Bir Yazı
Üzerine Hasbıhâl
Veysi ERKEN
Bismillah deyip
başlayalım söze. Yazılarımı okuyan, yorumlayan veya eleştiren herkese teşekkür
ettiğimi okuyucularımın tamamı bilir.
Kendimi bildim bileli
bazı kelimelerin teorisine ve pratiğine karşı oldum. Bu kavramlardan ikisi “hakaret”
ve şiddet”tir.
İnsanların birbirini
eleştirme ve tenkit hakkı vardır. Hakaret hakkı diye bir haktan bahsedilemez.
Sözün yumuşak olanını
Cenabı Allah bizlere tavsiye etmiştir.
Bu tavsiyeye binaen
insanları kırmamaya çalışırım.
Bir yazımı bu anlamda
sert bulan Hüsnü Arslan beye teşekkür ediyorum. Eleştiri bireyin kendini
yenilemesine zemin hazırlar. Bu eleştiri de bana fayda sağlamıştır.
Eleştiri yazıya bir
açıklama yapmama vesile oldu.
Yazımı tekrar tekrar
okudum.
Acaba hakaret var mı?
Dostlara tavsiye
ediyorum. Bir daha okusunlar.
Hiç kimseye hakaretin
söz konusu olmadığı anlaşılacaktır.
İmam Hatipleri tenkit
etmek başka şey, onları bahane ederek İslam’a cephe almak başka şeydir. Yazıda
bu ifade edilmiştir. Tenkit konusu olan zihniyetin anlaşılması babında Hamdi
Mert beyin hazırlamış olduğu “Türkiye’nin dönüşüm Sürecinde İmam-Hatip
Liseleri” isimli çalışmanın okunması yeterlidir.
Yine denilebilir ki, son
dönemlerde Tuğçe Kazaz ve Niran Ünsal gibilerine saldıran zihniyetin iyi tahlil
edilmesi gerekir ki, konu anlaşılsın.
Bütün okulların mevcut
yapısını (İmam Hatip okulları da dâhildir.) tenkit ettiğimi herkes bilir ve
yeni programlarlarla eğitim sistemimizin revize edilmesi gerektiğini defalarca
yazdım.
Hatta “Topyekûn
Öğrenim Özgürlüğü” başlığı ile bir çalışma hazırladım ve 2005 yılında
yayınladım.
Yazılarım dikkatlice
okunduğunda eleştirinin bir zihniyete olduğu rahatlıkla görülür.
Buradan hareketle İmama
Hatip okullarına gelecek olursak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. (mevzuat
çerçevesinde)
İmam Hatip okulları ara
eleman yetiştiren okullar değildir. Zira İslam bir meslek değildir. Meslek
liseleri (Endüstri Meslek, Ticaret Meslek, Kız Meslek, Tarım Meslek vs.) ara
eleman ve yüksek öğretime öğrenci hazırlama okullarıdır.
Kanaatime
göre (bunlarla ilgili yazım çok) mesleki formasyon, okulların her kademesinde
geçişlilik esası ile verilmelidir. Her kademede isteyen birey dilediği alanda
becerilerini geliştirme fırsatına haiz olmalı ve kabiliyetlerine göre dilediği
alan/alanlarda öğrenimine devam edebilmelidir. Bir başka deyişle lise
çeşitliliği yerine program çeşitliliği ve esnekliği olmalıdır. Zira bunlar
meslek liseleridir.
Din ise her bireye lazım olan ilkeler bütünlüğüdür.
Dolayısıyla okullar arasında ayrımın yapılması doğru bir yaklaşım değildir. Her
kademede ve her alanda dinin öğretilmesi gerekiyorsa öğretilmelidir.
Hüsnü beyin
tespitine aynen katılıyorum. Dini yaşama imam hatiplere indirgenecek bir konu değildir.
Toplumun bütünü (aynı inanca sahip olanlar için) aynı ilkeleri yaşama durumunda
olmalıdır.
Toplum bu şekilde olursa kimse hırsızlığı,
haksızlığı ve israfı savunamaz, hoş göremez.
Maalesef ülkemizde ahlak ilkelerinin benimsetilmesi
konusunda farklılık olması hasebiyle politik yozlaşma artmıştır. Bu konunun
anlaşılması babında Coşkun Can Aktan beyin “Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi”
isimli çalışması okunabilir.
Kısaca konu anlaşılsın diye Türkiye’de bulunmuş bir
eğitimcinin görüşünü yansıtayım.
Dewey eğitimde ahlak
ilkeleri isimli eserinde “biri okul
için diğeri okul dışı için iki ahlak ilkeleri dizisi olamaz” der. Bu görüşe
katılıyorum ve diyorum ki, okullar arasında ahlak ilkelerinin öğretimi
konusunda farklılık olamaz.
Yazılarını zevkle
okuduğum Hüsnü beye teşekkür ediyorum. Umarım ki, meramımı anlatabilmiş oldum.
Kısmet olursa bir gün Bursa’da çayını içmek isterim.
Öğretim alanının
bütününe gelince öğretim alanını düzeltme imkânım olsa elbette ki, düzeltirim.
Hüsnü beyin işaret ettiği üzere “karar mekanizması” maalesef farklıdır.
Karar alamıyoruz, ancak teklif edebiliyoruz. Açık Üniversite teklifi de
bu doğrultudadır.
Hâsılı kelâm, kimseyi incitmememizin gereğine
inanıyor ve merhum Abdurrahim Karakoç Ağabeyimizin “İncitme” başlıklı muhteşem
şiiriyle sizleri baş başa bırakıyorum.
“Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.
Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.
İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Irmak senden incinmesin.
Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.”
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.
Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.
İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Irmak senden incinmesin.
Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.”
Selam ve Sabırla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?