11 Şubat 2016 Perşembe

“Bırak Desinler”,“Bir Damla Deniz”dir



“Bırak Desinler”,“Bir Damla Deniz”dir

Veysi ERKEN

            “Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış” diyor merhum Necip Fazıl Kısakürek.
            Bu anlayışı mutlak Kadir olan cenabı Allah’ın kulu Abdulkadir Güllü Beyefendide de görüyorum.
Dost ve meslektaşım olan şair Abdulkadir Güllü şiirlerini arayış vesilesi biçiminde kaleme almış.
            Şairlik kesbi değildir diye düşünüyorum.
            Arayışı vehbicedir.
            Şiirleri bir hassasiyetin sonucudur.
            Şiir tahlili yapacak değilim.
            Alanım değildir.
            Ama aziz dostumun şiirlerini okurken hem toplumsal hassasiyeti hem de arayışın hazzını duyuyorum.
            “Ümidin yolcuları” başlıklı şiirindeki

            “Razı olan kim varsa taksimi İlahiden
            Işıklıdır gecesi gönlündeki mâhiden
            Zalimlikten kaçınır Allah’a bende olan
            Aydınlanır zindanı güneşe gebe olan…

            Gelecek kaygısıyla alçalmayan mutludur
            Üstüne dünya çökse altında umutludur
            Refikidir Rabbinin rızasına talipler
            Başka murat istemez nefse kadir galipler
            Ümidin yolcuları büyük hedef seçerler
            Zahiri zaferlerden hakikate geçerler…” (1) ifadeleri arayışın veçhesini oluşturur.
            Arayan zaten bulmuştur.
            İnanan Rabbini bulur ve toplumsal sorumluluğunu yüklenir. Toplumun derdini dert edinir ve gücü yettiğince yardım elini uzatır.
            Abdulkadir hoca da derdini şiirlerine yansıtır. “Vanlı Orhan” başlıklı uzun şiiri bunun güzel misalidir. Tıpkı merhum Mehmet Akif gibi duyarlıdır Güllü hoca. “Vanlı Orhan” şiirden bir kesit:
“………………….
            Vedalaştık ve indi Başkaleli bu çoban
            Onun iskemlesine oturdu bir gariban
            Bir üzüm kasasını, koydu hemen önüne
            Kaldırdı kafasını baktı yolun yönüne
            Şaka yollu ‘satıyor musun ?’ dedim üzümü
            ‘Hayır, abi’ dedi ve döndü süzdü yüzümü
            ‘Ama canın çektiyse yiyebilirsin’ dedi
            Ve açtı bana hemen cesurca bir kredi
            Tebessümle teşekkür ettim cömertliğine
            Bu çocuk yaştaki, olgunluk ve mertliğine
            Sordum yaşı on altı, adı ise Orhan’mış
            Konuştukça anladım hayat ona buhranmış
            Okuma yazma hiç yok, yokluk onu çok ezmiş
            Kendi okula gitse üç kardeş gidemezmiş
            Babası Ankara’da kanserden yatıyormuş
            Annesi de orada babaya bakıyormuş
            ………………………………………” (2)
            Şiir sadece bir şiir değil, dayanışma anlayışını ihyayı hedefliyor. Şiir insanları merhamete ve kardeşliğe davet ediyor.
            Şiirin sanat için değil, hakikati aramak için olduğunu gösteriyor.
            Gül saçan Güllü dostumdan iki kıt’a daha:
            “Zinciriye Medresesi en tepede yer almış
            Artuklu’dan bugüne dimdik ayakta kalmış
            Cehle meydan okumuş, aydınlanmış ehli din
            Hoşgörünün, sevginin yaşandığı il MARDİN
            Binlerce yıllık tarih taşlar ile taçlanmış
            Birlik dirlik seçilmiş, düşmanlıklar taşlanmış
            Burda gizli çaresi onulmayan bir derdin
            Barışın şifresini fısıldayan dil MARDİN” (3)
            Gönlüne ve kalemine sağlık Güllü dost.
Hâsılı kelam, şiirler bilinsin, okunsun ve terennüm edilsin diye yazılır. Okuyucu bunları terennüm ettikçe, mesajını yaydıkça anlam kazanır.
            Umarım ki, aziz dost Abdulkadir Güllü’nün şiirleri okunur, terennüm edilir ve toplumsal barışımıza, huzurumuza ve Cenabı Allah’ı arayışımıza vesile olur. Ve bilinmelidir ki Güllü hocanın tabiriyle,
            “İnanmış bir adamı, engeller mi engeller
            Dünya değilse gaye, engel değil engeller”
            Selam ve Sabırla…
           
1-Bırak Desinler, Abdulkadir Güllü, Lazer Yayınevi, Ankara-2014, s.142
             2-3 Bir Damla Deniz, Abdulkadir Güllü, Lazer Yayınevi, Ankara-2014, s.72-73, s.23.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?