Haarp Teknolojisi ve Kızıl Düve’nin Yakılması İnancı
Veysi ERKEN Dr.
Siyonist haçlı zihniyetinin kışlası olan İsrail’i durdurmanın bir tek yolu vardır. Onu efendileri ve sahipleriyle tasfiye etmektir.
Artık hiçbir şeyi gizlemiyorlar.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında Türkiye’yi tehdit ediyorlar, Kudüs bizi şehrimizdir diyorlar, Mescid-i Aksa’nın altında tünel kazıyorlar oradan görüntü yayınlıyorlar, Haarp teknolojisiyle ülkeleri tahrip ediyorlar ve kızıl düvenin yakıldığını söylüyorlar.
Bütün bunlar kendi inanışlarına göre “Tanrı’yı Kıyamete zorlamak” ve “Arz-ı mev’ud”u gerçekleştirmek içindir.
Son raddedeyiz ve Siyonist haçlılar tasfiye edilmelidir.
Aksi takdirde Siyonistler dünyayı tasfiye etmeye, insanları topraksızlaştırmaya, toprakları insansızlaştırmaya, vahşete, soykırıma devam edeceklerdir.
Bilindiği üzere Haarp teknolojisi yıllardır gündemde ve Kahraman Maraş merkezli depremde kullanıldığına dair yüzlerce yazı yazıldı ve gündeme getirildi.
Depremlerin, sarsıntıların, iklim değişikliklerinin özellikle İslam ve mazlum coğrafyalarda gerçekleşmesi düşündürücüdür ve Haarp teknolojisinin yıkımının engellenmesi gereklidir.
“HAARP'ın askeri bir proje olarak başlatılmasından ve "sinyaller" gibi mistik gözüken, hâlbuki tamamen bilimsel olan bir olguyla ilgilenmesinden ötürü HAARP, çok farklı komplo teorilerinin öznesi haline gelmiştir. HAARP'ı İncil'deki felaket oranları gibi büyük seller, yıkıcı kuraklar, güçlü kasırgalar, hortumlar ve fırtınalar ve Afganistan ile Filipinler'deki Müslüman teröristleri yerinden sallamak için depremleri tetiklediği için suçlamışlardır.
HAARP aynı zamanda batı Amerika'daki büyük elektrik kesintileri, TWA 800 numaralı uçuşun düşüşü ve Körfez Savaşı Sendromu ile Kronik Yorgunluk Sendromu gibi gizemli hastalıklar için suçlanmıştır.
Bazıları Columbine Lisesi ve başka yerlerde yer alan silahlı çatışmalara yol açan bir zihin kontrol cihazı olduğunu da iddia etmiştir (HAARP'ın zihin-kontrol salınımlarını engellemek adına cihazlar da satılmaktadır).
HAARP aynı zamanda geçilemez bir füze savunma kalkanı, dünyayı yaşanmaz hale getirebilecek bir ölüm ışını, vahşi doğada yaşayan hayvanların göç yollarıyla oynamalar yapan bir makine, Anti-mesihin güçlerinin elinde olan şeytani bir araç, dünya çapındaki iletişimleri karıştıran, dünyayı yerinden oynatacak bir cihaz ve UFO aktiviteleriyle bağlantılı bir sistem olduğu söylenmiştir.”
https://evrimagaci.org/haarp-komplosu-haarp-nedir-neler-yapabilir-neler-yapamaz-1518
Haarp teknolojisinin yıkımı ile birlikte “Kızıl Düve”nin yakıldığı söylenmektedir. “Tapınak Enstitüsü grubunun nisanda işgal altındaki Doğu Kudüs'te kızıl düve kurban etme ritüelini gerçekleştirerek, Mescid-i Aksa'nın geleceğini değiştirmeyi planladığı belirtiliyor. https://www.aa.com.tr/tr/ayrimcilikhatti/vg/video-galeri/fanatik-yahudiler-kizil-duve-rituelini-mescid-i-aksayi-yikma-planinin-parcasi-olarak-goruyor/93078
Başkan Erdoğan’ın şahsında Türkiye’nin tehdit edilmesi, İslam ve mazlum coğrafyalardaki depremler, seller, iklim değişiklikleri ve yıkımlar, Kızıl düve’nin yakılmasının gündeme getirilmesi sebepsiz değildir.
Uzun süren bir hazırlığın göstergesidir.
Ve bunlar “Arz-ı Mev’ud” inancı gereği olarak görülmektedir.
Tanrıyı kıyamete zorlamak isteyenler, “tapınak şövalyeleri” ve bunların bağlı örgütlenmeleridir. Siyonistler ve evanjelistler( Hıristiyan Siyonistler)dır. “Arz-ı mev’ud” başlıca ve tek gayeleridir. Asırlardır devam eden bir emeldir.
Türkiye sevdalısı olan, mazlum ve mağdurların hamisi olmaya gayret eden, Gazze’nin, Gazzelilerin yâr ve yardımcısı olarak hareket eden herkese düşen vazife ilmi, fikri, edebi bir şekilde bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Siyonistleri tasfiyeye gayret ve cehd etmektir.
Türkiye’nin yönetiminde bulunanlar bunun şuurunda olduğunu ve buna göre tedbirler almaya çalıştıklarını düşünüyorum.
DOHA’daki toplantıda yer alan hainlere ve içimizdeki Siyonist haçlılara rağmen Allah’ın yardımıyla, Türkiye’nin önderliği ve öncülüğü ile bu şer, fesat, katil, soykırımcı zihniyet tasfiye edilecek Gazze, Kudüs ve bütün mazlumlar özgürleşecektir.
Selam ve Sabırla… 17.09.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?