“Bırak Desinler”,“Bir Damla Deniz”dir
Veysi ERKEN
“Anladım
işi, sanat Allah'ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi
yalnız çelik-çomakmış” diyor merhum Necip Fazıl Kısakürek.
Bu anlayışı mutlak Kadir olan cenabı
Allah’ın kulu Abdulkadir Güllü Beyefendide de görüyorum.
Dost
ve meslektaşım olan şair Abdulkadir Güllü şiirlerini arayış vesilesi biçiminde
kaleme almış.
Şairlik kesbi değildir diye
düşünüyorum.
Arayışı vehbicedir.
Şiirleri bir hassasiyetin sonucudur.
Şiir tahlili yapacak değilim.
Alanım değildir.
Ama aziz dostumun şiirlerini okurken
hem toplumsal hassasiyeti hem de arayışın hazzını duyuyorum.
“Ümidin yolcuları” başlıklı
şiirindeki
“Razı
olan kim varsa taksimi İlahiden
Işıklıdır
gecesi gönlündeki mâhiden
Zalimlikten
kaçınır Allah’a bende olan
Aydınlanır
zindanı güneşe gebe olan…
Gelecek
kaygısıyla alçalmayan mutludur
Üstüne
dünya çökse altında umutludur
Refikidir
Rabbinin rızasına talipler
Başka
murat istemez nefse kadir galipler
Ümidin
yolcuları büyük hedef seçerler
Zahiri
zaferlerden hakikate geçerler…” (1) ifadeleri arayışın veçhesini oluşturur.
Arayan zaten bulmuştur.
İnanan Rabbini bulur ve toplumsal
sorumluluğunu yüklenir. Toplumun derdini dert edinir ve gücü yettiğince yardım
elini uzatır.
Abdulkadir hoca da derdini
şiirlerine yansıtır. “Vanlı Orhan”
başlıklı uzun şiiri bunun güzel misalidir. Tıpkı merhum Mehmet Akif gibi
duyarlıdır Güllü hoca. “Vanlı Orhan” şiirden bir kesit:
“………………….
Vedalaştık
ve indi Başkaleli bu çoban
Onun iskemlesine
oturdu bir gariban
Bir üzüm
kasasını, koydu hemen önüne
Kaldırdı
kafasını baktı yolun yönüne
Şaka
yollu ‘satıyor musun ?’ dedim üzümü
‘Hayır,
abi’ dedi ve döndü süzdü yüzümü
‘Ama
canın çektiyse yiyebilirsin’ dedi
Ve açtı
bana hemen cesurca bir kredi
Tebessümle
teşekkür ettim cömertliğine
Bu çocuk
yaştaki, olgunluk ve mertliğine
Sordum
yaşı on altı, adı ise Orhan’mış
Konuştukça
anladım hayat ona buhranmış
Okuma
yazma hiç yok, yokluk onu çok ezmiş
Kendi
okula gitse üç kardeş gidemezmiş
Babası
Ankara’da kanserden yatıyormuş
Annesi
de orada babaya bakıyormuş
………………………………………”
(2)
Şiir sadece bir şiir değil,
dayanışma anlayışını ihyayı hedefliyor. Şiir insanları merhamete ve kardeşliğe
davet ediyor.
Şiirin sanat için değil, hakikati aramak
için olduğunu gösteriyor.
Gül saçan Güllü dostumdan iki kıt’a
daha:
“Zinciriye
Medresesi en tepede yer almış
Artuklu’dan
bugüne dimdik ayakta kalmış
Cehle
meydan okumuş, aydınlanmış ehli din
Hoşgörünün,
sevginin yaşandığı il MARDİN
Binlerce
yıllık tarih taşlar ile taçlanmış
Birlik
dirlik seçilmiş, düşmanlıklar taşlanmış
Burda
gizli çaresi onulmayan bir derdin
Barışın
şifresini fısıldayan dil MARDİN” (3)
Gönlüne ve kalemine sağlık Güllü
dost.
Hâsılı
kelam, şiirler bilinsin, okunsun ve terennüm edilsin diye yazılır. Okuyucu
bunları terennüm ettikçe, mesajını yaydıkça anlam kazanır.
Umarım ki, aziz dost Abdulkadir
Güllü’nün şiirleri okunur, terennüm edilir ve toplumsal barışımıza, huzurumuza
ve Cenabı Allah’ı arayışımıza vesile olur. Ve bilinmelidir ki Güllü hocanın
tabiriyle,
“İnanmış
bir adamı, engeller mi engeller
Dünya
değilse gaye, engel değil engeller”
Selam ve Sabırla…
1-Bırak Desinler, Abdulkadir Güllü, Lazer
Yayınevi, Ankara-2014, s.142
2-3 Bir
Damla Deniz, Abdulkadir Güllü, Lazer Yayınevi, Ankara-2014, s.72-73, s.23.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?