Cami, Okul, Aile İşbirliği Sağlanmalıdır
Veysi ERKEN Dr.
İçimizdeki eblehler, hainler ve gayrı Müslimler marifetiyle medeniyetimizin temel umdeleri tahrip edildi, Kur’an ve Sünnet merkezli hayatımız sonlandırıldı. Medeniyetimiz “efradını CAMİ ağyarını mani” idi bir zamanlar.
“CAMİ”lerimiz sosyal hayatın, inşa ve ihyasının merkezini oluşturuyordu.
Cami, Okul ve aile iç içeydi. İşbirliği halinde ferdin kişiliğini ve şahsiyetini inşa ediyordu.
Bizden ve Müslüman olduklarını sandıklarımız bizi ”küll”den, “bütün”den, efradını “cami” olandan kopardı. Camiyi, okuldan ve aileden kopardı, aileler ve camiler işlevsizleştirildi.
Zihniyet “Cami” olarak bizi topluyordu, külli oluyorduk. Ahlaki yaşayışımız camide, okulda ve ailede bir idi. “Birr”e dayalıydı, bütünleşik idi.
Yine camilerimiz “cami” ve sosyal hayatın merkezi okul ve aile ile “birr” merkez, olmalıdır.
Evet.
“Arapça cem‘ kökünden türeyen, “toplayan, bir araya getiren” anlamındaki câmi‘ fertlerin ahlaki gelişimlerini bütünleştirmeli, okul ve aile ile iç içe olmalıdır.
Bilindiği üzere maarifin/eğitimin iki yönü vardır.
Talim ve Terbiye.
Terbiyenin ilke ve kuralları her yer için aynı olmalıdır ki toplum huzur bulsun. Terbiyenin ilkelerinin ortak bir şekilde benimsetilebilmesi için cami, okul ve ailenin işbirliği şarttır, farzdır. Aksi takdirde toplumun birliği, bütünlüğü zarar görür, toplum yıkılır.
Ülkemizin yaşadığı sıkıntıların temel sebeplerinden biri ortak ahlaki kurallarımızın parçalanması cami, okul, aile işbirliğinin dağıtılmasıdır.
Bilerek mi yapıldı.
Evet, bilerek bu hale düşürüldüğümüze inanıyorum.
Yönetim gücünü gasp etmiş gayrı Müslim azınlık okul, cami, aile işbirliğimizi ortadan kaldırdılar, yok ettiler ve insanımızı değersizleştirdiler, ahlak ve hayâdan uzaklaştırdılar.
“Terbiyesiz” “talim”i ikame etmeye çalıştılar.
Yeryüzünü mescit haline getirebilmenin yolu insanımızı her yerde ve zeminde Allah’a secde eden tarzda yetiştirmekle mümkündür. Buda camileri/mescitleri hayatın merkezi olarak inşa etmeyi zorunlu kılar. “Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur. Tevbe-18” ayeti bu durumu açıklamaya yeter.
Velhasıl.
Bir söz vardır. “Yiğit ancak düştüğü yerde ayağa kalkar”. Bizler de ancak düştüğümüz yerde ayağa kalkabiliriz. Bu da medeniyetimizi “CAMİ” merkezli yeniden inşa, ihya ve cami, okul, aile işbirliğini, gönül birliğini sağlamakla mümkündür.
Umulur ki, bu zihniyet kısa zamanda hayat bulur ve İlayı Kelimetullah için âleme nizam verir.
Selam ve Sabırla… 06.09.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?