9 Temmuz 2013 Salı

28 Şubat Üniversitesi



28 Şubat Üniversitesi*

Veysi ERKEN

            28 Şubat.
            Zulmün zirveleştirildiği tarih.
 Firavunların bizden izin almadan nasıl rüya görürsünüz tafralarını arttırdıkları bir gün. Namlularını halka yönelttikleri bir zaman dilimidir Eylül fırtınasının devamı 28 Şubat.
            Merdin-namerdin, şereflinin-şerefsizin, dik duranın-durmayanın, yamulanın- yamulmayanın belli olduğu kısaca takkenin düşüp kelin göründüğü zamanın erimediği dönem.
            Hani şair “Çaycı getir, ilaç kokulu çaydan!
                              Dakika düzelim, senelik paydan!
                             Zindanda dakika farksızdır aydan
                              Karıştır çayını zaman erisin;
                              Köpük köpük, duman duman erisin!” diyordu ya.
            28 Şubatta zaman erimiyordu. Zaman halkı eritiyordu ve boğuyordu adeta.
            Halkı boğmaya çalışanlar esasında belliydi. Onların kim olduğunu halk biliyordu. Tamamı “Müslüman görünümlü”lerdi.
            Halk direniş bekliyordu.
            Ama iyi kabul edilenler tırsmıştı.
            Erkekler(!) meydandan çekilmiş, kanaat önderi “28 Şubat”ın demokrasiyi güçlendireceğinden dem vurarak  “başörtüsü furuattır” fetvasını çoktan vermiş, mücahitler sırra kadem basmıştı.
            İşte bu dönemde “namlusunu halka çeviren tankı selamlamam sesi yankılanıyordu ülkede.
            Yiğitler bedel ödemeye hazırdı inançları uğrunda. İlayı Kelimetullah davasının davacıları yılmadılar. Makamından, mevkilerinden, aşlarından işlerinden olma pahasına taviz vermediler.
            Bedel bazıları için gerçekten ağır oldu.
            Olsun diyorlardı yiğitler.
            Çünkü mukafaatı cenabı Allah’tan bekliyorlardı.
            İşte bedel ödeyip de taviz vermeyenlerden birisi de Ömer Karahan beydir. Aynı dönemde BBP Yönetiminde bulunduk.
            Sıkıntı çekti, bedel ödedi.
            Onbir yıl üniversiteden uzak kaldı.
            Biz kadere ve takdire inananlarız.
            Ömer Bey yaşadığı zulmü “28 Şubat Üniversitesi” adıyla kitaplaştırdı.
            Haksızlıklara karşı direnişi kitaplaştırdı.
            İnsanı esas üzen dost zannedilenlerin tavrı ve tutumu.
            Aynı üzüntüyü hepimiz yaşadık.
            Selamı esirgeyen dostlar(!) gördük.
            Bıyıklarını tıraş eden, namazını bırakan, cumasını evde kılan(!) yiğitleri(!) erkekleri(!)  fetva veren anlı şanlı hocaları(!) tanıdık.
            İşte “28 Şubat Üniversitesi” bunların belgesi.
            Kitabın her belgesi ibretlik.
            O dönemi ve günümüzün küresel 28 Şubatçıların şeytanlıklarını öğrenmek için okunmalı bu tür kitaplar.
            Oyun aynı.
            Ellerine fırsat geçse aynı kıyımı yine yaparlar.
            Çünkü onlar gayrı Müslim ve kendi ifadeleriyle sadece sosyolojik Müslüman.
            Evet, aziz dostlar.
            İbretlik “28 Şubat Üniversitesi”ni okuyun, okutun ve bilim insanı(!)nın melanetini görün. Ömer Bey:
             “ Milletine yabancılaşmış jakoben kafalar ülkeyi çağdaşlaştırma, cehalet ve irtica ile mücadele adı altında halkın değerlerine saldırmıştır. Binyıl süreceği iddiası ile ortaya çıkan 28 Şubat süreci de halka yönelik baskı ve zulmün tırmandığı dönemlerden biridir. Süreç çok yönlü ve boyutludur. Fakat en temel özelliği Türk milletinin en vazgeçilmez değerlerinden olan dinine tasallutu esas almasıdır. Örnek aldığımızı iddia ettiğimiz batı toplumlarında özürlülerden bile en üst verim elde edilmeye çalışılır. Biz de ise iyi yetişmiş ve yetişen insanlara bile sırf inancı sebebiyle çok kolay kıyılır. Bu kıyımı 28 Şubat döneminde Türkiye’nin en üst düzeyde eğitim vermek, araştırma, ilim ve hizmet üretmekle görevli üniversitelerinde ibretle yaşadık. Bu kurumlardaki eğitimci ve en seçkin öğrencilere nasıl kıyıldığına şahit olduk. Ülkemizde kahtı rical, yani iyi yetişmiş insan kıtlığına rağmen eğitimciler ve istikbalin bilim insanları çil yavrusu gibi dağıtıldı. Özerk olduğu ifade edilen üniversitelerimizde yazdığı kitaptan veya verdiği demeçten dolayı profesörler üniversitelerden atıldı. Akademik kurullarda yapılan eleştirilere cezalar yağdırıldı. Bunlar bizim evlatlarımız dedikleri öğrencilere farklı kıyafetleri yüzünden Anayasa, Türk Ceza Yasası, YÖK Yasası ve öğrenci disiplin yönetmeliğinde bulunmayan suçlar ve cezalar icat edildi. Olmayan veya sahte tutanaklar ile öğretim üyelerinin işine son verildi. Yani öğrencilere ve öğretim üyelerine ceza verebilmek için üniversitelerde sahtekârlık yapıldı. Bu kitapta, utanç verici zulmün belgelerle sunumunu bulacaksınız” diyor.
            Ne kadar acıklı bir tespittir.
Bedel ödetenlere bedel ödetmek için28 Şubat dönemi bilinmeli ve unutturulmamalıdır.
Esasında kitapta zulmün ve gaddarlığın bir bölümü yer almaktadır. Bir daha zulmün yaşanmaması, zulmün ve zalimlerin unutulmaması ve onlardan hesap sorulması temennisiyle iyi okumalar.
            Selam ve Sabırla.

·         28 Şubat Üniversitesi, Prof. Dr. Ömer Karahan, Tebeşir Yayınları, Konya 2013,
Sahipata Mah. Mimar Muzaffer Cad. Helvacıoğlu Apt. No. 41/1 Konya
Tel 0332 3536265-66
www.tebesiryayinlari.com

1 yorum:

  1. İbretlik bir çalışmaya benziyor. Kısa zamanda temin edip okuyacağım inşallah. Anladığım kadarıyla o günün zulmeden yöneticilerinin tamamı yargılanmadıkça mağduriyet giderilmiş olmaz. Ahmet Yaşar

    YanıtlaSil

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?