Servetin Bilginle Elde
Edilmedi. Şımarma
Veysi ERKEN
28 Şubat post modern
darbesi ve devamı unutulmamalı diyoruz amma yiğit sesler de bulamıyoruz.
Hani “Türkiye’yi Suriye yaptırmayacağız”
diyen yiğit sesler. Rahmetle yâd ettiğimiz Muhsin Başkanın yol arkadaşları
nerede.
Heyhat.
Sesler kesilmiş.
Ya Anayasa.
Burada duralım.
Kanaatimi defalarca
belirttim. Komisyon kurmanın anlamı ve mantığı yok. Komisyon kurmak demek Anayasa
değişikliği yaptırmamak demektir.
Tekraren ifade etmeliyim
ki, samimi olarak Anayasa değişikliği isteyenler Anayasa metinlerini ortaya
koymak mecburiyetindedirler.
Bütün partilerin
yöneticilerine çağrımdır. Samimi olunuz ve metinlerinizi ortaya koyunuz. Bu
yapılmazsa cumhurbaşkanlığı taslak bir metni tartışmaya açmalıdır.
Bu girizgah yeter. Bari iyilik
ve bilgi ile ilgili birkaç ayetin mealini sizlerle paylaşayım. Hani bazıları
servetlerinin oluşunu kendi bilgileriyle izah edip böbürlenir ve iyilik yapmayı
unuturlar ya. İşte akıbetlerini belirten birkaç ayet.
“Muttakîler hem bolluk
hem de darlık anlarında infak ederler; öfkelerini yutarlar ve insanları
affederler. Allah iyilik edenleri sever.
Ali İmran 174
Karun Musa’nın
kavmindendi. Onlara karşı azgınca, haksız davrandı, zulmetti. Biz ona hazineler
vermiştik. Anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona: 'Şımarma, Allah şımarıkları sevmez'
dedi. Kasas-76
'Allah’ın sana verdiği
servet ve imkânlar içinde, Allah yolunda faaliyet göstererek, âhiret yurdunu, ebedî yurdu kazanmaya
çalış. Ama dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın, sana lütuf ve ihsanda
bulunduğu gibi, sen de iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu
vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine,
hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi
uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve
başarı için dikkat harcayan bir Müslüman olarak hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler
yap. Yeryüzünde, ülkede bozgunculuğu,
fesadı arzu etme. Allah bozguncuları sevmez.' dedi. Kasas-77
Karun:'O
servet bana, ancak bendeki ticarî bilgi ve maharet sayesinde verildi'
demişti. Bilmiyor muydu ki, Allah kendinden önceki nesillerden, ondan daha
güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. İslâm’a planlı
cephe alarak, Müslümanlığı, Müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu
işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerden, suçlulardan, günahkârlardan günahları
sorulmaz. Allah onların hepsini bilir. Kasas-78
Derken Karun ihtişam
içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya
hayatını arzulayanlar: 'Keşke Karun’a verilen servet kadar bize de verilseydi,
doğrusu o çok talihli' dediler. Kasas-79
Kendilerine ilim verilen
sorumluluk sahibi âlimler ise:'Yazıklar
olsun size, Allah’ın mükâfatı, iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm
esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı,
mükemmel, meşru, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını
sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye
ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler için daha
hayırlıdır. Ona da ancak sabrederek mücadeleye devam edenler kavuşabilir.'
dediler. Kasas -80
Nihayet, onu da, konağını, hazinelerini ve yurdunu
da yerin dibine geçirdik. Artık Allah’ın dışında, kulları
durumundakilerden, kendisine yardım edecek avanesi olmadığı gibi, o kendini
savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi. Kasas-81
Daha dün onun yerinde
olmayı arzulayanlar: 'Demek ki, Allah rızkı, sünnetine, düzeninin yasalarına
uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kullarından
bazılarına bollaştırıyor, bazılarına da ölçüyle kısarak veriyor. Şayet Allah
bize lütufda bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki,
kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk
bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler
iflâh olmazmış, ebedî nimetlerle mutluluğa eremezmiş.' demeye başladılar.
Kasas-82
İşte âhiret yurdu, ebedî
yurt denilen nihaî hedef budur. Biz onu, yeryüzünde, ülkede böbürlenmeyi,
zorbalığı, diktatörlüğü ve bozgunculuğu gönlünden geçirmeyen kimselere nasip
ederiz. En güzel akıbet müttakilerindir, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak,
günahlardan arınıp, azaptan korunanların, kulluk ve sorumluluk şuuruyla,
haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal
görevlerinin bilincinde olan mü’minlerindir. Kasas-83”
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?