13 Haziran 2014 Cuma

Üniversite Personelinin Zulme Varan Mağduriyeti ve Bedelli



Üniversite Personelinin Zulme Varan Mağduriyeti ve Bedelli

Veysi ERKEN

Merhum Fuzuli “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” diyor da biz fuzuli olarak mı yazıyoruz? Sesimizi yükseltmeye çalışıyoruz.
Evet, aziz dostlar. Bedelli konusunda yüzlerce yazı yazdım. Durmak yok yazmaya devam diyorum. İnşallah neticeye ulaşacağım.
Bilindiği üzere ülkemizin teknik donanımı yüksek bir orduya ihtiyacı var. Bu gerçeği Genel Kurmay Başkanı Sayın Necdet Özel de dile getirdi. Artık savaşların kalabalık ordularla değil, teknik ve elektronik donanımı yüksek olan ordularla yapıldığını ifade etti.
Sayıları 750 bine yaklaşan bakaya veya asker kaçağı kabul edilenlerle teknik donanımı yüksek bir askeri yapıyı oluşturamayacağımızı cümle âlem biliyor. Artık donanımı yüksek olan bir askerlik yapılanmasına gidilmesi gerekir. Bunun yolu da gönül travması (sarsıntı) yaşayan gençleri rahatlatacak bir bedelliği çıkartmaktan geçmektedir. Bunu bütün askeri yetkililer ve vekiller bilmektedir.
 Seçimden önce konuştuğumuz bütün vekiller seçimden sonra Nisan ayı içinde bu konunun halledileceğini söylediler.  Seçim bitti sözler de bitti her halde.
Gelelim asıl konuya.
Üniversite personelinin yaşadığı zulme varan mağduriyet konusuna.
Esasında bu konuya hiç girmek istemiyordum. Özellikle üniversitedeki dostların ısrarlı talebi olunca bir nebze olsa da konuyla ilgilenmek vacip oldu diye düşünüyorum.
Evet, aziz dostlar.
 İstatistik kurumunun resmi açıklamalarına göre Türkiye’de yoksulluk sınırı 3950 TL’ye yükselmiş. Bir başka ifade ile aylık kazancı 3950 tl’nin altında olanlar yoksulluk dairesindedir. Resmi açıklamalara göre aylık kazancı 2300 tl civarında olan Araştırma Görevlisi, 2600 tl civarında olan Yardımcı Doçent ve öğretim Görevlisi, 3100 TL civarında olan Doçent ve 4000 TL civarında olan profesör yoksulluk dairesi içinde yer almaktadır. (Herhalde bunlara zekât verilebilir. Bunu Diyanet açıklığa kavuştururun.)
Merak ediyorum üniversite mensubu iken vekil seçilenler bu durumu bilmiyorlar mı?
Elbette ki, biliyorlar. Üniversiteliler umurlarında değil.
Biliyorlar da diğer milletvekilleri gibi kendileri ile ilgili konuları kale alıyorlar. Bütün düzenlemeler kendilerini daha da zenginleştirecek şekilde yapıldığının farkındalar. Aylık geliri 15- 20 bin arasında olan vekil üniversite personelini düşünüp de ne yapacak?
İsim isim sayabilirim. Pek çok vekille görüştüm. Dününüzü unutmayın diye. Ama şunu gördüm ki, parti fark etmiyor. İster AK partili, ister MHP’li, ister CHP’li, ister HDP’li olsun üniversite hiçbir vekilin umurunda değil. Hadi akademisyen vekilleri es geçelim.
Nabi Avcı da akademisyendir. Hem de Milli Eğitim Bakanı. Hiç üniversitelerle ilgili çalışmasını gördünüz mü?
Vekiller (akademisyen vekiller dâhil) ancak kazanılmış hakları ortadan kaldıracak düzenlemelerde ortada görünüyorlar her halde. Son örneği, öğrencileri okullardan uzaklaştırmayı hedefleyen düzenleme konusudur.
Umarım ki, vekiller izanla, insafla hareket eder ve 2011’de yapılan ve okuldan atılmayı ortadan kaldıran düzenlemeyi iptal ettirmezler. Kazanılmış ve doğru olan haktan geri dönüşü sağlamazlar.
Hâsılı kelam, dostların isteği ile üniversite personelinin mağduriyetini dile getirmeye çalıştım.
Mağduriyet giderilir mi?
Ümitli miyim?
Hayır.
Başta akademisyen vekiller olmak üzere vekillerin “asıl”ları düşündüğünü zannetmiyorum ve beklemiyorum. Zira bu konu 15 yıldır gündemde. Merhum Özal hariç akademisyenleri düşünen ve durumlarını iyileştirmeye çalışan yok.
Bilinmelidir ki, akademisyenler sadece vekillerin değil, meslek örgütlerin ve sendikacıların da umurunda değil.
Vekiller, meslek örgütlerin yöneticileri ve sendikacılar her halde akademisyenlerin cami önünde mendil sermelerini bekliyorlardır?
Kısaca susmayalım dedik dostların ricasıyla. En iyisi sizi fuzuli kelimelerle değil, merhum Fuzuli’nin dile getirdiği meramımızla baş başa bırakayım.

“Beyhude gamlanma divane gönül
Cümle âlemin rızkını veren vardır
Yaptığın hatayı görmüyor sanma
Kalpte gizli en derin sırları bilen vardır

Mal-ı emlakım var deyu güvenme
Arkam var deyu dayanma
Sırt üstü insanı yere varan vardır
Beyhude gamlanma divane gönül
Cümle âlemin rızkını veren vardır

Derdime vakıf değil canan
Beni handan bilir
Hakkı vardır şad olanlar
Herkesi şadan bilir

Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir.”

Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?