8 Temmuz 2013 Pazartesi

Türkiye ve İslam Coğrafyasındaki Olaylar



Türkiye ve İslam Coğrafyasındaki Olaylar

Veysi ERKEN

            Siyonist çete hiçbir zaman boş durmadı ve durmayacak.
Türkiye’nin gelişmesini, dünyada söz sahibi olmasını, mazlumun elinden tutmasını asla hazzetmediler ve etmeyecekler.
Türkiye’de ve İslam coğrafyasında (Mısır örneği) olanı biteni anlamak ve ona göre tedbir almak için Siyonistlerin stratejik planlarını bilmek gerekir.
Bilindiği üzere Siyonist çete en küçük şeyleri huzursuzluk kaynağı haline dönüştürmede mahirdir. Üç beş ağacı bahane ederek kitleleri ayaklandırmak ve ülkeleri tahrip etmek gibi bir marifetleri vardır.
Mevcut iktidarın icraatlarını beğenmemek ve tenkit etmek her bireyin hakkıdır. Yapılması da gerekir. Ancak tahribat, şiddet, çapulculuk, yağma ve Vandallık ayrı şeydir.
Ustalık döneminin icraatlarının neredeyse tamamının halkın aleyhine olduğunu, icraatların oligarşi çetesi ve uzantılarına yaradığını defalarca yazdım. Bunu okuyucularımın tamamı bilir.
Ancak Ülkemizde ve diğer İslam coğrafyalarında oyunlaştırılan senaryo farklıdır. Oyunun esas sebebi halktan yana olabilecek en küçük icraatları engellemek ve kendi sömürü düzenlerini devam ettirmektir.
Bunun için ülkelerde huzursuzluk çıkarmak ve Vandallığı arttırmak için o ülkedeki maşalarını devreye sokarlar. Ülkemizdeki Vandallığın arkasında işte bu eller vardır. Türkiye’deki maşaların adı Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma olabilir. Halk buna kanmamalı. Bilinmelidir ki, maşaların tamamına yakını gayrı Müslim’dir.
Maşalar ve figüranlar efendilerine hizmet etmişlerdir Taksim’de ve Tahrir’de.
İslam coğrafyasının ayağa kalkışını engellemek ve parçalanmayı arttırmak için kurulan tuzaklar yeni değildir. Bu tuzaklar ve oyunlar bitmedi ve bitmeyecektir. ( tuzaklarla ilgili örnek videolar http://www.youtube.com/watch?v=vlwVR_rZ-Ds  http://www.youtube.com/watch?v=KuItku1Jmno http://www.youtube.com/watch?v=WfDk-enX2zk )  Önemli olan uyanık olmak ve tuzakçıları mahkûm etmektir.
Bu konuda Roger GARAUDY’in “İsrail Mitler ve Terör” isimli kitabındaki belgeler günümüze ışık tutacak ve olayları anlamamızı sağlayacak niteliktedir.
            Üzülerek belirtmeliyiz ki, İslam’ı din olarak seçtiği için GARAUDY sürekli ilim ve tefekkür dünyasından uzak tutulmaya çalışılmıştır. Bu konuda çetenin Türkiye’deki maşaları da hakkıyla vazifelerini yapmışlardır.
            Gelelim günümüzdeki olaylarla ilgili belgelere.
            GARAUDY bahsi geçen kitabına 1982 yılında Kivunim dergisinde yayınlanan ve Siyonistlerin stratejilerini ortaya koyan belgeyi ve mütemmimlerini koymuştur. Bu günleri belgeler ışığında okumak kolaydır.
            İşte o belgedeki ifadeler:*
            “Kudüs’te Dünya Siyonist Örgütü tarafından yayınlanmakta olan kivunim (Yönelişler) Dergisindeki ‘80’li yıllar için İsrail’in stratejik planları’ ile ilgili bir makale, bu konuda bize çok net bilgiler vermektedir.
            ‘Merkezde yer alan gövde olması bakımından Mısır, özellikle Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki giderek sertleşen çatışmalar gözüne alınırsa, şimdilik bir kadavradır. Bu ülkenin ayrı coğrafi eyaletlere bölünmesi, bizim Batı cephesi üzerinde, 1990’lı yıllar için siyasi hedefimiz olmalıdır.
            Böylece Mısır bir kere parçalandıktan ve merkezi iktidardan yoksun bırakıldıktan sonra, Libya, Sudan ve diğer uzak ülkeler aynı çözülmenin içine gireceklerdir. Yukarı Mısır’da bir Kıpti devletinin kurulması ve daha az öneme sahip bölgesel kimliklerin oluşturulması, barış anlaşması yüzünden şimdilik geciktirilmiş, fakat uzun vadede kaçınılmaz olan bir gelişmenin anahtarıdır.
            Dış görüşüne rağmen, Batı cephesi Doğu cephesinden daha az problem çıkarıyor. Lübnan’nın beş eyalete bölünmesi… Arap dünyasının bütününde meydana geleceklerin müjdesini veriyor. Suriye ve Irak’ın etnik veya dini kıstaslar bazında belli bölgelere ayrılması, uzun vadede, İsrail için öncelikli gaye olmalıdır. Bunun birinci safhası ise, söz konusu devletlerin askeri güçlerinin imha edilmesidir.
            Suriye’nin etnik yapıları kendisini parçalanmaya hazır hale getiriyor: Suriye’nin deniz sahili boyunca bir Şii devleti, Halep’te ve Şam’da birer Sünni devleti kurulabilir. Her halükarda Hurunla birlikte Ürdün’ün kuzeyinde – belki de bizim Golan’ımızın üzerinde- kendi devletini oluşturmayı ümit eden bir Dürzî kimliği de ortaya çıkabilecektir… Böyle bir devlet, uzun vadede, bölge için bir barış ve emniyet garantisi olacaktır. Bu bizim rahatça gerçekleştirebileceğimiz bir hedeftir.
            Petrolce zengin ve iç mücadelelerin pençesindeki Irak, İsrail’in nişan çizgisindedir. Onun dağılması bizim için Suriye’ninkinden daha önemlidir, zira Irak, yakın vadede İsrail için en ciddi tehlikeyi temsil etmektedir.’…  ‘Çeşitli milletlerin bütün Siyonist örgütlerinin ortak görevi, Yahudi devletine, her halükarda kayıtsız ve şartsız yardım etmektir. Hatta böyle bir davranış, içinde bulundukları milletlerin otoriteleriyle çelişse bile”
            Belge son birkaç ayda ülkemizde ve Mısır’da cereyan ettirilen olayların arkasındaki güçleri deşifre etmeye yeter. Hele hele Türkiye’deki olaylar doğru okunduğunda piyon medya, yazar, çizer, akademisyen, bürokrat, sanayici, tüccar görünümlülerin ve örgütlerin faaliyetleri daha anlaşılır hale geliyor.
            Bu tür eserler okunmalı ve okutulmalıdır ki gerçekler bilinsin.
            Sonuç olarak Türkiye’nin çağa damgasını vurması, İslam’la İslamlaşması ve dünyaya öncülük etmesi piyonlar vasıtasıyla bize yutturulan planların boşa çıkarılması ile mümkündür.
            Kısaca dünün 28 Şubatçılarıyla birlikte Küresel 28 Şubatçıların adaletin huzuruna çıkarılması sağlanmalıdır.
            Bu yapılmasa çetenin darbe hevesi bitmez, verdikleri zarar, ziyan ve tahribat tükenmez.
            Selam ve Sabırla…

*Roger GARAUDY, İsrail Mitler ve Terör, Türkçesi: Cemal Aydın, Pınar Yayınları, İstanbul 2000, s. 189-191

1 yorum:

  1. yerinde tespitler. Ancak milletin uyanması biraz zor. Millet toptancı bir bakışa sahip ve kartel medyasının etkisinde. Yine de kolay gelsin

    YanıtlaSil

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?