Efendim*
Veysi ERKEN
Bugün
fahr-i kainatımız Hz. Muhammed’in (s.a.v.) viladet günü. Bu günde teşrif eden
Hz. Peygambere layık bir ümmet olma ve gönül coğrafyamızda devam eden kan, göz
yaşı, vahşet ve ızdırabın bitmesi temennisi ile siz dostlarla Mustafa İslamoğlu
beyefendinin EFENDİM başlıklı yazısını paylaşmak istedim.
İnşallah
Hz. Peygamberi USVE ediniriz.
“EFENDİM*
Yokluğunda
seni özledik. Sana değen rüzgarı, seni örten bulutu özledik. Özlemeyi,
özlenilmeyi, sevmeyi, sevilmeyi, sevindirmeyi, sevindirilmeyi özledik Efendim.
Aşkı,
gözyaşını, müsamahayı, ahlakı, adabı, ihsanı, irfanı, iz'anı, feraseti,
basireti, şecaati, celadeti, adaleti, meveddeti, muhabbeti özledik. İzzeti,
hikmeti, fıtratı, şefkati, hürmeti, devleti özledik.
Senden
sonra tefrika meşrebimiz, taklit mezhebimiz, cehalet mektebimiz, atalet
fıtratımız, hamakat şöhretimiz, ihanet sıfatımız, küffar velinimetimiz oldu.
Efendim,
Sen kendini 'abduhu ve rasuluhu: O'nun kulu ve
elçisi' olarak takdim etmiştin. Sana iman eden bazıları sana hürmet adı altında
seni kulluktan 'kurtarıp' melekleştirerek hayattan dışladılar. Bu ifrata karşı
başka bazıları da tefrite sapıp seni 'güzel örnek' olmaktan çıkarıp bir
'postacı', bir 'ara kablosu' seviyesinde görerek hayattan dışladılar.
Bunların
hepsi sana iman ediyordu. Ama seni hayatımızdan çıkarmanın ızdırabını
çektirdiler bize. Bu işi, göğe çekerek ya da yere sokarak yapmaları sonuçta
hiçbir şeyi değiştirmedi. Allah seni 'güzel örnek' olarak gösterdi. Sen,
Kur'an'ın konuşanı, yürüyeni, hareket edeniydin. Tıpkı bir annede spermin
insana, bir ağaçta suyun meyvaya, bir arıda tozun bala, bir tavukta darının
yumurtaya, bir koyunda samanın süte dönüşmesi gibi, ayetler sende hayata
dönüşüyordu. Allah ısrarla seni örnek gösterirken, birileri ısrarla 'kitab'ı,
kitapları örnek göstermekte direndiler. Öylesi işlerine geliyordu, cansız bir
nesneyi örnek edinmekle, canlı bir insanı örnek edinmek aynı olur muydu'
Efendim,
Kitapsızlıktan değil, 'peygambersizlikten'
kırıldık. Yokluğumuz peygamber yokluğu. Seni hatırlatan, seni andıran
insanların hasretim çekiyoruz. Çocuklarımız peygamberi sorunca 'evladım onun
ahlakı tıpkı falancanın ahlakı gibiydi' diyeceğimiz insanlar yok denecek kadar
az. İnsanlık destanıyla yaşıt olan vahiy sürecinde birçok kitapsız peygamber
gelmişti de, bir tek 'peygambersiz kitap' gelmemişti. Sayemizde yaşlı dünya
ona da şahid oldu efendim. Peygambersiz Kitab'a, Muhammed aleyhisselamsız
Kur'an'a da şahid oldu. Şimdi Kur'an mahzun efendim, Kur'an öksüz. Seninle
Kur'an'ın arasını ayırdık, etle tırnağın, toprakla tohumun, anayla evladın
arasını ayırır gibi. Gel de bir bak Efendim,
bu
mazlum ümmetin hali pür melaline. Bıraktığın din tanınmaz hale geldi. Bıraktığın
sitenin harabelerinde baykuşlar tünedi. Gün geçmez ki ümmetin coğrafyasından
feryat yükselmesin, oluk oluk kan akmasın. Bir olarak bıraktığın ümmetin kaç
parçaya ayrıldığının sayısını onu parçalayanlar dahi unuttu. Bıraktığın kutlu
mirası hovarda mirasyediler gibi parçalayarak paylaştık Efendim.
Nebevi mirasın irfani ve ahlaki boyutuna bir
hizip, ilmi ve fikrî Boyutuna bir başka hizip, siyasî ve hareketi boyutuna ise
daha başka bir hizip sahip çıktı. Yüzyıllardır tüm bu hizipler ellerindeki
parçanın 'bütünün kendisi' olduğunu iddia etmekle ömür tükettiler. 'Her hizip
ellerindeki parçayla övünüp durdu.' Hepimiz hakikatin merkezine kendimizi
oturtup 'hak benim' dedik.
Oysa
ki Efendim, bazen parçalanan hakikat hakikat olmaktan çıkar. Ait olduğu bütün
içerisinde anlamlı olan bir parça o bütünden ayrılınca anlamsızlaşabilir. Bunu
farkedemedik Efendim. Efendim, İsrailoğulları, peygamberlerini katlediyorlardı.
Biz de senin güzel hatıratını, emanetini, adını ve sünnetini katlettik.
Seni
katlettik Efendim. Kimilerimiz için sen hiç ölmedin, o ender bahtiyarlar seni
hep içlerinde, işlerinde, hayatlarında, düşüncelerinde, duygularında,
eylemlerinde, evlerinde yaşattılar. Kimilerimiz içinde sen hiç doğmadın. Onlar
hep senden mahrum yaşadılar. Şol mahiler ki derya içreydiler, deryayı
bilmediler. Varlığının kaç bahara bedel olduğunu bilmeyenler yokluğunun
ıstırabını nasıl duysunlar Efendim'
Seni
çok seviyoruz, seni çok özlüyoruz.
Bize kırgın mısın Efendim. http://www.mustafaislamoglu.com/HD627_10-efendim.html”
Selam
ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?