23 Ağustos 2025 Cumartesi

Camiler “Öksüz ve Yetim”in Hamisi Olmalıdır

Camiler “Öksüz ve Yetim”in Hamisi Olmalıdır

Veysi ERKEN Dr.

İçimizdeki eblehler, hainler ve gayrı Müslimler marifetiyle medeniyetimizin temel umdeleri tahrip edildi, Kur’an ve Sünnet merkezli hayatımız sonlandırıldı. Medeniyetimiz “efradını CAMİ ağyarını mani” idi bir zamanlar.

“CAMİ”lerimiz sosyal hayatın, inşa ve ihyasının merkezini oluşturuyordu.

Bizden ve Müslüman olduklarını sandıklarımız bizi ”küll”den, “bütün”den, efradını “cami” olandan kopardı.

Zihniyet “Cami” olarak bizi topluyordu, külli oluyorduk.

Yine camilerimiz “cami” ve sosyal hayatın merkezi “öksüz ve yetim”lerin hamisi olmalıdır.

Türkiye’de yaklaşık 90.000 Cami” vardır.

Ortalama olarak bir cami 30 “yetim ve öksüz”e hamilik ederse 2.700.000 kişiye hamilik etmiş olur.

Böylece yetim ve öksüzlerin sıkıntıları azalır, daha kolay bir şekilde sosyal hayatın parçası olurlar.

“Camiler “Öksüz ve Yetim”in Hamisi Olmalıdır” projesi hayata geçirilebilirse toplumsal hayattaki çöküntü ve ahlaksızlık azalır, maneviyatımız yükselir, içtimai hayatımız düzgünleşir, suç oranları azalır.

Camiler “Öksüz ve Yetim”in Hamisi Olmalıdır” projesini bütün kurum ve kuruluşlar, belediyeler, bakanlıklar maddi ve manevi olarak desteklemelidir. Bu projede STK denilen dernek, vakıf, sendika, partiler yer almalıdır.

Evet.

“Arapça cem‘ kökünden türeyen, “toplayan, bir araya getiren” anlamındaki câmi‘ * “mescid”leri esas alan ““külliye* olarak adlandırılan önemli yapı toplulukları” haline getiriliyordu. Zira “Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur. Tevbe-18” ayetinin amir hükmüyle camileri imar edip genişletiyor ve hayatın merkezi haline getiriyordu.

Cami hayatın merkezi istişare ve karar mekânı olduğundan zihniyet ona göre şekilleniyor ve inhiraf azalıyordu.

Çünkü CAMİ fonksiyonu olan mekânlardı. Fonksiyonları şu şekilde sıralanabilirdi. Camilerin fonksiyonlarını okumak için:

https://veysierken.blogspot.com/2023/10/cami-merkezli-medeniyet-veysi-erken-dr.html?m=0

Velhasıl.

Bir söz vardır. “Yiğit ancak düştüğü yerde ayağa kalkar”. Bizler de ancak düştüğümüz yerde ayağa kalkabiliriz. Bu da medeniyetimizi “CAMİ” merkezli yeniden inşa ve ihya ile mümkündür.

Bunun için “Camiler “Öksüz ve Yetim”in Hamisi Olmalıdır diyoruz.

Umulur ki, bu zihniyet kısa zamanda hayat bulur, yetim ve öksüzlerimiz “hami”lenir  ve İlayı Kelimetullah için âleme nizam verilir.

Selam ve Sabırla… 23.08.2025

 

 

 

Gazzeliler, Meğerse Kardeşlerimiz “Kabil”lermiş

Gazzeliler, Meğerse Kardeşlerimiz “Kabil”lermiş

Veysi ERKEN Dr.

Gazzeliler meğerse kardeşlerimiz “kabil”lermiş diyorlardır. Kur’an-ı Kerim’de insanlara Âdem’in iki evladının hikâyesi anlatılır ya. “Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, diğerine, “Andolsun seni öldüreceğim!” dedi. O da dedi ki: “Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder. Andolsun ki sen öldürmek için bana el uzatsan bile, ben öldürmek için sana elimi kaldıracak değilim! Zira ben âlemlerin rabbi olan Allah’tan korkarım. Ben diliyorum ki sen hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenesin, cehennemliklerden olasın! Zalimlerin cezası işte budur. Sonunda içindeki duygular onu kardeşini öldürmeye itti; onu öldürdü ve böylece hüsrana uğrayanlardan oldu. Mâide, 27-30

Maalesef ümmetin liderleri, yöneticileri, devletlerde iktidar sahibi olduklarını zannettiklerimiz meğerse Gazzelilerin “Kabil” türü kardeşleriymiş.

Siyonist haçlı katillerinin, soykırımcılarının piyonları, şerikleri ve uşaklarıymış.

Gazze’nin ve Gazzelilerin yok olmasını bekleyen “Kabil”lermiş.

Lider, önder, komutan, ümmet Salahaddin olamayanlarmış.

İnanıyoruz ki ümmet olmak YEKVÜCUT olabilmektir. La ilahe illallah Muhammed'un Rasulullah” şuurunda olmak ve gereğini ifa edebilmektir.

Mazlumlara kol kanat gerebilmektir.

Allah birbirine örülmüş, kenetlenmişleri ve yolunda cihad edenleri, yaşayanları sever. Siyonistlerin uşağı “Kabil”leri değil.

“Bilin ki Allah kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever. Saff-4”

Sevilen olmak, “Kabil”leşmemek gayretinde olmamız gerekir.

“Numân İbni Beşir radıyallahu anhümâ’ dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”  Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 6”

Demek ki, vücut bütünlüğümüzü kaybettik.

Gazzelilere karşı “Kabil”leştik.

Mümin olsaydık “Habil” olurduk, “Müminler ancak kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız. Hucurat-10” ahilerimizin acısını duyardık.

Siyonistlerin, kışlaları olan İsrail’in tasfiyesine çalışırdık.

Soykırımı durdurmakla mükellefiz derdik.

Bilinmelidir ki, essiz kalanlar, “Kabil”leşenler, bilhassa gücü ve yetkiyi elinde bulunduranlar sorumludur ve cezalarını çekeceklerdir.

Ümmet bilincinde olanlar Allah’ın ipine, vahyine sımsıkı yapışmakla, Gazzelilerin yanında, safında cihadla mükelleftir.

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. Âl-i İmrân-103”

Gönülleri birleşenler, “Habil”leşenler kâfirlere, münafıklara, fasıklara, müfsidlere, fitnecilere uymaz.

Birliği, yekvücutluğu bozarak Siyonistlere, haçlılara hizmet ve uşaklık yolunu seçenlerden olmaz.

Evet.

Ümmetin kurtuluşu Gazze’nin, Doğu Türkistan’ın, Keşmir’in, Filistin’in, Afrika’nın, Arakan’ın ve bütün mazlumların özgürlüğü için hassaten liderlerin, önderlerin, iktidarı ve hâkimiyeti elinde bulunduranların “Habil”leşmesi, YEKVÜCUT olması şarttır, farzdır.

Geride olan, sessiz kalan, yardım etmeyen, ümmetten, milletten değildir. Katillerin, soykırımcıların uşağıdır, işbirlikçisi “KABİL”lerdir.

Selam ve Sabırla… 23.08.2025

 

22 Ağustos 2025 Cuma

CHP/ İttihat zihniyeti Cumhur ittifakına neden düşmandır

CHP/ İttihat zihniyeti Cumhur ittifakına neden düşmandır

Veysi ERKEN Dr.

CHP zihniyeti “ittihatçıların “ devamı ve İslami karşıdır. Bilindiği üzere ittihatçı anlayışın kurucularının ekseriyeti Müslüman görünümlü gayrı Müslimlerdir.

Bu zihniyet bilhassa otuzlu ve kırklı yıllarda “İslam”ı insanımızın hayatından tamamen kazımaya çalışmış ve nesiller neredeyse imha edilmiştir.

“İslam” algısı o zemin üzerinden veya o zeminden koparak geliştirilmeye çalışılmış.

Ellili yıllarda İslam ile ilgili yaklaşımda az da olsa bir yumuşama gerçekleşmiş ve siyasi alanda Müslümanlar kendilerine yer aramaya ve bulmaya başlamışlar, kendilerini konumlandırmaya çalışmışlar.

Altmışlı yıllarda İslamî arayışlar ve belirginleşmeler artmıştır.

Ellili yıllarda beraber hareket edenlerin okumaları farklılaşınca gruplaşmalar çoğalmış, milli görüş, milliyetçi görüşler ve sol görüşler biçiminde anlayışlar ve zihniyetler belirginleşmiştir.

Milliyetçi çevrelerde İslam algısı 8-9 Şubat 1969 yılında CKMP’nin Adana’da yapılan kongrede net bir şekilde değişikliğe uğramış ve belirginleşmeye başlamıştır. 

Merhum Alpaslan Türkeş’in “Ben Türk Milletini, Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, Rüşvet ve hile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, Ahlâktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum. Türklük şuur ve gururuna, İslâm ahlâk ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası hak yolu, ALLAH YOLU’na çağırıyorum.” İfadesiyle İslam Algısı berraklaşmış ve doğru zeminde siyaset yürütülmeye çalışılmıştır. “Kongre sonrası “Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın”, “Çağrımız İslam’da Dirilişedir” ilkeler haline getirilmeye başlanmıştır.

https://www.youtube.com/watch?v=kauNDWWT_gU

Adana kongresinden sonra merhum Erbakan’ın siyasi sahnede 26 Ocak 1970 yılında “Milli Nizam Partisi”ni kurması, önce ahlak ve maneviyat ilkesiyle hareket etmesi İslami öze dönüşü hızlandırmış denilebilir.

Kuruluş beyannamesi şu şekilde başlar: Allah'ın, Hakkı tutma, iyiyi sağlama ve kötüyü men etme yolunda bulunmak üzere seçtiği mümtaz ve aziz milletimiz!

Asırlardan beri özleyip beklediğin, kendi ruhunun derinliklerinden gelen ve senin bizatihi kendi öz varlığının mânâ ve madde sahasında yeniden doğuşundan başka birşey olmayan Millî Nizâm Partisi, kuruluşu münasebetiyle sana ilk hitabını yaparken, önce Cenab-ı Hak'kın sayısız nimetlerine şükreder.

Millî Nizâm Partisi, Milletimizin fıtratında mevcut ahlâk ve fazileti kuvveden fiile çıkarmak v e bu sayede cemiyetimize nizâm, huzur, içtimai adalet ve vatandaşlarımıza da saadet ve selâmet getirmek gayesiyle kurulduğunu belirtir; bugün içinde bulunduğu durum ne olursa olsun, Hak'kın yardımıyla çok yakın bir gelecekte, milletimizin yeniden bütün dünyaya örnek büyük bir medeniyet kuracağını

müjdeler; bütün vatandaşlarımızı bu ulvi gayenin tahakkuku için el birliği ile çalışmağa çağırır.”

https://acikerisim.tbmm.gov.tr/server/api/core/bitstreams/eb9ac9c0-16d7-4e30-aa89-458bfc86a213/content

Milliyetçi Çevreler ile Milli Görüş hareketi zamanla daha da yakınlaştıkları görülmektedir.

Buna karşılık seküler ve Sosyal Demokrat diye tabir edilen çevrelerde İslamdan uzaklaşma artmış ve daha fazla olumsuzlaşmıştır.

Genel olarak bu çevrelerde Jön Türk ve İttihatçı anlayış hâkimiyetini devam etmekte ve İslam’a mesafeli durmaktadırlar. Hatta karşı denilebilir.

Anladığıma göre bu çevreler Moiz Cohen’in “Türkün Yeni Amentüsü”ne inanmaya devam ediyorlardır.

Ve

Türkiye’de İslam Algısı iki akım şeklinde daha da belirginleşmektedir. Bir mecrada “İlayı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem “ ülküsü, diğer mecrada “İslam düşmanlığı”.  Daha önce bu iki zihniyeti şu şekilde ifade etmiştim.

Zihniyet sorununa bu bağlamda baktığımızda ülkemizde cari iki farklı zihniyetin varlığı ile karşılaşırız.

Biri “öze dönüş” diğeri “özden kopuş” zihniyeti.

Öze dönüş zihniyeti eksiyi fazlası, hatası sevabıyla bize ait değerleri ihya ve yaşatmaya çalışır, diğeri özden kopuş zihniyeti, varsa/ kalmışsa bize ait değerlerin kırıntılarını bile ortadan kaldırmaya çalışır.

Özden kopuşun ataları olan “İttihatçı” zihniyet oluşumundan beri bize ait değerleri, İslamî ilke ve kuralları ortadan kaldırmakla memur edilmiştir.

Bilindiği üzere bir zihniyetin oluşumunda etkili olanları onun başlatıcıları ve vazettikleri ilke ve kurallardır.

Yahya Kemal "İttihat ve Terakki kadar bin türlü zihniyeti, bin türlü yaratılışı, bin türlü emeli bir araya toplamış ve dağılmamış, bilâkis, zaman geçtikçe daha ziyade top­lanmış ve kuvvetlenmiş siyasî bir cemiyeti Avrupa'­nın ve Asya'nın tarihinde göstermek imkânsızdır.

İttihatçı ittifakının içinde en dinsiz masonlar yanında en şedîd İslâm İttihatçıları; en geniş insaniyetçi ve medeniyetçiler yanında en dar kafalı milliyetçiler bu­lunduğu gibi, en seciyeli tanınmış adamlarla seciye­sizlikleri herkesçe malûm adamlar, maddî menfaatlerden uzak, temiz vatanperverlerle vurguncular ve harb zenginleri yan yana ve biribirini çok sever olarak görülüyordu. Böyleyken İttihat ve Terakki dağılmadı. Bu terkibi Talat vücuda getirmiştir." Yahya Kemal, Çocukluğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım, 3. baskı, 1986, s. 171-176. biçiminde tavsif etmiştir.

Ülkemize neredeyse her şeyini kaybettiren bu zihniyet maalesef bugün de varlığını en çok CHP ve iltisaklılarında devam ettiriyor ve her olumlu icraata karşı çıkıyor.

Tarihin derinliklerine uzanmaya gerek yok. Yetmişli yıllardan itibaren bu zihniyetin karşı çıkmadığı bir proje göremezsiniz.

Maalesef bu yapı ve zihniyet en çok CHP ve türevlerinde devam ediyor. Bu zihniyet tarih boyunca “tahripkâr” olmuştur.  Olmaya devam ediyor.

Bunun içindir ki, bu zihniyette olanlarda komplo, kumpas, şantaj, yalan, hile ve hurda eksik olmaz.

Zira bu yöntemler “efendileri dışarıda olan zihniyet”in temel usulleridir.

Buna mukabil “öze dönüş” zihniyeti söz konusudur. Bu zihniyetin eksiyi, hatası yok mu?

Elbette vardır.

Özellikle içlerine sızdırılmış “ittihatçı zihniyetin elemanları” vasıtasıyla epey hata, yanlış ve kusurları oluyor.

 “Öze dönüş” milliyetçi ve milli görüşçüler cumhur ittifakı olarak kendini şu şekilde tanımlıyor ve belirlediği istikamet ve hedefler doğrultusunda ilerlemeye çalışıyor.

“Cumhur İttifakı, Türkiye’yi hedef alan saldırılar karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset hesapları yapmaksızın ortak bir duruş ortaya koymaya ve Türkiye’yi zayıflatarak uluslar arası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya kararlıdır. Bu kararlılık ve işbirliği ile ittifakımız Türkiye’yi bölgesel güç ve lider ülke yapacak 2023 hedeflerini gerçekleştirmenin yanı sıra,

İ’la-yı Kelimetullah uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin teminatı, İslam âleminin ve bütün mazlum milletlerin yegâne ümidi olan Türkiye’yi küresel bir güç haline getirecek, 2053 ve 2071 vizyonun alt yapısını adım adım inşa edecektir.”

https://www.milliyet.com.tr/siyaset/cumhur-ittifaki-protokolu-nun-tam-metni-2662293

Evet, Türkiye’deki cumhur ve ittihatçı denilen iki zihniyeti bu gözle okumaya çalışalıyız.

Cumhur zihniyeti ne kadar öze dönmeye, ülke hayrına iş yapmaya çalışıyorsa ittihatçı zihniyeti o kadar yıkmaya ve dağıtmaya çalışıyor. http://veysierken.blogspot.com/2021/04/turkiyede-cari-olan-iki-zihniyet.html

Hâsılı kelam, siyasal akımların İslam Algısı”nı doğru anlamak ve ona göre tedbir almak gerekir.

Selam ve Sabırla… 22.08.2025

 

Eylemsiz Her Söz Anlamsızdır

Eylemsiz Her Söz Anlamsızdır

Veysi ERKEN Dr.

Siyonist haçlı zihniyetinin “esfel”lerine, uşaklarına ve işbirlikçilerine karşı harekete geçmeyen, sadece demeç veren, lafazanlık eden, orduları harekete geçirmeyen herkesin konuşmasını anlamsız ve gereksiz buluyorum.

Orduları, insanları harekete geçirmeyenler için de dua ediyorum.

Ya Rabbulalemin sadece demeç veren, orduları harekete geçirmeyenleri de Siyonistlerle, soykırımcılarla, katillerle birlikte yok et.

Eylemsiz, icraatsız, fiiliyatsız her demeç, laf, söz boştur, kandırmacadır.

GAZZE’nin enkaz-ı beşer’e çevrildiği bir zaman diliminde konuşup bir şey yapmayan, harekete geçmeyenlerden nefret ediyorum.

Artık GAZZELİLERİ, mazlumları, bizleri teselli edecek bir söz kalmadı.

İcraatsız söz bir işe yaramaz.

İman ediyorsan hitap bizleredir.

Ayetlerde “Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır. Saff, 2-3” buyrulur.

Bu hitap özellikle icraat makamında olanlara bir hitaptır.

Konuşmayın, harekete geçiniz, ordularınızı harekete geçiriniz.

Sizler ordularınızı harekete geçirirseniz Allah yardım eder, fethi ve zaferi nasip eder.

Siyonist katilleri ellerinizle darmadağın eder.

Artık söz ve karar sahibi olanların sözleri Gazzelileri teselli etmiyor, işe yaramıyor, soykırımcıları durdurmuyor.

Bizler eyleme geçersek, icraatta bulunursak, planlarımızı ona göre yaparsak “nasrun minellah ve fethun karib” ayetinin hükmü gerçekleşecek, düşmanımızı, insan düşmanı Siyonist zihniyeti tasfiye edebileceğiz biiznillah.

Evet.

Söz bitmiştir. Sözler bizi teselli etmiyor. Eylemsiz sözler anlamsızdır.

Coğrafyamızda Siyonist güçler tarafından işlenen suçların, katliamların, soykırımların, vahşetlerin, işgallerin sınırı yoktur ve buna cevap verilmeli, İsrail terör örgütü ve sahipleri bitirilmelidir.

Söz değil icraat vaktidir.

Siyonistlerin insanlığa karşı işledikleri suçlar, soykırım, vahşet, şiddet ABD, İngiltere ve kışlaları olan İsrail terör örgütleri bitirilmedikçe dünyada huzur olmaz.

Eylem vaktidir.

Orduları harekete geçirme vaktidir.

Bilinmelidir ki, terör örgütlerinin merkezleri ve sahipleri ABD, İngiltere ve diğer Siyonist merkezlerdir.

Suç ortakları onlara uşaklık edenlerdir.

Sessiz kalanlardır, harekete geçmeyenlerdir.

ABD, İngiltere, İsrail terör örgütlerine karşı çıkmak için “insan” olmak yeterlidir.

Harekete geçenler, insan olanlar bunu başarabilir. Tıpkı Rachel corie  "Zulüm bizdense, ben bizden değilim ve "acı veriyor dünyanın korkunç bir yere dönüşmesine sessizce tanıklık etmek"  dediği gibi diyebilmek ve yapabilmek önemlidir.

Evet.

Gerçekten söz bitmiştir. ABD, İngiltere, kışlaları olan İsrail terör örgütlerinin terörü ve vahşeti bitirilmedikçe dünyaya ve insanlara huzur yoktur.

Sadece Gazze’nin değil, Türkiye’nin ve dünyanın güvenliği tehlikededir.

Bunun için söz zamanı değil, eylem, icraat ve orduları harekete geçirme zamanıdır.

Selam ve Sabırla… 22.08.2025

CHP Zihniyeti Organize Kötülük Merkezidir

CHP Zihniyeti Organize Kötülük Merkezidir

Veysi ERKEN Dr.

CHP zihniyeti daim olarak “organize kötülük merkezi” olmuş ve olmaya devam etmektedir.

Bu zihniyetin membaı ve kaynağı İttihatçı ve jöntürk çeteleridir.

Dolayısıyla şu açıklama isabetlidir. “çok partili hayata geçtiğimizden beri demokrasi karşıtı “organize işler” CHP’den sorulur. Cuntaları destekleyen “organize milli irade sabotajları”nın adresi CHP’dir. Milletin sandıkta verdiği oyu hedef alan “organize demokrasi düşmanlığı” CHP siyaseti olarak markalaşmıştır. Bugün de Özgür Özel yönetimi milletin kaynaklarını “organize bir kötülükle” gaspedenlerin savunma merkezi haline gelmiştir. https://www.haber7.com/guncel/haber/3557029-omer-celikten-ozgur-ozele-sert-sozler-siyasi-navigasyon-problemi-yasiyor

Evet.

CHP zihniyetinin kaynağı yıkıcı, bölücü, dağıtıcı İttihatçı anlayıştır.

Bilindiği üzere bir yapının asıl belirleyicileri onu teşkil eden, kuran, ilkelerini ve kurallarını vazedenlerdir. Yöneticileridir.

İttihatçı zihniyeti ve uzantılarını bu gözle incelememiz ve anlamamız gerekir ki, ibret alalım ve aynı hataları tekrar etmeyelim. Özden kopuşun ataları olan “İttihatçı” zihniyetini ve oluşturanlarını iyi tanımamız ve anlamamız gerekir.

İttihatçı zihniyeti oluşumundan itibaren bize ait değerleri, İslamî ilke ve kuralları ortadan kaldırmakla memur edilmiştir. İçlerinde iyiler de olabilir. Ama yöneten, sevk ve idare edenler hep bize ve İslam’a “el/ yabancı” olanlardır.

Yahya Kemal "İttihat ve Terakki kadar bin türlü zihniyeti, bin türlü yaratılışı, bin türlü emeli bir araya toplamış ve dağılmamış, bilâkis, zaman geçtikçe daha ziyade top­lanmış ve kuvvetlenmiş siyasî bir cemiyeti Avrupa'­nın ve Asya'nın tarihinde göstermek imkânsızdır.

 İttihatçı ittifakının içinde en dinsiz masonlar yanında en şedîd İslâm İttihatçıları; en geniş insaniyetçi ve medeniyetçiler yanında en dar kafalı milliyetçiler bu­lunduğu gibi, en seciyeli tanınmış adamlarla seciye­sizlikleri herkesçe malûm adamlar, maddî menfaatlerden uzak, temiz vatanperverlerle vurguncular ve harb zenginleri yan yana ve biribirini çok sever olarak görülüyordu. Böyleyken İttihat ve Terakki dağılmadı. Bu terkibi Talat vücuda getirmiştir." Yahya Kemal, Çocukluğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım, 3. baskı, 1986, s. 171-176. biçiminde tavsif etmiştir.

CHP ittihatçıların mirasçısı olduğu için iflah olamayan, olamayacak yapıdadır.

Evet, CHP’nin tabanında samimi ve Müslüman olanlar vardır.

Ama organize kötülük merkezi olmaktan kurtulamıyor.

Bilindiği üzere dümen, direksiyon kimin elinde ise gemiyi, arabayı o yönlendirir.

CHP zihniyetinin dümeni bize yabancı olanların elinde olmuştur daim olarak.

Ülkemizin neredeyse her şeyini kaybettiren bu zihniyet maalesef bugün de varlığını en çok CHP ve iltisaklılarında devam ettiriyor ve her olumlu icraata karşı çıkıyor.  CHP dünün icraatlarını tekrar ettirmeye veya gizli bir şekilde devam ettirmeye çalışıyor.

Bunun için organize kötülük merkezidir.

Ülkemize yapabilecekleri bir iyilik vardır.

Kendilerini tasfiye etmektir.

Selam ve Sabırla… 22.08.2025

21 Ağustos 2025 Perşembe

Hep Boykot Sürekli BOYKOT

Hep Boykot Sürekli BOYKOT

Veysi ERKEN Dr.

Gazze’deki soykırımı, talanı, tahribatı durdurmanın en etkili yolu Siyonist haçlıları temelli, sürekli ve ebedi boykottur.

Bilhassa Siyonist şeytan Trump ve şürekâsı ABD’yi ve dünyayı ben yönetiyorum, istediğim yerlere çökerim, kanalları ele geçiririm, dünyanın tamamını ve yüzde beşini istiyorum dediği bir zamanda BOYKOTLA Siyonistleri durdurmak, ademiyete terk etmek insan olan herkes için farzdır, şarttır.

Boykota katılmayan kaçaktır.

Hep boykot, sürekli boykot şarttır.

Boykot arttırılmalıdır ve sürekli olmalıdır kiki bütün dünyada Siyonistler diz çöksün, insanlık kurtulsun.

Özetle Siyonistleri ve Zalimleri boykot daimi ve sürekli olmalıdır.

Geçici, günlük ve kısa süreli olmamalıdır.

Evet.

Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir” ifadesi ile diyorum ki, Gazze’de, Türkistan’da ve dünyanın bütün mazlum coğrafyalarındaki zulmü, vahşeti, katliamı ve soykırımı durdurmanın yolu onları, ABD’yi, İngiltere’yi ve tüm Siyonistleri, zalimleri sürekli ve sürdürülebilir bir boykotla cezalandırmakla mümkündür.

Bilinen bir gerçektir. 

Siyonist haçlıları ve zalimleri ademiyete, yokluğa terk etmek ancak boykotla mümkün olur. Zira Siyonistlerin ilahları mal, mülk, para, ticaret, zulüm, talan, işgal vs.dir.

İnsani olarak Siyonistleri daimi boykot şarttır. “Siyonist haçlı düşmanlarını, zalimleri ve onlara yardım edenleri boykot etmek İslam hukukuna göre bir zorunluluktur” ifadesini asla unutmayalım.

Var gücümüzle katliamcıları, soyguncuları, vahşileri, soykırımcıları sürekli, daimi ve sürdürülebilir şekilde, yöntemle boykot etmemiz farzdır, şarttır, fiili duadır.

Bir damla kadar da olsa her Müslüman’ın ve insanlığını yitirmemişlerin boykota katılması farzdır, şarttır ve fiili duadır.

Unutulmamalıdır ki, seller, tufanlar, denizler damlalardan oluşur ve sellerin etrafı yıktığı gibi boykot damlaları da zulmü, vahşeti, katliamı, işgali ve soykırımı yıkar geçer.

Dolayısıyla Mümin Müslüman ve insan olan olumsuzluğa, zalimlere, Siyonistlere, vahşilere karşı daim olarak Boykot Şuuru”na sahip olması ve boykotu hayatında daimi kılması gerekir.

Allah insanlara “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! Hud-113”

Allah mü’min kullarından, zalimin, vahşinin, katilin her şeyini terk etmelerini istemektedir.

Zalimin yanında durmama mazluma kol kanat germeyi gerektirir.

Kör ve Sağır olmamanın işaretidir.

Hep boykot, Sürekli boykot mazluma kol kanat germektir.

Bunun için zalimleri ve Siyonist haçlı zihniyetini sürekli “Boykot” etmeliyiz.

Hem de topyekûn ve daim olarak.

Bilinmelidir ki, Müslümanlarda ve dünya mazlumlarında böyle bir boykot şuuru olsa siyonist haçlı zihniyetinin ekonomisi ve düzenleri bir günde çöker. Hâkimiyetleri yerle yeksan olur.

Haydi boykota.

Daimi ve kalıcı boykota

Sürekli, sürdürülebilir ve her araçla, yöntemle daimi boykota.

Her mekânda ve dünyanın her yerinde.

Hemen şimdi ve her zaman daimi boykot, hep boykot.

Selam ve Sabırla… 21.08.2025

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Ne İşe Yarar

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Ne İşe Yarar

Veysi ERKEN Dr.

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu diye bir kurul var.

Sendikalar ile işveren konumunda olan hükümet arasında yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığı takdirde devreye girer ve maaş artışları hakkında nihaî kararı verir.

Adı üzerinde toplu görüşme, grev hakkı tanımayan bir sendika kanunu.

Hükümet tarafı ve sendikalar YÜZ DELİK açan yüzdelik artışlarda hükümetle anlaşamamış.

Hakem kurulu devreye girecekmiş.

Peki, hakem kurulu kimlerden oluşuyor.

Cevap bellidir.

Kaymak tabakadan.

Geliri, maaşı en yüksek olanlardan oluşuyor.

Peki, bu kurul düşük gelirli memuru ve seyyanen artışlardan mahrum bırakılan emeklilerden yana tavır koyar mı?

Mümkün değil, geliri çok olanların çifte maaşlarına, kurul üyeliklerine, ek kazançlarına devam.

Az gelirliler düşünülür mü?

Hiç zannetmiyorum.

Yıllardır süregelen uygulama bunu göstermiştir.

Kısaca 2026 ve 2027 yıllarında da az gelirlilerin ezilmişliği devam edecek, gelirler arasındaki makas daha da açılacaktır.

Velhasıl “altta kalanın canı çıksın” ilkesini edinen Kapitalist dininin müntesipleri bayram etmeye devam edecektir.

Allah sonumuzu ve encamımızı hayr eylesin diye dua etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.

Sendika ağalığına devam edecekler bellidir.

Selam ve Sabırla… 21.08.2025

Beklemek Ölümden Beterdir

Beklemek Ölümden Beterdir

Veysi ERKEN Dr.

“Beklemek ölümden beterdir” açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa, soykırıma, işgale terk edilenler için.

Gazze ve Gazzeliler çok beklediler, bekliyorlar.

Dünyada insan var diye çok beklediler.

Meğerse iyi insan kalmadı dünyada.

Havfi Yezdan çekilmiş gönüllerden.

Merhum Mehmet Akif:

“Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır;
Fazîlet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havfı Yezdân’ın...
Ne irfânın kalır te’sîri kat’iyyen, ne vicdânın.
Hayat artık behîmîdir ... Hayır ondan da alçaktır;
Ya hayvan bağlıdır fıtratla, insan hürr-i mutlaktır .”

Gazze’deki vahşet insan görünümlülerde havfi yezdanın bittiğinin resmidir.

Bir gün bütün dişliler kırılır, hafvi ve muhabbeti Yezdan geri döner Gazze ve gazeliler özgür olur mu?

?

?
Kırılır da bir gün tüm dişliler

Döner şanlı şanlı çarkımız bizim

Gökten bir el yaşlı gözleri siler

Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze

Kavuşuruz sonu gelmez gündüze

Sapan taşların yanında füze

Başka alemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil tarih ahlak ve iman

Görürler nasılmış neymiş kahraman

Yer ve gök su vermem dediği zaman

Her tarlayı sular arkımız bizim

Gideriz nur yolu izde gideriz

Taş bağırda sular dizde gideriz

Bir gün akşam olur bizde gideriz

Kalır dudaklarda ŞARKIMIZ bizim...” diyor merhum Necip Fazıl.

Bir gün kırılır bütün dişliler ve beklemek biter inşallah.

Beklemek ölümden beterdir gerçekten.

Artık Gazzeliler ümmet denilen canlı cenazeden ve insanım diyen liderlerden bir şey beklemiyor.

Sadece ve sadece Allahtan bekliyor yardımı, fethi ve zaferi.

Ayette. Seveceğiniz bir diğer (nimet) daha var; Allah'tan yardım ve yakın bir zafer! Müjdele müminleri! Saff-13” buyrulur.

Siyonist şeytanlara uyanlardan bir şey beklenmeyeceğini, ölümün daha hayırlı olacağını Gazzeliler iyi bilmektedir.

Selam ve Sabırla… 21.08.2025

Siyonistler Şeytandır

Siyonistler Şeytandır

Veysi ERKEN Dr.

 

Siyonistler şeytandır.

Şeytan Trump ve hempaları Siyonist merkezlerin emriyle korsanca ve haydutça davranıyor.

Gazze’yi ve Gazzelileri tamamen imha etmeye karar vermişler.

Bunun için diyoruz ki, dünya için büyük bir tehdit olan Trump ve efendileri olan Siyonistler, Hıristiyan Siyonistler acilen durdurulmalı ve tasfiye edilmelidir.

İsrail denilen kışla mutlak olarak tasfiye edilmedikçe insanlığa rahat yoktur.

Bütün iyi insanların ilk ve temel görevi Trump ve Netanyahu şeytanlarının, destekçilerinin, uşaklarının katliamını, soykırımını, işgallerini, vahşetlerini durdurmaktır.

Evet.

Trump dönemi dünyayı kıyamete doğru evirmeye çalışıyor. İnanışları gereği “Tanrı’yı kıyamete zorlamaya çalışıyor”, Gazze’yi yıkmaya ve insansızlaştırmaya çalışıyor.

Cem Karaca “Bindik bir alamete gidiyoz kıyamete” diyordu bir zamanlar.

Göründüğü kadarıyla kıyamete doğru gidiyoruz.

Tramp’ın küresel Siyonist haçlı çetesi tarafından koltuğuna oturtulduğu günden beri icraatları, söylemleri ve tehditleri bununla ilgilidir.

Anlaşılacağı üzere Siyonist çetenin amacı değişmez ve Trump sadece kan ve gözyaşını arttırmakla görevlidir.

Kıyamet savaşının (armegadon) olacağına iman etmiş “arz-ı mev’ud” inancının ve “soykırım dini”nin mensupları dünyanın her tarafını yakma, yıkma, işgal ve soykırıma uğratma peşindeler.

Trump şeytanı, soykırımları kendinden önceki yönetimler gibi İngilizlerle beraber kışlaları İsrail ile birlikte yürütmektedir.

Dünya bu katliamları, soykırımları, vahşetleri, işgalleri seyrediyor, adeta sıranın kendilerine gelmesini bekliyor.

Trump şeytanı döneminde soykırımlar ve işgaller artıyor buna göre tedbir alınmalıdır.

Evet.

 “Bindik bir alamete gideyoz kıyamete”

Bu vahşi haydutların vahşetleri, soykırımları, işgalleri, şeytanın yolunu takip etmeleri yeni değildir. Siyonist atalarının izlerini sürdürmekte ve yöntemlerini kullanmaktadırlar.

“Armagedon ve arz-ı mev’ud”  teolojisine iman etmektedirler.

Akıl almaz bir inanış da olsa maalesef Siyonistler ve Hıristiyan Siyonistler el ele vererek bunun gereğini yapmaya çalışıyor ve dünya katliamı, soykırımı, vahşeti, toprakların insansızlaştırılmasını, insanların topraksızlaştırılmasını seyretmekte ve Amerika’nın, İngiltere’nin ve diğer Siyonist ülkelerin topraklarımızı istila ve işgal etme planlarını görmezlikten gelmektedir.

Unutmayalım Siyonist haçlı zihniyetinin “armegadon ve arz-ı mev’ud” teo- politiği budur ve değişmemektedir.

Şeytan Trump da bunun sürdürücüsüdür.

Başka bir şey beklenmemelidir.

Trump ve Siyonist mahlûklar durdurulmalıdır.

Acilen durdurulmalı ve kışlaları ile birlikte tasfiye edilmelidir.

Türkiye öncü olmalıdır.

Dini, dili, meşrebi, mezhebi, cinsiyeti, cibilliyeti ne olursa olsun, İNSAN olan, insan kalan, şeytanın izinde gitmeyenler, bu sapkın inanış sahiplerini, armegadon ve arz-ı mev’udçularınını ve GAZZE’deki soykırımı, vahşeti, yıkımı durdurmak için çaba sarf etmekle mükelleftir.

Herkes gücünü ortaya koymak mecburiyetindedir.

Ülkeleri yönetenler bir araya geliniz, seyirci kalmayınız, GAZZE’YE, BATI ŞERİAYA giriniz ve bu vahşeti durdurunuz, Mısır, Ürdün, Arabistan yönetimlerine rağmen vahşet durdurulmalıdır. Yoksa bu vahşet ve ateş hepinizi de, ülkelerinizi de yakacak.

Kıyameti koparmak için Tanrı’yı zorlama inancına mensup sapıklar durdurulmazsa felaket ve yıkım dünyayı saracak, sarıyor.

Selam ve Sabırla… 21.08.2025

20 Ağustos 2025 Çarşamba

Hırsızları Savunan Güruha Dönüşenler

Hırsızları Savunan Güruha Dönüşenler

Veysi ERKEN Dr.

İslami terbiyeden mahrum nesiller arttıkça hırsızları, rüşvetçileri, arsızları, edepsizleri, fahşayı savunan ve yaşayanların sayısı artmaktadır.

Tabii ki bu artışta iyi bilinenlerin yanlış uygulamaları ve yaklaşımları önemli rol oynamaktadır.

Eba Müslim Horasanı “Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak içinde düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu”  tespitinde bulunmuştu asırlar önce.

Bu tespit doğrudur.

Bunun en tipik misali günümüzün hırsızlarını savunan güruha dönüşenlerdir.

İktidar mensupları kendilerini iktidara taşıyan kitleleri, İslami hassasiyetleri ve yaşayışları olanları, az gelirli olanları terk edip, kapitalistleri, yabancı sermayedarları, Türkiye’yi sömürenleri kazanacağım diye yöneldi.

Bunun sonucunda iktidarı terk eden kitle hırsızlara, rüşvetçilere, ahlaksızlara, fuhşiyatı savunanlara, İslam düşmanlarına yönelmeye başladı.

Maalesef bu yöneliş kalıcı olmaya başladı.

Son maaş artış teklifleri, yüzdelik tekliflerle milletin gelirlerinde YÜZ DELİK daha açma çabaları, emeklilerin seyyanen zamdan mahrum edilmeleri dostların terkinin belirgin olduğunu göstermektedir.

Unutulmamalıdır ki, fiiller tekrar edile edile alışkanlıklara, alışkanlıklar tekrar edile edile huylara dönüşür ve can çıkar huy çıkmaz misali kalıcı olur.

Ülkemizi muhafaza ve fuhşiyatı, ahlaksızlığı, hırsızlığı, rüşveti azaltmak isteyenler mutlaka tedbir almak ve kötü gidişatı durdurmakla mükelleftir.

Bilinmelidir ki, ittihatçı, Jöntürkçü Siyonist haçlıların işbirlikçileri, uşakları, fetöitleri kötülüklerden, kötülükten vazgeçmez.

Onları kazanacağım diye onların dediklerini yapıp İslam’ı yaşamaya çalışanları küstürmek, az gelirli memur ve emekliyi küstürmek felaketi arttırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.

İktidar sahipleri titreyip kendilerine ve İslam’a dönmeleri çıkış ve kurtuluş yoludur.

Selam ve Sabırla… 20.08.2025