9 Temmuz 2015 Perşembe

“Oda”lardan Yakınanlara Çağrı



“Oda”lardan Yakınanlara Çağrı

Veysi ERKEN

                        Politikacılar ara sıra Odalardan, barolardan, yüksek kurullardan ve dahi diğer meslek kuruluşlarından yakınızlar.
            Bu kuruluşların Türkiye’de takozluk görevini ifa ettiklerini, yöneticilerinin baronlaştığını ifade ederler.
            Elhak doğrudur.
            Bu konuyu defalarca yazdım.
            Bir yazımda “Kamu yönetimi reformu yapılacağı söyleniyor.
            Doğrusu buna inanmak isterim.
            Böyle bir reform yapılacaksa aşırı derecede “deforme” olan “Yüksek Kurullar”, “Odalar” ve “Baro”ların ihmal edilmemesi gerekir.
            Bilindiği üzere “Yüksek Kurullar”ın çoğu millete hizmet etme özelliğini kaybetmiştir. Hele hele “Odalar” ve “Barolar” tamamen özelliğini kaybetmiş, meslek teşekkülü olmaktan çıkmıştır.
            Yüksek Kurulların ne işe yaradığını sorgulamak her yurttaşın görevidir” demiştim.
            Hala aynı kanaatteyim.
            Bu kuruluşların tamamı sorgulanmalı, gerekirse kapatılmalıdır.
            Zira bu kuruluşların ekseriyeti rant kapısı ve sömürü alanına dönüşmüştür.
            Zorunlu üyelik ile millet sömürülüyor.
            Sadece sömürü mü?
            Ülkemizde olan, olabilecek her güzel gelişmeye takoz olmaya devam ediyorlar.
            Mustafa Kemal’in ifadesiyle bazen başka ülkelerin emelleriyle tevhit olabiliyorlar.
            Projeleri durdurmaya veya ıskat etmeye çalışabiliyorlar.
            Seçimler bitti,
            Mecliste durum değişti.
            Bütün partilere ve yöneticilerine sesleniyorum.
            Odalar, barolar ve yüksek kurullar bir partinin değil milletin sorunudur.
            Üyeleri ve halk sömürülüyor.
            İster AK Partili, ister CHP’li, ister MHP’li veya HDP’li olun fark etmez.
            Artık “oda”ların “baro”ların, “yüksek kurullar”ın zulmüne son verecek düzenlemeleri gündeme getiriniz. Onlara eklemlenmeyin.
            Zulüm ve sömürü düzenini ortadan kaldırınız.
            Selam ve Sabırla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?