Sefaleti arttırmaktan başka bir işe yaramayan en düşük ve en yüksek gelir grupları arasındaki gelir makasını açmaktan başka bir işe yaramayan YÜZDELİK tekliler toplumsal barışı yok edecek seviyeye ulaşmıştır.

Bilhassa bu oyunda sendikalar yerlerini almakta ve huzursuzluğun artmasına katkı sağlamaktadır.

Sendikalar düşük gelirli memur ve memur emeklisini gerçek anlamda düşünse ve haklarını teslim etme çabasında olsa “toplu görüşme”lere katılmaması, teklifleri reddetmesi gerekir.

Tabii ki sendika ağalarının böyle bir tavır sergileyeceklerini zannetmiyorum. Onlar saltanatlarının devamından yana tavır sergileyeceklerdir.

Hâsılı kelam.

Sayın Başkan.

Önlük, forma ve maaş artışlarındaki yüzdelik teklifleri toplumsal barışı zedeleyen tekliflerdir ve sizin adınıza icraatta bulunanlar ülkeye zarar vermektedir.

Umarım ki bunlara müdahale eder ve hatadan dönülmesine vesile olursunuz.

Müslüman mümin bir şahsiyet olarak vazifemi yapmaya çalışıyorum.

Selam ve Sabırla… 13.08.2025

12 Ağustos 2025 Salı

Fetöitler Cinslerine Çekmiştir

Fetöitler Cinslerine Çekmiştir

Veysi ERKEN Dr.

“Katrandan Olmaz Şeker, Olsa Da Cinsine Çeker” diye meşhur bir atasözümüz vardır. Fetöitler CİA, Mossad aparatı katrandırlar ve onlardan şeker olmaz. İşleri güçleri fitne, fesat, münafıklık ve Siyonistlere hizmettir.

“Otu çek, köküne bak sözü bunların tıynetini izaha yeterlidir. Kökleri, düşünceleri ve eylemleri ülke ve topyekûn İslam’a, insanlığa zarar vermeye yöneliktir. Asılları, sütleri, kökleri bozuk olduğundan nesilleri de bozuktur.

Onun için daim olarak azıyorlar. “Asil azmaz bal kokmaz kokarsa yağ kokar nesli ayrandır" sözü bunları açıklar

Bu tipleri merhum Abdurrahim Karakoç ağabeyimiz şöyle tasvir etmişti.

“İlim adamıyım der, araştır mason çıkar

Dört makale yazmışsa dördü de fason çıkar

Hele bir araştır bak aslını-astarını

 Büyük dedesi Yorgi, babası Mişon çıkar.”

Evet.

Yorgilerin, Mişonların, Kirkorların torunları fetöitler Müslüman-Türk adlarını edinerek fitne kazanını kaynatmaya, fesat tohumlarını ekmeye, münafıkları çoğaltmaya çalışıyorlar.

Fetöitler algı operasyonları ile Siyonistlere hizmet etmeye devam ediyorlar. Tedbir alınmazsa toplumun ifsadı engellenemez.

Bir zamanlar Arap düşmanlığı adı altında İslam düşmanı olan bu kriptoları, torunları olan fetöitleri Merhum Erol Güngör hocamız deşifre etmişti.

Ahmakların ve hainlerin İslam düşmanlığı yeni değildir. Merhum Erol hocamız Coğrafyamızda ekilen İSLAM düşmanlığını şöyle izah etmişti. Değişen bir şey yok. Güngör: “Bu arada Türkiye ile öbür Ortadoğu memleketleri arasındaki kültürel temasların kurulması ve artırılması şarttır. Unutmayalım ki, Batılı devletlerin Birinci Dünya Harbinden sonra Ortadoğu’ya ekmiş oldukları nifâk tohumları bize de çok tesir etmiştir.

Arap denince, yeni Türk nesillerinin aklına daima Türk ordularını arkadan vuran İngiliz maşası bedevî kabileleri gelir; Araplar da Türk deyince en çok İttihatçı Cemal Paşa’nın Suriye’de yaptıklarını hatırlarlar.

Her iki tasavvur da yanlıştır, iki tarafı birbirine düşman etmek için İngilizler tarafından uydurulmuştur. Arapların bu yanlış tasavvurdan kurtulmalarını istiyorsak, biz de memleketimizdeki Batı kuklası münevverlerin sistemli bir şekilde yerleştirmeye çalıştığı Arap düşmanlığının bütün izlerini silmeliyiz.

Unutmayalım ki, Arap düşmanlığı propagandasının temelinde İslâm düşmanlığı vardır; İslâm dünyasının yan yana yaşayan iki büyük kitlesini birbirine düşman etmek, böylece her birini tek tek Batılılara esir etmek gayreti vardır. Ortadoğu devletleri arasında ilim, kültür ve sanat münasebetleri dost ile düşmanı ayırt etmekte hepimize yardımcı olacaktır. Bu sahada da Türkiye’nin inisiyatif kullanması sağlam bir dış politikanın gereği sayılmalıdır.

Avrupa Ortak Pazarının kuyruğu mu, yoksa Ortadoğu’nun başı mı olacağız? Bize düşman olan ve düşman kalacak olan bir medeniyetin çöpçülük hizmetini mi, yoksa kendi medeniyetimizin öncülüğünü mü yapacağız? Türk münevveri bu konuda derhal bir karar vermelidir.” Türk Kültürü ve Milliyetçilik Ötüken Yayınları, s.272, İstanbul-1975”

Evet.

Merhum Erol Güngör hocanın ifadesiyle Batının/Batılın, Siyonist haçlı zihniyetinin çöpçüleri, uşakları, köleleri olan Moizlerin torunları, fetöitler, sabetayistler, pakraduniler, İstavriler zihnimize fitneyi, fesadı, münafıklığı hâkim kılarak “İslam Düşmanlığı”nı, ülke düşmanlığını yerleştiriyorlar, yerleştirmeye çalışıyorlar.

Hâsılı kelam.

Kendilerini Türk diye yutturmaya çalışan İSLAM düşmanları fetöitlerin tuzağına, fitne ve fesat çukuruna düşmeyelim. Aksi takdirde güçten düşer, yok oluruz. Ayetlerde “Ey iman edenler! Bir düşman birliği ile çatıştığınız vakit sebat ediniz ve Allah’ı çokça anınız ki zafer sizin olsun. Allah ve resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra zayıflarsınız, gücünüz ortadan kalkar ve zaferi elden kaçırırsınız. Sabredin, kuşkusuz Allah sabredenlerle beraberdir. Enfâl, 45-46”

Selam ve Sabırla… 12.08.2025

 

Birlikte Rahmet Ayrılıkta Azab Vardır

Birlikte Rahmet Ayrılıkta Azab Vardır

Veysi ERKEN Dr.

“Birlikte rahmet, tefrikada azab vardır”  ifadesi asla unutulmamalı ve insanlık bunun gereğini yapmalıdır ki, Siyonistlerin ektikleri bölücülük tohumları yeşermesin, yeşerenler kurusun.

Birliğimiz ve felahımız mümkün mü?

Elbette mümkündür.

Felahımız “Allah’a dayanmak, Sa’ye sarılmak ve Hikmet’e ram olmak” ve “tevhid” akidesinin gereğini yapmakla mümkündür.

Felahımız, kurtuluşumuz, azadlığımız Siyonist haçlı zihniyetinin maşaları ve taşeronları marifetiyle oluşturdukları “tefrikacılık” zemini kurutmak ve “tevhid” anlayışını hâkim kılmakla mümkündür.

Kısaca yürekler “şahadet”te “tevhid”leştiğinde ve birleştiğinde “felah” başlamış olacak inşallah.

Şahadet demek  “Eşhedu En’la İlahe İllallah ve Eşhedu En’ne Muhammedun Abduhu ve Resuluhu” demektir. Bu ilkedeki, paydadaki birlik kurtuluşu ve özgürlüğü sağlar.

Merhum Akif;

“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” diyerek bize tevhidin yolunu göstermektedir.

Tevhid’e çağrımızı Merhum Abdurrahim Karakoç’un mısralarıyla tekrarlayalım ve Siyonist haçlı zihniyetinin ayrıştırıcı politikalarını tarihin çöplüğüne atalım.

“BİRLEŞİN EY!..  YOLLARI KUR'AN DA BİRLEŞENLER.

BİRLEŞİN, İTİKATTA, İMANDA BİRLEŞENLER.

AYRILIK YAKIŞMIYOR, BÖLÜNMEK GÜNAH SİZE.

BİRLEŞİN EY!.. SECDE-İ RAHMAN'DA BİRLEŞENLER...”

Gönülleri, yürekleri secde-i Rahmanda birleşenler parçalanıp ayrılığa düşmezler. İyi olanlar, insan kalanlar ve inananlar Kur’an’a sarılırlar, ahkâmına uyarlar ve yaşamaya çalışarak tefrikaya düşmezler.

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur`ân’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. Al-i İmran-103”

Bilirler ki tefrikada azap vardır, şeytana uyma, kurda yem olmak vardır. “Şeytan, insanın kurdudur. Tıpkı sürüden ayrılan koyunu kapan kurt gibi. Sakın gruplara bölünmeyin. Cemaatten, toplumdan ve mescitlerden ayrılmayın!” buyurmuşlardır. (Ahmed, II, 400; V, 335; Hâkim, I, 73/59)

Tevhid/ birlik ehli müşriklerle topyekûn savaşırlar “Müşrikler sizinle topyekûn savaştıkları gibi siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah buyruklarına karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. Tevbe-36

Ve aşırılığa gitmezler. “Size karşı savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez. Bakara-190”

Gazze’nin, Gazzelilerin ve bütün mazlumların halası, azaldığı ve felahı için şimdi ve her zaman birlik/ tevhid zamanı.

Tefrikayı ortadan kaldırma zamanıdır.

Selam ve Sabırla… 12.08.2025

11 Ağustos 2025 Pazartesi

Gazze’nin İmhası İçin İsrail Plan Yaparken

Gazze’nin İmhası İçin İsrail Plan Yaparken

Veysi Erken Dr.

Siyonistlerin, kışlaları olan İsrail’in Gazze’yi tamamen imha ve Gazzelileri yok etme planlarını her gün yapar ve icra ederken insan olan, Müslüman kabul edilen ve lider olduğunu iddia edenlerin İsrail’i tasfiyesi için plan yapmamaları, harekete geçmemeleri, sessiz kalmaları haramdır, büyük bir vebaldir, insani vasıflarını kaybetmeleridir.

Her insan olanın temel görevi İsrail’in tasfiye etmesi ile ilgilidir, ilgili olmakladır.

Daha fazla yazmaya gerek yok.

Selam ve Sabırla…11.08.2025

Din-i İslam’ın Devamlılığı

Din-i İslam’ın Devamlılığı

Veysi ERKEN Dr.

“Din-i İslam’ın devamlılığı emr-i bilmaruf ve nehyi anil münker’e, inkırazı terkiyledir” tespitinde bulunmuş merhum Ahıskalı Ali Hayda Efendi.

Bu tespit ayetlerle sabittir.

Müslümanlar iyiliği yaşayıp kötülükleri engellemeye çalışmazlarsa yıkılıp yok olmaları mukadderdir.

Bugün Türkiye’de yaşanılan durum budur.

Her taraf kötülükler, ahlaksızlıklar, fuhuş, tecavüz, cinayetler artmış vaziyette ve millet yok olmaktadır.

Bunun sebebi “emr-i bil maruf ve nehyi anil munker” vazifesinin terkidir.

Toplumun devamı için Allah “Ey mü’minler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan seçkin bir topluluk bulunsun. İşte onlar, doğru ve kalıcı yatırım yapıp kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Âl-i İmran-104” buyurur ve emr-i bil maruf vazifesini ifa eden topluluğu “Ey mü’minler! Siz, insanların iyiliği için yeryüzüne çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Çünkü siz usûlünce iyilikleri ve güzellikleri emredip yayar; kötülük ve çirkinlikleri yasaklayıp önüne geçmeye çalışırsınız. Bunu da zâten Allah’a inandığınızdan dolayı, onun bir gereği olarak yaparsınız. Ehl-i kitap da iman etseydi, elbette kendileri için hayırlı olurdu. Gerçi içlerinde inananlar da var, fakat onların çoğu dinden çıkmış fâsıklardır. Âl-i İmrân-110” tavsif eder.

Toplumun devamlılığı için her ferdin “emri bil maruf” görevini ifa etmesi gerekir. Hz. Muhammed sav bir kötülüğü gördüğünüzde elinizle, gücünüz yetmiyorsa, dilinizle ona da gücünüz yetmiyorsa buğz ederek engellemeye çalışınız diye buyuruken günümüzde özgürlük maskesi adı altında iyi insanların kötülükleri engelleme vazifesi akamete uğratılmış durumdadır.

Toplumun iyiliği ve devamlılığı için ayette “Onlar Allah’a ve âhiret gününe inanır, iyiliği teşvik edip kötülükten sakındırır ve hayır işlerde birbirleriyle yarışırlar. İşte bunlar, sâlih kullardandır. Âl-i İmrân-114” biçiminde tebliğ görevinin ifa edilmesi gereği vurgulanır.

Vazifesini ihmal edenler, birbirlerini kötülüklerden engellemeyenler için “Onlar, yapmakta oldukları kötülüklerden birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yaptıkları işler, gerçekten ne kadar kötü idi. Mâide-79” buyrulur.

Birler Hz. Muhammed’in sav yolunun yolcusu ve yönteminin uygulayıcısı olmaya ve İslam’ın daim olarak yaşanmasına devam edeceğiz inşallah. Ayette yöntem “Rasûlüm! Sen yine de af yolunu tut, iyiliği emret ve câhiller­den yüz çevir. A’raf-199” olarak açıklanır.

Evet.

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostu ve yardımcısıdırlar. İyiliği emir ve tavsiye eder, kötülüklerin önünü almaya çalışırlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederler. İşte onlar, kendilerine Allah’ın merhametle muâmele edeceği seçkin kimselerdir. Şüphesiz ki Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. Tevbe-77” ayeti mucibince yaşayıp her şeye rağmen “emri bil maruf ve nehyi anil munker” vazifesini ifa etmeye devam edeceğiz biiznillah.

Biliyoruz ki, “Din-i İslam’ın devamlılığı emr-i bilmaruf ve nehyi anil münker’e, inkirazı terkiyledir”

Selam ve Sabırla…11.08.2025

10 Ağustos 2025 Pazar

Ortak Acıları Ortak umuda Çevirmek

Ortak Acıları Ortak umuda Çevirmek

Veysi ERKEN Dr.

Elem, keder, hüzün denilir “acı”ya.

Hissî veya zihni olarak yaşanan bir durumdur.

Acı rahatsızlık, huzursuzluk ve sıkıntı hissidir.

“Acı” bireysel olduğu gibi toplumsal da olur.

“Gazze”, “Doğu Türkistan” bölgeleri “toplumsal acı”ların arş-ı âlâ’ya yükseldiği yerlerdir.

Toplumun bütünü aynı acıyı çekmekte, keder ve hüznü yaşamaktadır.

Toplumsal acıları insan olan herkes ne zaman hissederse onları ortak sevince, umuda çevirebilir.

İnsanlık ortak sevince ve umuda muhtaçtır.

Ortak umudu ve ümidi inşa zamanıdır.

Bizler ortak umudun inşa edilebileceğine inanıyoruz.

Yeter ki, gayret edelim.

İnsanlar çalıştıklarına kavuşur.

“İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder. Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir. Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir. Necm, 39-41” ayetleri bunu izah eder.

Evet.

Bizler ortak acıları, ortak umuda çevirebilecek yaratılıştayız.

Ümitsiz değiliz. Aleyhimize, insanlığın aleyhine aşırı gitmiş olsak da ümitsiz değiliz.

“De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Zümer-53” ayeti mucibince ümitliğiz ve bir gün başaracağımıza inanıyoruz.

Şimdi gayret ve çaba zamanıdır.

Selam ve Sabırla… 10.08.2025

Gazze İçin Kıyam İsrail için Kıyamet Vakti

Gazze İçin Kıyam İsrail için Kıyamet Vakti

Veysi ERKEN Dr.

Bütün iyi insanlara, yöneticilere, ahlaklı olanla çağrıdır.

Şimdi Gazze, Gazzeliler için KIYAM vaktidir.

Bu vakit Siyonistlerin kışlası olan İsrail için KIYAMET vakti olmalıdır.

İnsanlığı özgürlüğü, kurtuluş, felahı Siyonistlerin tasfiyesi, İsrail’in tasfiyesi için Kıyam vaktidir.

İsrail’in kıyameti kopmadan, koparılmadan insanlığın özgürlüğü söz konusu değildir.

Dünyanın bütün meydanlarını iyi insanlar kıyamla doldurmalı ve Gazze’ye doğru seferler başlatılmalıdır ki İsrail’in kıyameti başlasın.

Bir LEŞ miş m İLLETLER ve benzer Siyonist kuruluşlardan bir şey beklemek beyhudedir.

İnsanlık kendi göbeğini kendi kesmeli, Gazze için kıyam etmeli ve İsrail’in kıyametini koparmalıdır.

Bir çağrı ile meydanlarda destanlar yazılmalı ve Siyonistler Uşaklarıyla tasfiye edilmelidir.

Bütün vicdanlı, ahlaklı, insan olan iyi liderler meydanlarda toplanarak, kıyam ederek GAZZE’YE seferler düzenlemelidir.

Gazze, Kudüs bütün mazlum topraklar insan seliyle coşmalı, dolmalı ve soykırım durdurulmalı, Gazze, Kudüs özgürleştirilmeli, Siyonistler tasfiye edilmelidir.

Böyle bir çağrı ve kıyam insani, ahlaki bir sorumluluktur.

İnanıyorum ki, bütün iyi insanlar, vicdanlılar, ahlaklılar, Müslümanlar icabet edecek ve insanlar özgürleşecek.

Böyle çağrılar, kıyamlar yapılmadığı müddetçe Siyonist haçlılar ve uşakları katliamdan, işgalden, yıkımdan vazgeçmeyeceklerdir.

Böyle bir çağrı ve kıyam farzdır, şarttır.

İnsan olan böyle bir çağrıya ve kıyama uyar.

Yeter artık.

İnsanlar açlıktan ve susuzluktan kırılıyor.

Sadece bombalarla, yıkımlarla değil açlık ve susuzlukla öldürülüyor.

İnsan olmayan, insan görünümlü şeytanlar tarafından Gazze, Gazzeliler imha ediliyor.

Gazze’de, Kudüs’te toplanma çağrısının yapılması ve kıyam farzdır, şarttır.

Vakit kalmamıştır.

Hemen şimdi çağrı ve kıyama icabet yapılmalıdır.

Selam ve Sabırla… 10.08.2025

9 Ağustos 2025 Cumartesi

İsrail’in Tasfiyesi Şarttır

İsrail’in Tasfiyesi Şarttır

Veysi ERKEN Dr.

İman edenlere, Müslüman olanlara, insan kalanlara açık ve her zaman geçerli bir çağrıdır CİHAD.

Gazze’nin ve Gazzelilerin felahı, İsrail denilen kışlanın tasfiyesi için Cihad farzdır.

Bu çağrı bir an önce orduların ve halkların akınlarıyla gerçekleştirilmelidir.

Bu çağrıyı yapmaya bütün yöneticiler sorumludur.

İman edenleri, insan olanları elem verici azaptan kurtaracak olan CİHADdır.

Her şeyle, boykotla, her yol ve yöntemle siyonist haçlı soykırımcılarına karşı CİHAD.

Allah, “Ey iman edenler! Sizi, elem verici azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve resulüne iman edersiniz, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edersiniz. Bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Saff, 10-11 buyurur.

Bu cihadı gerçekleştirmeyen, öncü olmayan, yol açmayan bütün yöneticiler sorumludur.

Evet.

Gazze’de mücahidler cihad halinde. Gazze’de olmayanlar da Gazze için cihadla, yardımla, oraya akın etmekle mükelleftir.

Malla, canla, Siyonistleri boykotla ve kullanılabilen her yöntemle CİHAD farzdır ki işgal, katliam, soykırım bitsin.

Mısır’ı, Ürdün’ü, Abbas yönetimini zorlamak, dağıtmak, kapıları açtırmak, Gazze’lilerin gıdaya, suya, silaha erişimini kolaylaştırma cihadı farzdır, vakit geçmiştir.

Bundan kaçınan, gücü yettiği halde destek olmayan herkes sorumludur ve Allah’a hesabını vereceğine, cehennemlik olduğuna inanıyoruz.

Gazze için cihad farzdır.

İyiler topyekûn Gazze’ye akın etmelidir ve İsrail denilen kışlayı tasfiye etmelidir.

Tespih taneleri gibi dağılmış, dağıtılmış ümmeti, iyi insanları Müslüman ve ahlaklı devletleri toparlayacak imameye, imamete acilen ihtiyaç vardır.

Dağınıklığı giderecek, fetvanın gereğini ifa edecek liderliği sağlamak CİHADTIR.

Zalimlerden, katillerden, soykırımcılardan yana olmamak için duruş sergilemek CİHADTIR.

Allah insanlara “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! Hud-113” diye buyurur.

Sessiz kalmak zalimlere, katillere yardım etmektir.

Gazze’de insanlar, hayvanlar, bitkiler, kısaca her şey ölüyor, dünyada insanlık ölüyor.

İnsanların ölmemesi, insanlığın ölmemesi, esaretin, açlığın, yokluğun, susuzluğu ve İsrail’in tasfiyesi için Gazzelilere yardım etmek, oraya akın etmek cihadtır.

Evet, 

CİHAD şuuruna sahip olanlar, Allah’ın vahyini şuurlu bir şekilde yaşayanlar gevşemeden zalimlerle, müfsitlere, münafıklara karşı durmak ve her türlü ilişkilerini kesmekle, onlara karşı cihadla mükelleftir.

Ayette; “(Ey inananlar zalimlere, yeryüzünde fesat çıkaranlara karşı) gevşemeyin, (yaptıklarından dolayı da) üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü'minseniz mutlaka onlara galip geleceksiniz (ve inandığınız sürece de galip gelmeye/üstün olmaya devam edeceksiniz). Âl-i İmrân-139”

Hâsılı kelâm şimdi gevşememe, direnme, Gazze ve Gazzeliler için cihad etme, Gazze’ye akın etme zamanıdır.

Söz bitmiştir.

İcraat ve Gazze’ye akın etme ve oraya girme farzdır.

Selam ve Sabırla… 09.08.2025

İlk Soru Nerelisin Olmamalıdır

 İlk Soru Nerelisin Olmamalıdır 

 

 Veysi ERKEN Dr.

 

“Kimlik/hüviyet”in belirleyicisi “din”dir veya din olması gerekir aksi takdirde “aidiyet”i “kimlik” diye yutturur toplumları parça parça ederler.

Bizim kimliğimizin tek belirleyicisi İslam’dır.

İslam kimliğimiz değilse her şeyimizi, insanlığımızı, milliyetimizi ve aidiyetimizi kaybederiz.

Siyonist haçlı zihniyeti kültürel soykırımı ile zihnimizi işgal etmiş ve “aidiyet” için sorulan soruyu “kimlik” sorusuna çevirerek büyük bir bölücülüğe sebep olmuş ve kimliğimizi kaybetmemize yol açmıştır.

Karşılaştığımız veya yeni tanıştığımız birisine ilk sorumuz kimlikle ilgili olmayan şu soru oluyor genellikle.

Nerelisin?

Falan il, ilçe denilince hemen Kürt müsün? Arap mısın? Laz mısın? Çerkez misin? diye sormaya ve aidiyetle  “kimlik”lendirmeye başlarız.

Böylece kimlikler yerine aidiyetler sorulur ve birer kimliğe dönüştürülerek toplumsal bölücülük başlatılır.

Aklımıza Müslüman mısın, Siyonist misin? Hindu musun? Yahudi misin? soruları gelmez.

Bilindiği üzere “İslâm” tevhid/birlik”i esas, Siyonist haçlı “tefrika/bölücülüğü” esas alır.

Nerelisin ve Kürt müsün soruları ile bölücülüğe zemin hazırlamış ve Siyonistlerin tuzağına düşmüş ve tevhidi parçalamış oluruz.

Merhum Abdurrahim Karakoç.

“Birleşin ey! Yolları Kur'an'da birleşenler

Birleşin, itikatta, imanda birleşenler

Ayrılık yakışmıyor, bölünmek günah size

Birleşin ey! Secde-i Rahman'da birleşenler” diyerek “kimlik” inşasının tevhid eksenini anlatıyordu.

Evet, kimliğimiz inşasında “La ilahe illallah Muhammedun Resulullah”  yoksa bölücülüğü inşa etmek kolaydır ve Siyonistler bunu başarıyorlar.

Tefrika virüsü bünyemizi sarmıştır.

Bilinmelidir ki, İslam aidiyeti reddetmez, yok etmeye çalışmaz.

İslam “aidiyet”in “kimlik” diye ikame edilmesini reddeder.

Aidiyeti ne olursa olsun her Müslüman bunu bilmesi ve kimliğini “İslam”la inşa etmesi gerekir.

Ülkemizin, İslam ve mazlum coğrafyaların halası ve felahı buna bağlıdır.

Halas için kimliğe uygun terbiye ortamı hazırlanmalıdır ki, bölücülük ve tefrika virüsü akamete uğrasın, Siyonist haçlı zihniyeti tasfiye edilebilsin.

Selam ve Sabırla… 09.08.2025

8 Ağustos 2025 Cuma

Kitap Yüklü Merkepler/Eşekler

Kitap Yüklü Merkepler/Eşekler

Veysi ERKEN Dr.

Allah insana ilim ve hikmeti nasip etmemişse ne kadar okuyup yazarsa da “eşek”likten kurtulamaz.

Dün böyle bir merkeple tanıştım.

Unvanı kalabalık.

Kur’an-ı Kerim’in semantiği/ anlam bilgisi ile ilgili epey kitabı varmış.

Cami avlusunda çay içtik, sohbet ettik.

Ezan okununca alışveriş yapmak bahanesiyle camiyi terk etti.

Meğerse “namaz” kılmıyormuş.

Tam bir haşhaşi kafası.

Namazı kaldırmış.

Ayette bunları “eşek”lere benzetilir.

“Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. Cum’a-5”

Tam bir eşek diyemeyeceğim.

Eşeğe hakaret olur.

Anlayış bakımından aşağılık.

“Bayağı arzularını tanrılaştıran kişiyi gördün mü? Şimdi sen, bu adamı da doğru yola getirmekle yükümlü olabilir misin? Yoksa sen, onların büyük çoğunluğunun gerçekten senin davetine kulak verdiklerini yahut doğru dürüst düşündüklerini mi sanıyorsun? Aksine onlar, başka değil, bir hayvan sürüsü gibidirler, hatta tuttukları yol bakımından daha da sapkındırlar. Furkân, 43-44” ayetinde belirtildiği gibi, arzularını ilahlaştırmış ve aşağılık/ esfel derecesine yuvarlanmıştır.

Bu aşağılıklardan uzak durmak kişinin hayrınadır.

Çünkü onlarda “eşek”lik bakidir.

Cehennemin en aşağı derecesinde haşr olacaklardır.

Selam ve Sabırla…08.08.2025

6 Ağustos 2025 Çarşamba

Satıyor, Sendikalar Satıyor

Satıyor, Sendikalar Satıyor

Veysi ERKEN Dr.

6289 sayılı Kanunla, 4688 sayılı Kanunun birçok maddesi ve adı değiştirilerek mevcut Kanun, Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu adıyla 4 Nisan 2012 tarihinde TBMM’de kabul edildi ve yürürlüğe girdi.

Evet,

Güya tarafların görüşleri alınacaktı.

Eğer tarafların görüşü alınıyorsa yetkili sendikalar ve sendikacılar sürekli olarak az gelirli memur ve memur emeklisini satıyor, mağduriyetlerinin müsebbipleri arasında yer alıyor.

Zira ücret ve maaş düzenlemeleri adalete, hakkaniyete, ülke gerçeklerine ve insani değerlere göre yapılmıyor. Seyyanen artışlardan emekliler mahrum ediliyor.

Bilhassa sendika aidatları işveren konumunda olan devlet tarafından ödendiğinden beri sendikaların hak arama işlevleri tamamen bitirilmiş, sendika ağalığı oluşturulmuştur.

2026 ve 2027 yılları için yeni bir” toplu sözleşme görüşmeleri” dönemi başladı.

Yeni dönem için az gelirli memur ve memur emeklisi için satış işlemleri başladı.

Taraflar ortak bir masa etrafında oturup pasta börek yiyerek ve dahi meşrubat içerek “yüzdelik” pazarlıklar yaparak az gelirlilerin maaşlarında “yüz DELİK” daha açacaklar.

Yüzdelik artışlarla, kök, gövde, dal, ince dal ve yaprak maaşlarda artış yaptık diyecekler. Ücreti yüksek olana daha çok ücret az ücret alana az ücret oyununu beraber oynayacaklar.

Hatta iki yıl aradan sonra zorlu(!) bir o kadar mücadele(!) ve pazarlıkla(!) geçen “TOP”lu sözleşme görüşmeleri” oyununu başarılı bir şekilde oynadık diye ilan edecekler.

Mesela %50 artış sağladık diyecekler.

Peki, bu artış maaşlara nasıl yansıyacak dediğinizde 10,0000 lira maaş alanın maaşına 5.000 lira 100.000 lira maaş alanın maaşına 50.000 demeyecekler.

Gelir makasının daha da açıldığından bahsetmeyecekler.

20.000 alanın maaşı 30.000 oludu diyecekler 200.000 alanın maaşı 300.000 oldu demeyecekler, fark katlandı gerçeğini gizleyerek koltuklarında kurulmaya, ağalıklarına devam edecekler.

Tabir yerinde ise zengini daha da zenginleştirdiklerinden, fakiri daha da fakirleştirdiklerinden asla bahsetmeyecekler.

Sadece “Âli menfaat”, “ülkenin gerçekleri” ve “TOP”lu görüşmelerin ne kadar çetin geçtiğinden, nasıl TOP çevirdiklerinden dem vuracaklar.

Muhtemeldir ki, bu oyunun ne kadar çetin geçtiğini izah babında “hakem Heyeti”nin de devreye girdiğinden de bahsedecekler.

Evet.

Yeni bir kandırma dönemi başlıyor.

Şayet sendikacılar samimi bir şekilde toplu sözleşme görüşmelerine katılacaklarsa asla “yüz DELİK” açacak ve “DELİK”leri kapatmayacak “yüzdelik” artışları kabul etmeyecekler, toplu görüşme sözleşmesini imzalamayacaklar.

Evet, samimilerse yapmaları gereken tek şey şudur.

En az maaşın en fazla 2,5 katı en yüksek maaş olur demeleridir.

Gelirler arasındaki makas ancak bu şekilde daralır.

Misal en düşük maaş 20.000 lira ise en yüksek maaş 50.000 lira olmalıdır dedikleri takdirde samimi olduklarını göstermiş olurlar.

Böylece külfet nimet dengesi korunmuş olur.

Bu anlayış hâkim olmadıkça “altta kalanın canı çıksın” uygulaması devam edecek, sendika ağaları ve bürokratlar saltanatlarını devam ettirmeye ve gelirlerini arttırmaya düşük gelirli memur ve emeklilerini satmaya ve devam etmiş olacaklar.

Göründüğü kadarıyla ücret ve gelir makasının alabildiğine açıldığı, yaraların ve DELİKlerin kapanamayacak hale dönüştüğü gerçeği asla gündemde yerini bulmayacak.

Sendikacılar düşük gelirli memuru ve emeklisini satmaya devam edecekler ve bu anlayışla 2026 ve 2027 sefaletin artışına katkı sağlayacaklar.

Selam ve Sabırla… 06.08.2025

 

 

 

İyiler Gazze Meydanına Çağırılmalı

 İyiler Gazze Meydanına Çağırılmalı 

Veysi ERKEN Dr.

Bir çağrı ile 15 Temmuz 2016 günü Fetöitlere karşı meydanlarda destan yazılmış ve Siyonistlerin uşakları geri püskürtülmüştü.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan yanına bütün vicdanlı, ahlaklı, insan olan iyi liderleri alarak bütün iyileri ve Müslümanları Gazze ve Gazzeliler için meydanlara davet etmelidir.

Gazze ve Kudüs toprakları insan seliyle coşmalı, dolmalı ve soykırım durdurulmalı, Gazze, Kudüs özgürleştirilmelidir.

Böyle bir çağrı insani, ahlaki bir sorumluluktur.

İnanıyorum ki, bütün iyi insanlar, vicdanlılar, ahlaklılar, Müslümanlar icabet edecek ve insanlar özgürleşecek.

Böyle çağrılar yapılmadığı müddetçe Siyonist haçlılar ve uşakları katliamdan, işgalden, yıkımdan vazgeçmeyeceklerdir.

Böyle bir çağrı farzdır, şarttır.

İnsan olan böyle bir çağrıya uyar.

Yeter artık.

İnsanlar açlıktan ve susuzluktan kırılıyor.

Sadece bombalarla, yıkımlarla değil açlık ve susuzlukla öldürülüyor.

İnsan olmayan, insan görünümlü şeytanlar tarafından Gazze, Gazzeliler imha ediliyor.

Gazze’de, Kudüs’te toplanma çağrısının yapılması farzdır, şarttır.

Vakit kalmamıştır.

Hemen şimdi çağrı ve icabet yapılmalıdır.

Selam ve Sabırla… 06.08.2025