Şehid Muhsin Yazıcıoğlu
Veysi
ERKEN
Bir cinayet işlendi
2009 yılının Mart ayında.
Tarihler 25’ini
gösteriyordu.
Artık bu kesinlik
kazandı.
Merhum Muhsin
Yazıcıoğlu ile birlikte beş kişi daha şehid edildi.
Muhsin Başkan bizden
biriydi. Fırıldak değildi. Saniyesine hükmedemediğimiz bir hayat için fırıldak
olunmamasının gerekliliğine inanıyordu.
Herkesin beğendiği,
takdir ettiği bir niteliği vardı.
Mefkûresi vardı.
İlayı Kelimetullah diyordu. Bu amaçla nizam-ı âlem diyordu.
Dik durdu. Dik yaşadı
ve dik bir şekilde şehit düştü.
Zalimlere karşı
mazlumun yanındaydı.
Ne 12 Eylüllerin
darbecileri, ne 28 Şubatçıların postçuları ne de 27 Nisan’ın bildiricileri onu
ve arkadaşlarını yıldırmadı.
Her güzel şeyi
rabbinden bildi. Ona göre yaşayışını düzenlemeye çalıştı.
Aynı davaya inandık,
aynı mekânları paylaştık ve en son aynı partide bulunduk. O bizim başkanımızdı.
Ve
Başkanımız bir cinayetle şehid edildi beş yol
arkadaşıyla beraber.
Aradan günler, aylar ve yıllar geçti.
2009’un
üzerinden yıllar geçti.
Yürekler huzur
bulmadı. Sevenleri ve gönüldaşları hep buruk yaşadılar ve rahmetle andılar.
Cinayeti planlayanlar
ve katiller cinayetin unutulacağını umdu.
Ama cinayet
unutulmadı.
Unutturulamadı.
Muhsin Başkanın
cinayetini unutturmayan, unutulmasına ve faili meçhul kalmasına engel olan
herkesten cenabı Allah razı olsun.
Evet, bu cinayet ve
benzerleri mutlaka aydınlatılmalı.
Sadece tornavidalarla
delilleri karartmaya çalışanlarla sınırlı kalınmamalı. Hiçbir cinayet meçhul
kalmamalı.
Önemli olan bu
cinayeti planlayanları, destekleyenleri, finanse edenleri ve tetikçileri
kullananları ortaya çıkarmaktır.
Bu cinayetin
işlenmesinde kimin dahli varsa ortaya çıkarılmalıdır ki, ülkemiz rahatlasın,
insanımız huzur bulsun.
Muhsin Yazıcıoğlu bir beşerdi ve her beşer
gibi ölümü tadacaktı.
Tattı da.
Ama ölümü açıklığa
kavuşmalı, sır perdesi açılmalıdır.
Katiller aramızda
dolaşmamalı.
Planlayanlar ve
finanse edenler villalarında rahat yaşamamalı.
İlayı kelimetullahın
alp-erenleri bu ve benzer cinayetlerin bütün yönleriyle çözülmesi için
çabalarından asla vazgeçmemelidir. Her alperen bunu bir vazife addetmelidir.
Muhsin Başkan şehid edildi
ama davası yaşıyor, yaşayacak. O Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ayak izlerini takip
etmeye çalışıyordu. Onun davası ilayı kelimetullah idi.
İlayı Kelimetullah
bilincinde olan milyonlar yeryüzünün her karışına Allah’ın adını yaymaya devam
edecek.
İnsan şeytanları
istemese de.
Merhum Muhsin başkana
tuzak kuranların tuzaklarını cenabı Allah bozacak, dağıtacak buna inanıyoruz.
Bize düşen gayrettir.
Hani büyüklerimiz “gayret bizden Tevfik Allah’tan” diye
bitirirlerdi ya.
Bu cinayetin
çözülmesi için gayret bizden tevfik Allah’tandır.
Yeter ki niyetimiz
halis, amelimiz Salih olsun.
Selam ve Sabırla…
Not: Bu yazı daha önce yayınlandı. Ufak tefek değişiklikle
tekraren sunulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?