Türkiye ve İslam Coğrafyasındaki Olaylar
Veysi
ERKEN
Siyonist çete hiçbir zaman boş durmadı ve durmayacak.
Türkiye’nin
gelişmesini, dünyada söz sahibi olmasını, mazlumun elinden tutmasını asla
hazzetmediler ve etmeyecekler.
Türkiye’de ve İslam
coğrafyasında (Mısır örneği) olanı biteni anlamak ve ona göre tedbir almak için
Siyonistlerin stratejik planlarını bilmek gerekir.
Bilindiği üzere
Siyonist çete en küçük şeyleri huzursuzluk kaynağı haline dönüştürmede
mahirdir. Üç beş ağacı bahane ederek kitleleri ayaklandırmak ve ülkeleri tahrip
etmek gibi bir marifetleri vardır.
Mevcut iktidarın
icraatlarını beğenmemek ve tenkit etmek her bireyin hakkıdır. Yapılması da
gerekir. Ancak tahribat, şiddet, çapulculuk, yağma ve Vandallık ayrı şeydir.
Ustalık
döneminin icraatlarının neredeyse tamamının halkın aleyhine olduğunu,
icraatların oligarşi çetesi ve uzantılarına yaradığını defalarca yazdım. Bunu
okuyucularımın tamamı bilir.
Ancak Ülkemizde
ve diğer İslam coğrafyalarında oyunlaştırılan senaryo farklıdır. Oyunun esas
sebebi halktan yana olabilecek en küçük icraatları engellemek ve kendi sömürü
düzenlerini devam ettirmektir.
Bunun için
ülkelerde huzursuzluk çıkarmak ve Vandallığı arttırmak için o ülkedeki
maşalarını devreye sokarlar. Ülkemizdeki Vandallığın arkasında işte bu eller
vardır. Türkiye’deki maşaların adı Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma olabilir. Halk
buna kanmamalı. Bilinmelidir ki, maşaların tamamına yakını gayrı Müslim’dir.
Maşalar ve figüranlar
efendilerine hizmet etmişlerdir Taksim’de ve Tahrir’de.
İslam
coğrafyasının ayağa kalkışını engellemek ve parçalanmayı arttırmak için kurulan
tuzaklar yeni değildir. Bu tuzaklar ve oyunlar bitmedi ve bitmeyecektir. (
tuzaklarla ilgili örnek videolar http://www.youtube.com/watch?v=vlwVR_rZ-Ds http://www.youtube.com/watch?v=KuItku1Jmno
http://www.youtube.com/watch?v=WfDk-enX2zk ) Önemli olan uyanık olmak ve tuzakçıları mahkûm
etmektir.
Bu konuda Roger
GARAUDY’in “İsrail Mitler ve Terör”
isimli kitabındaki belgeler günümüze ışık tutacak ve olayları anlamamızı
sağlayacak niteliktedir.
Üzülerek
belirtmeliyiz ki, İslam’ı din olarak seçtiği için GARAUDY sürekli ilim ve
tefekkür dünyasından uzak tutulmaya çalışılmıştır. Bu konuda çetenin
Türkiye’deki maşaları da hakkıyla vazifelerini yapmışlardır.
Gelelim
günümüzdeki olaylarla ilgili belgelere.
GARAUDY
bahsi geçen kitabına 1982 yılında Kivunim dergisinde yayınlanan ve
Siyonistlerin stratejilerini ortaya koyan belgeyi ve mütemmimlerini koymuştur.
Bu günleri belgeler ışığında okumak kolaydır.
İşte
o belgedeki ifadeler:*
“Kudüs’te Dünya Siyonist Örgütü
tarafından yayınlanmakta olan kivunim (Yönelişler) Dergisindeki ‘80’li yıllar
için İsrail’in stratejik planları’ ile ilgili bir makale, bu konuda bize çok
net bilgiler vermektedir.
‘Merkezde yer alan gövde olması
bakımından Mısır, özellikle Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki giderek
sertleşen çatışmalar gözüne alınırsa, şimdilik bir kadavradır. Bu ülkenin ayrı
coğrafi eyaletlere bölünmesi, bizim Batı cephesi üzerinde, 1990’lı yıllar için
siyasi hedefimiz olmalıdır.
Böylece Mısır bir kere
parçalandıktan ve merkezi iktidardan yoksun bırakıldıktan sonra, Libya, Sudan
ve diğer uzak ülkeler aynı çözülmenin içine gireceklerdir. Yukarı Mısır’da bir
Kıpti devletinin kurulması ve daha az öneme sahip bölgesel kimliklerin
oluşturulması, barış anlaşması yüzünden şimdilik geciktirilmiş, fakat uzun
vadede kaçınılmaz olan bir gelişmenin anahtarıdır.
Dış görüşüne rağmen, Batı cephesi
Doğu cephesinden daha az problem çıkarıyor. Lübnan’nın beş eyalete bölünmesi…
Arap dünyasının bütününde meydana geleceklerin müjdesini veriyor. Suriye ve
Irak’ın etnik veya dini kıstaslar bazında belli bölgelere ayrılması, uzun
vadede, İsrail için öncelikli gaye olmalıdır. Bunun birinci safhası ise, söz
konusu devletlerin askeri güçlerinin imha edilmesidir.
Suriye’nin etnik yapıları kendisini
parçalanmaya hazır hale getiriyor: Suriye’nin deniz sahili boyunca bir Şii
devleti, Halep’te ve Şam’da birer Sünni devleti kurulabilir. Her halükarda
Hurunla birlikte Ürdün’ün kuzeyinde – belki de bizim Golan’ımızın üzerinde-
kendi devletini oluşturmayı ümit eden bir Dürzî kimliği de ortaya
çıkabilecektir… Böyle bir devlet, uzun vadede, bölge için bir barış ve emniyet
garantisi olacaktır. Bu bizim rahatça gerçekleştirebileceğimiz bir hedeftir.
Petrolce zengin ve iç mücadelelerin
pençesindeki Irak, İsrail’in nişan çizgisindedir. Onun dağılması bizim için
Suriye’ninkinden daha önemlidir, zira Irak, yakın vadede İsrail için en ciddi
tehlikeyi temsil etmektedir.’… ‘Çeşitli
milletlerin bütün Siyonist örgütlerinin ortak görevi, Yahudi devletine, her halükarda
kayıtsız ve şartsız yardım etmektir. Hatta böyle bir davranış, içinde bulundukları
milletlerin otoriteleriyle çelişse bile”
Belge son birkaç ayda ülkemizde
ve Mısır’da cereyan ettirilen olayların arkasındaki güçleri deşifre etmeye
yeter. Hele hele Türkiye’deki olaylar doğru okunduğunda piyon medya, yazar,
çizer, akademisyen, bürokrat, sanayici, tüccar görünümlülerin ve örgütlerin
faaliyetleri daha anlaşılır hale geliyor.
Bu
tür eserler okunmalı ve okutulmalıdır ki gerçekler bilinsin.
Sonuç
olarak Türkiye’nin çağa damgasını vurması, İslam’la İslamlaşması ve dünyaya
öncülük etmesi piyonlar vasıtasıyla bize yutturulan planların boşa çıkarılması
ile mümkündür.
Kısaca
dünün 28 Şubatçılarıyla birlikte Küresel 28 Şubatçıların adaletin huzuruna
çıkarılması sağlanmalıdır.
Bu
yapılmasa çetenin darbe hevesi bitmez, verdikleri zarar, ziyan ve tahribat
tükenmez.
Selam
ve Sabırla…
*Roger
GARAUDY, İsrail Mitler ve Terör, Türkçesi: Cemal Aydın, Pınar Yayınları,
İstanbul 2000, s. 189-191
yerinde tespitler. Ancak milletin uyanması biraz zor. Millet toptancı bir bakışa sahip ve kartel medyasının etkisinde. Yine de kolay gelsin
YanıtlaSil